ÇOCUKLARDA KORKULAR

ÇOCUKLARDA KORKULAR

Çocuklarda büyümeyle birlikte değişik korkuların ortaya çıkması normaldir. Her çocuk az ya da çok bazı korkulara sahip olabilir. Önemli olan çocuklara korkuyla başetmesini öğrenmeye yardım etmektir. Çocuklar korkularla baş etmeyi öğrendikçe, hayatın diğer zorlukları ve yeni durumlarla başetmede de daha yeterli hale gelirler. Çocukların korkularını etkileyen bazı faktörler vardır; Zeka, cinsiyet, sosyo-ekonomik statü, sosyal ilişkiler, fizyolojik koşullar, kişilik yapısı, şeklinde sıralanabilir.Korkular ve korkularla başetme yolları yaşa bağlı olarak da değişiklik gösterir. Her çocuğun kendine özgü korkuları olabilir, fakat bazı korkular bazı yaşlarda daha belirgindir.

 5-10 aylık bebekler tanıdığı ve bilmediği kişiler arasında ayrım yapmaya başlarlar, yabancı birine duyulan korku bu dönemde ortaya çıkar.

12-18 aylık bebeklerde ayrılık endişesi görülür. Ayrılık endişesi zamanla kaybolsa da daha sonraki yaşlarda, bir hastalık, bir yakının kaybı, taşınma ya da boşanma gibi büyük bir değişikliğin yaşandığı, çocuk için stres yaratan durumlarda yeniden ortaya çıkabilir. Okul öncesi dönemde, özellikle 2-5 yaşları arasında çocukların korkularında farklılaşma ve artmalar görülür. Bu yaştaki çocuklar için gerçek ve fantezi arasındaki ayrım her zaman belirgin değildir. Bu dönemde en sık rastlanan korkular arasında, hırsız, hayali yaratıklar, köpek, karanlık, motor gürültüsü, şimşek, ani yüksek ses ve yalnız kalma sayılabilir. Bu yaştaki çocuklar yaralanmaktan, zarar görmekten de korkabilirler.

4-6 yaş arasındaki çocuklarda yaygın olarak okula gitme, karanlık, yükseklik, asansörde kalma, kaybolma korkusu ve hayvanlardan korkma görülebilir.

6-11 yaş arasındaki çocuklar yaygın olarak doktordan, dişçiden, gök gürültüsü ve şimşekten, uçaktan ve hırsızdan korkabilirler. Bu yaşlarda yaralanma, okula ilişkin olaylar ve sosyal ilişkileri içeren korku türleri de yer alır. 12 yaş ve üzeri çocuklarda sosyal ilişkiler ve okulla ilgili korkular devam eder: Test olma, sözlü sınavlar, alay edilme veya reddedilme, utanmaya ilişkin korkular görülebilir.

 Çocukların korkularına neden olan faktörlerden biri endişelerdir. Endişenin yarattığı korkuya en çok karanlıkta ve uykuya dalarken yalnız kalındığında rastlanır. Çocuk, yaklaşık 3 yaşından itibaren toplumun kurallarıyla daha çok annesi ve babası aracılığıyla tanışmaya başlar. Artık istediğini yapmada eskisi kadar özgür değildir. Bunun sonucunda, çocuk kendini bu sıkıntılı duruma sokan anne ve babasına karşı bir öfke duymaya başlar, ancak bu duygusunu onlara yansıtmaya çekinir. Yine de böyle bir duyguya sahip olduğu için suçluluk hisseder. Ona rahatsızlık veren bu durumla baş edebilmek için, anne ve babasını ya da genel olarak toplumu ve kuralları temsil eden birtakım korkutucu figürler bularak, korku ve suçluluk duygularını onlara yansıtır; bunlar bir cadı, hayalet ya da ejderha olabilir. Uykuya dalmadan önce çocuk bilinçle bilinçdışı arasındadır. İçinde biriktirdiği öfkelerin farkına varır, bunları bastıracak gücü kendinde bulmakta zorlanır. O zaman da, aslında bu duyguların yaşanmasına neden olan, ama aynı zamanda da ona destek olan ve güven veren annesini ya da babasını yanında ister. Onlar yanında olduğu zaman onların varlığından ve sevgisinden emin olur ve uykuya dalabilir. Karanlıkta, Çocuğun kendini yine kontrolünü kaybetmiş olarak hissettiği bir karanlıktır ve endişe vericidir. Bu endişeyle başetmek için yine bir dış desteğe ihtiyaç duyabilir.

Korkularıyla ilgili çocuğunuza nasıl yardım edebilirsiniz?

· Korkularını önemsediğinizi ve korkularının normal olduğunu bilmesini sağlayın.

· Çocuğunuzu zorlayıp, korku duyduğu objeyle karşı karşıya getirmeye çalışmak hatalı bir yöntemdir. Korktuğu objeden uzaklaşmasına izin verilmeli ve ona güven duygusu aşılanmalıdır.

· Korktuğu objeden uzaklaştıktan sonra korkusunun üstesinden aşama aşama gelmesi için ona zaman tanıyın. Mesela, çocuğunuz köpekten korkuyorsa, önce çocuğunuza köpeklerle ilgili hikayeler okuyun, köpeklerle ilgili bir televizyon programı izlettirin, daha sonraki aşamada köpekle oynayan yaşıtlarını ona gösterin, sonraki aşamada da onu küçük, sevimli bir köpekle biraraya getirin.

Çocuk yeterince büyüdükten sonra eve beslemek üzere köpek alarak hayvanla yakınlık kurmasına ve güven duygusunu pekiştirmesine fırsat verebilirsiniz. Eğer doktora gitmekten korkuyorsa, mümkünse hasta olmadığı, muayene veya iğne olmayacağı bir zamanda doktoru ziyaret edin. Önceden yapılan bu ziyaret hasta olduğunda doktora gitmesini kolaylaştıracaktır.

· İleri düzeyde yerleşmiş korkular, başarılı bir eğitim yöntemi, çocuğa verilecek sevgi, güven ve kendine güvenme duygusuyla giderilebilir. Korkunun tedavisi uzun süreye gereksinim gösterir. Korkular gerçekçi bir yaklaşımla olduğu gibi kabul edilmelidir. Örneğin, karanlıktan korkan bir çocuğa, “Korkacak bir şey yok” demek yerine, uzanabileceği yükseklikte açıp kapayabileceği bir gece lambası ya da hafif bir müzik koymak yararlı olur. Annenin karanlıkta çocukla çeşitli oyunlar düzenlemesi de bu konuda yararlı bir yöntemdir. Yine, denizden korkan bir çocuğa ‘’Denizden korktuğunu biliyorum, ve senin iyi olduğundan emin olmak için senin yanında olacağım’’ demek daha doğru olur.

· Korkan çocuk, korkuları nedeniyle eleştirilmemeli, alay konusu yapılmamalıdır. Korkmamayı, kocaman çocuk olmak ve büyümekle eşleştirmek yerine önce çocuğun korkularını kabul etmekle işe başlayabiliriz.

· Çocuğunuzun korkularıyla baş etmesi için bazı yöntemler üzerine onun da düşünmesi için onu yüreklendirin. Küçük çocuklarda hayal gücünden yararlanarak hayali koruyucu bir süper kahraman ya da korkularını içine bırakabileceği hayali bir kutu korkularını azaltmasında yararlı olabilir.

· Eğer çocuk korkusu üzerinde biraz kontrolü olduğunu hissederse, korkusu azalacaktır. Mesela eğer izlediği bir çizgi filmde bir şeyden korkarsa, o anda gözlerini kapatabileceğini ya da televizyonu kapatabileceğini ona hatırlatın. Bazı çocuklarda, önceden yeni bir durumda nelerle karşılaşacaklarını anlatmak da endişeleriyle baş etmelerinde onlara yardımcı olur.

· Çocuklara bazı korkularımızın kendimizi tehlikelerden korumak ve güvenliğimiz için normal olduğu da anlatılmalıdır. Mesela sıcak bir sobaya dokunulmaz, karşıdan gelen bir otobüsün önüne koşulmaz gibi.

· Anne –babaların bazı durumlar karşısında gösterdiği tepkiler de önemlidir. Çünkü çocuklar anne-babalarını örnek alarak etkilenebilirler. Bu şekilde bazı korkular çocuklar tarafından öğrenilir. Çocukların korkuları arasında okul korkusu da yer alır. Bazı çocuklar okula gitmekten kaçınma yönünde yoğun bir çaba sarf ederler. Bu yinelenen çaba zaman zaman kaygı verici boyutlara varır. “Okul sendromu” adını verdiğimiz bu kaçınma tepkisinin bazı uyarı işaretleri vardır: Heves ve enerji kaybı, alıngan ve sinirli olma, iştahsızlık, uykuda huzursuzluk, ortada bir neden yokken gözyaşlarına boğulmak, baş ve karın ağrısı, mide bulantısı ve kusma gibi belirtilerde artış.

Okul sendromunun olası nedenleri:

1- Ayrılık endişesi: Anne- babasından ayrı kalmak çocukta bir endişe yaratır. Birdenbire, günün büyük bir bölümünde evden ayrı kalmak bir gerilim oluşturur. Bu durum, daha çok oyun grubundan ve anaokulu deneyiminden yoksun, tek çocuklarda görülür.

Nasıl yardım edebilirsiniz?

· Asla öfkelenmeyin, çocukla sakin ve sabırlı bir biçimde konuşarak endişelenmesine yol açacak nedenleri araştırın.

· Ona,okulun amacını açıklayın. Niye okula gitmesi gerektiğini bildiğinden emin olun. Derslerin ve öğrenmenin ne ile ilgili olduğunu tam olarak anlamayan çocuklar, okula gönderilmelerini, daha fazla yaramazlık yapmamaları için verilmiş bir ceza olarak görebilmektedir. Sonuçta da; kendilerini suçlu, kırgın ve reddedilmiş hissedebilirler.

· Okula gitmek istemeyip ağlayan bir çocukla alay etmeyin ya da onu azarlamayın; kardeşlerinin de bu şekilde davranmalarına izin vermeyin.

· Vedalaşmaları çabuk ve kısa süreli tutun. Hızlı bir öpücük verip çocuğunuzu kucakladıktan ve onun okul kapısından güvenli bir şekilde içeri girdiğinden emin olduktan sonra, arkanıza bakmadan oradan uzaklaşın.

· Ona gününüzün nasıl geçeceğini anlatın. Özellikle kaygılı bir çocuk, ona gün içinde yapacaklarınızı anlatmanız ile biraz rahatlayabilir. Bazı çocuklar, onların yokluğunda başınıza kötü bir şey gelebileceği endişesiyle, okula gitmekten korkar.

· Onunla, gününün nasıl geçtiği hakkında konuşun. Çocuğunuzu, okulda yaptıkları ile ilgili konuşması konusunda teşvik edin. Derslerle ilgili sohbet etmek, onları daha bildik ve daha az ürkütücü kılar.

· Çocuğunuzun öğretmeni ile görüşün. Kaygılarınızı okul ile paylaşmaktan çekinmeyin. Çözüm olasılıklarını tartışın.

2- Yeni deneyimlerle baş etme: Evinin bildik, rahat ve zihinsel açıdan daha az yorucu ortamında anneyle birlikte yaşamaya alışan çocuğa, okula başlamayla birlikte gelen farklı bir ortama girme, yabancılarla tanışma, okul kurallarını öğrenme, farklı bir ortamda yemek yeme gibi yeni deneyimler korkutucu gelebilir.

Nasıl yardım edebilirsiniz?

· Evde yeni alışkanlıklar geliştirebilirsiniz. Evde okuma, resim yapma, bir enstrüman çalma ve oyun oynama etkinlikleri için belirli bir düzen oluşmasını sağlayın. Evde bir programı takip etmeyi öğrenmek, çocuğun okuldaki ders programına uyum sağlamasını kolaylaştıracaktır. Bu ayrıca, belirli saatlerde çalışma disiplini edinmeyi de destekleyecektir.

· Çocuğun endişeleri üzerine konuşun. Çocuğunuzu, yaşadığı güçlükleri sizinle paylaşması konusunda cesaretlendirin ve öğretmenleriyle konuşma,derslerini birlikte çalışma gibi yollara başvurarak problemlerini çözmesine yardımcı olun.

3- Gerçekçi olmayan yüksek beklentiler: Çocukların başarılarında mükemmelliyetçi bir tutum benimsemek çocuklarda strese yol açabilir.

Nasıl yardım edebilirsiniz? Beklenti düzeyinizi gerçekçi kılın. Çocuğa karşı daha az talepkar olun. Başarılarınıizlemeyi sürdürün ancak çocuğun herhangi bir başarısızlığı karşısında,hoşnutsuzluk göstermeyin. Hatalar yaparak öğrenmenin, başarılı çalışmanın temelşartı olduğunu unutmayın. İstemeyerek bile olsa, çocuğunuza, beklentilerinizikarşılayamadığı takdirde onu daha az sevip sayacağınız izlenimini hiçbir zamanvermeyin.

4- Kendini yalnız hissetme:

Nasıl yardım edebilirsiniz?

· Problemin gerçek nedenini saptayın. Çocuğunuzun okulda arkadaş edinme konusunda problem yaşadığından şüpheleniyorsanız, işe onun yaşadığı sosyal güçlüklerin nedenini saptamakla başlayın. Bunun en açık yolu, ona neyin yanlış gittiğini sormaktır. Ancak ne yazık ki pek çok çocuk; utanma, eleştirilmekten korkma ya da sadece neyin yanlış gittiğini ifade edememe gibi nedenlerden dolayı, duygularını dışavurma konusunda oldukça isteksizdir. Bu nedenle, bu tür konuları tartışırken güven verici olmak ve yargılayıcı davranmamak son derece önemlidir. Çocuğunuzu okul dışındaki sosyal ortamlarda gözleyerek, yalnızlıklarına neden olabilecek etkenler hakkında değerli ipuçları elde edebilirsiniz.

· Çocuğunuz için arkadaş toplantıları düzenleyin. Çocuğunuzun, okuldaki diğer çocukları evinize oyun oynamaya davet etmesini sağlayın.

· Çocuğunuzla diğerleri arasındaki görülebilen farklılıkları azaltmaya çalışın. Bazen saç şeklindeki ya da giyimdeki basit bir değişim büyük farklılık yaratabilir. Çünkü çocuğun dış görünümünün akranlarından farklı olması da dışlanma nedeni olabilir.

· Sosyal beceriler kazandırın. Çocuğunuzun kabul görmesini sağlayacak sosyal beceriler kazanmasına yardım edin. Kaybetmeyi hazmetmesi, oyuncaklarını paylaşma ve diğerleriyle işbirliği yapma konusunda onu desteklediğiniz takdirde popülerliği artacaktır.

· Boş zaman becerileri kazandırın. Sevilen bir boş zaman faaliyeti yapmasını sağlamak, popülerliğini artıracaktır. Örneğin; okulun yüzme takımına seçilen bir çocuğun arkadaş sayısının artması olasılığı çoğalacaktır.

· Alay edilmeye karşı gülmeyi öğretin. Alay edildiğinde üzgün olduğunu belli etmesi, sadece yeniden reddedilme ve alay edilme riskini artırmaktadır. Kendisine yapılan şakalara gülebilen çocuk, öfkelenen ya da somurtan bir çocuğa göre, çok daha fazla arkadaşa sahip olacaktır.

Kaynaklar:

1. Çocuk Psikolojisi. Prof.Dr.Haluk Yavuzer.

2. Eğitim ve Gelişim Özellikleriyle Okul Çağı Çocuğu. Prof.Dr.Haluk Yavuzer.

3. New York University Child Study Center, Robin F. Goodman, Ph.D., Anita Gurian, Ph.D.

Yorumlar

Yorum Bırakın