ERGENLİKTE FİZİKSEL VE DUYGUSAL GELİŞİM

 

“FİZİKSEL GELİŞİM VE ÖZ BAKIM”

      Ergenlik, çocuklukla yetişkinlik arasında kalan bir “ara dönemdir”. İnsanda bedence, boyca büyümenin hormonal, cinsel, sosyal, duygusal, kişisel ve zihinsel değişme ve gelişmelerin olduğu,buluğla başlayan ve bedence büyümenin sona ermesi ile sonlandığı düşünülen özel bir evredir.

 

ERGENLİKTE BÜYÜME VE GELİŞME:

      Büyüme ve gelişme, döllenmeden başlayarak ergenlik dönemi sonuna kadar devam eder.Bu zaman boyunca büyüme ve gelişme hiç durmaz..Büyüme vücuttaki boy ve ağırlık artışı gibi ölçülebilen değerlerle ilgilidir.Gelişme ise vücuttaki yapı ve işleyişlerin olgunlaşması sonucu bazı biyolojik işlevlerin kazanılmasını ifade eder.

      Büyüme ve gelişmede bazı temel kurallar gözlenir.Büyüme baştan ayağa doğrudur.Yani çocuklukta önce baş ve başa yakın organların gelişmesi olur,sonra gelişme sırt,bel ve kalçalarda devam eder.Büyümenin merkezden uç organlara doğru olması bize büyüme ve gelişmenin gövde ve ona yakın organlarda daha önce olduğunu anlatır.Ergenlikte ise,elle ayakların,kolların ve bacakların önce büyüdüğünü görmekteyiz.Büyüme ve gelişmenin hızı,miktarı ve zamanı bakımından normal çocuklar arasında önemli farklar bulunmamaktadır.Bazı çocuklar daha çabuk büyüyerek ergenliğe akranlarından önce girebilir ve bedence gelişmelerini önce tamamlayabilirler.

      Büyüme ve gelişme kalıtımın,hormonların ve beslenmenin etkisi altındadır.Sağlık durumu,coğrafi koşullar ve iklim de büyüme ve gelişmeyi etkilemektedir.

Kalıtım ve Büyüme-Gelişme: İnsan organizması yaklaşık 50.000 gen taşır ve bu genler çocuğun büyümesini etkiler.Çocukların boyları ile anne-babaların boyları arasında uygunluk vardır.Büyüme ve gelişme büyük oranda önceden planlanmıştır.Hastalık ve kötü beslenme gibi nedenler olmadığında büyüme ve gelişme halindeki insan bedeni adeta “belirli bir hedefe varmaya” çalışmaktadır.

Hormonlar ve Büyüme-Gelişme:Çocuklukta büyüme ve gelişmeyi esas olarak iki hormon etkilemektedir.Bunlar tiroid hormonu ve ön hipofiz in büyüme hormonudur. Tiroid hormonu gelişme ve olgunlaşmayı,hipofiz hormonu ise boy büyümesini etkiler.Buluğ döneminde salgılanan androjen ve östrojen hormonları da büyümeyi etkilemektedir.

Sağlık,Beslenme ve Büyüme-Gelişme:Bir insanın normal olarak büyüyebilmesi için sağlıklı bir bedene ve iyi bir beslenmeye ihtiyacı vardır.Yeterli besin alamayan gelişme çağındaki insanın büyümesi durur,sonra da bozuk beslenmenin yan etkileri ortaya çıkar.Karbonhidrat ağırlıklı beslenen çocuklar buluğa daha geç yaşta girmekte ve bunlarda gelişme geriliklerine rastlanmaktadır.

İklim,Coğrafi Koşullar ve Büyüme-Gelişme:Yaşanılan  coğrafi çevre ve iklim ortamı ile beden yapısı arasında ilişki bulunmaktadır.Yaşanılan yörenin deniz seviyesinde olması ile yüksek bir platoda olması,oradaki insanları farklı hava basınçları ve farklı iklim şartları ile karşı karşıya bırakır.Yüksek platolarda ve dağlık bölgelerdeki insanlar,bölgelerindeki hava basıncına uygun bir beden yapısı geliştirirler.

 

ERGENLİK ÖNCESİNDE ve ERGENLİKTE BÜYÜME-GELİŞME:

      Kızlar için  10,erkekler için 12 yaşları buluğ ve buluğ öncesi bedensel farklılaşmaların başladığı yıllardır.Bu yaşlarda kız ve erkek çocuklarda iştah artışı görülür.Adeta vücut hızlı geçecek bir  büyüme dönemine hazırlık yapmaktadır.İştah artışı buluğ öncesinde biraz kilo almaya sebep olabilir.Her iki cins de bu dönemde kendi cinslerine uygun tavırları benimsemeye başlarlar.Çocukluk döneminde kızlar erkeklerden ortalama 4-5 cm. daha kısa ve 400-500 gr. kadar daha hafiftirler.4yaşına kadar boy büyümesi yılda 5-7 cm. arasındadır.Son  çocukluk döneminde büyüme daha yavaş bir seyir izler.Kas iskelet yapısı ve yağ dokusundaki gelişmeler buluğda belirginleşir.

      Ergenliğin başlarına gelindiğinde,ergenin boyu  yetişkinken alacağı boyun % 80’ine ulaşmıştır.Buluğda hızlı bir büyüme görülür.Buluğla başlayan  ergenlik döneminden  ilk iki ile dört yıl sonra ergen ,yetişkinken ulaşacağı boyun % 99’una erişir.Ergenlikte büyümenin en hızlı olduğu duruma Büyüme Hızı Doruğu adı verilmektedir.

      Boy büyümesi kızlarda 16-18 yaşlarında,erkeklerde ise 18-20 yaşlarında durmaktadır.Erkek ergenler büyüme hızı doruğuna kızlardan 18 ay sonra ulaşırlar.Bu 13-15 yaşlarında olur.

 

Ergenlikte organlardaki büyüme ikiye ayrılarak incelenebilir.

1- Baştaki büyüme.

2- Diğer organlardaki büyüme.

  • Baştaki Büyüme:Baş,süt çocukluğunda vücudun yaklaşık dörtte birini oluşturur.Yetişkin bir insanın başının vücuduna oranı yaklaşık sekizde birdir.Baştaki büyüme ergenlikte tamamlanır.Baştaki; alın,çene,yanaklar,burun ve göz gibi organların hepsi aynı zamanda ve aynı hızda büyümez. Önce burun, üst dişler ve alt çene belirgin bir hal alır. Alın genişler, gözlerin arası açılır. Elmacık kemikleri ortaya çıkar. Deri, çocukluktaki yumuşaklığını kaybeder. Saçlar yüzdeki görüntüyü tamamlayan en önemli unsurdur. Kendi yüzü ve saçları ergenin ilgi odağını oluşturur.Buluğ sırasında baştaki bu farklılaşma yüzde simetrik olmayan bir görünüm ortaya çıkarır.Yüzün asimetrik görünüşünün düzelmesi baştaki organların büyümelerini tamamlamaları ile sona erer.
  • Diğer Organlardaki Büyüme:Ergenliğin başlangıcında,önce el ve ayaklar yetişkinken alacakları boya ulaşırlar.Kollar ve daha sonra bacaklar Kolların vücuda göre önce uzaması,kolla diğer organların boyları arasında orantısızlık yaratır.Kas ve kemikler de aynı hızda ve zamanda gelişmediğinden bedenin kontrol edilmesi başlangıçta güç olabilir.Uzun boylu olma ,ergeni kambur durmaya zorlayabilir. Büyümedeki çabukluk, gencin duruşuna, hareketlerine ve bedenini istediği gibi kontrol etmesine engel olabilir.Yüzde ve vücudun çeşitli organlarındaki bu orantısız büyüme ve gelişmeler,buluğda görülen tamamen doğal bir gelişmedir. Büyüme tamamlandığında, vücudun görünüşü ve organların vücutla orantıları normale döner.

 

BEDEN VE YÜZ İMGESİ:

      Çocuklar,ergenler ve yetişkinler vücutlarının nasıl göründüğü hakkında belirli bir kanıya sahiptirler.Bu, kişinin aynaya baktığında yüzünün ve vücudunun nasıl göründüğüne ilişkin düşünceleridir.Vücut organlarının boyutlarının ve biçimlerinin değiştiği buluğdaki büyüme ve farklılaşma sürecinde,ergenlerin vücutlarının nasıl olduğuna dair düşünceleri de değişmeye başlar.Bu vücut imgesi kazanma sürecinde ergenlerin çoğu,kültürün ideal vücut olarak sunduğu modelin etkisinde kalır.Beğenilen bir vücudun nasıl olması gerektiği hakkındaki kalıp yargılar ve kültürel kurallar ergenin kendi bedenini algılamasına önemli bir şekilde etki eder.Bu “ideal vücudun”ölçüleri aile ,akran grubu ve toplum tarafından belirlenir.Bunun yanında sinema ve TV’de özellikle TV reklamlarında “tavsiye edilen” insan tiplerine ait görüntüler ve tanınmış sanatçıların tipleri ergenin ideal vücut imgesini etkilemektedir.

      Ergenlikte büyüme ve gelişme yüzde bazı sıkıntı veren sonuçları da beraberinde getirir. Sivilceler ve akneler ergenin yüz imajını çok olumsuz bir biçimde etkiler ve en önemli sorun haline gelirler. Çabuk büyümenin sonucunda beden imajının yerleşebilmesi için ergenin zamana ihtiyacı vardır.

 

“DUYGUSAL GELİŞİM”

      Duygu ve heyecan ruhsal değişmeler için kullanılan kelimelerdir. Duygularla ilgili gelişme doğumdan itibaren hayat boyu devam eder.Çeşitli hayat dönemlerinde bireylerin duygusal tepki biçimleri, duyguyu doğuran olaylar ve duygusal durumlardaki değişimler farklılıklar gösterir.

Duygu Yoğunluğu daha az olan ruh halleridir. Sevme, beğenme, hoşlanma, mutlu olma,gurur duyma,kıskanma, alınma, gücenme, kızma durumları duygulara örnektir.

Heyecan: Kısa süreli ve yoğun olan, genellikle denetlenemeyen duygusal tepkilerdir. Korkma,dehşete düşme, öfkelenme, ürkme, irkilme, coşku duyma,aşırı sevinme,hayrete düşme heyecanlara örnektir. Heyecanlanma

ya bazı bedensel belirtiler de eşlik eder. Bedensel ve metabolizma ile ilgili belirtiler; kalp vurum hızında,solunum sayısında,kan basıncında değişme,deride soğuma ve kızarmalar, ağızda kuruma ve gözbebeklerinin büyümesi gibi değişikliklerdir ve heyecanlanma durumunda ortaya çıkar.

Ergen Duygularının Genel Özellikleri:

      Ergenlik dönemindeki duygusal tepkilerde genel ortak özellikler vardır.Bunun yanında ergen ,her insan gibi çeşitli yaşlarda ve farklı durumlarda değişik duygular hissedebilir.Değişen yaşla çevresel koşulların ve uyaranların değişmesi ile hoşlanma ve hoşlanmama duyguları ile duygularını ifade biçimleri değişir.

      Çocukluk dönemi ile ergenlik dönemi arasında duygusal yönden en belirgin fark çocuklar öfke,kızgınlık ve sevinç gibi duygularını daha açık davranışlarla ve anında ifade eder,buna karşılık ergenlikte bu duygular daha fazla gizlenip maskelenir.Ergenlikte genel olarak kızların erkeklerden daha önce duygusal olgunluğa ulaştıkları söylenebilir.Aynı yaştaki iki farklı cinsiyetteki ergenin kız olanı erkeğe göre muhtemelen daha heyecan dengesine sahip ve duygularını kontrol etme bakımından daha olgundur.

      Ergenliğin başlarındaki büyümenin hızlı oluşu,biyolojik-cinsel değişmeye eşlik eden hormonal salgılar buluğda ve onu izleyen yıllardaki ergenin hem duygularında ,hem de davranış ve tutumlarında belirgin farklılıklar sergilemesine neden olur.Bunlar aşağıdaki gibi sıralanabilir:

Duyguların Yoğunluğunda Artış:Ergenlikten başlayarak ergenin duygularının yoğunluğunda artma olur.Artan duygululuk ve coşku hali ergende duygularını dışa vurma ve ifade etme ihtiyacını doğurur.Olumsuz duygular el,kol hareketleri,yüz ifadesi ve bağırma gibi sözlü ve sözsüz davranışlarla dışa vurulurken,heyecan,coşku ve karşı cinse yönelik duygular şiir veya öykü yazma,hatıra defteri tutma aracılığı ile kağıda yansıtılır.

Duygularda İstikrarsızlık:Ergenin duygusal tepkileri düzenlilik göstermez. Hem duygusal durumlarının değişim hızı çabuktur,hem de duygularında istikrarsızlık vardır. Ergenin aynı olaya bir gün ara ile gösterdiği tepki değişik olabilir.Çocukluktaki gibi olmasa da duygusal durum çabuk değişir. Ergenlerin duygularındaki değişmelerin hızında  ve düzensizliğinde bireysel farkların etkisi hatırlanmalıdır.

Aşık Olma:Karşı cinse  yönelik bilgiler  ergenlik öncesinden başlar.Ergenlikteki cinsel içerikli beğenme ve beğenilme arzusu bireye heyecan veren bir duygudur. Cinsler arasındaki yakınlaşma eğilimi,ergenliğin başlarında daha çok grupta bir arada olma isteği taşırken sonraları karşı cinsten belirli bireylere yönelmiş romantik duygular ortaya çıkar.Saf bir sevgi taşıyan gençlik aşklarında duygular bazen karşı tarafa  iletilmeden kalır.Ergen,çocuklukta yaşadığı her iki cinse yönelik sosyal ilişkilerin yoğunluğuna ve kız-erkek ilişkisinin aile ve kültürel çevre tarafından karşılanışına bağlı olarak karşı cinsle kuracağı ilişki biçimini belirler.

Mahcubiyet ve Çekingenlik: Ergenlik öncesinden başlayan ve ergenlikte de devam eden çıplak görünmekten utanma ve mahçup olma ergenlerde oldukça yaygın bir duygu durumudur.Adeta vücutlarını saklamak istemektedirler.Anne-babası tarafından baskıcı bir şekilde yetiştirilmiş çocuklarda çekingenlik ve mahcubiyet kalıcı bir özellik olarak ergenlikte de devam eder.

Aşırı Hayal Kurma:Biyolojik-cinsel gelişme,duygululuktaki artış ve zihinsel gelişme,ergenlerin akıllarından geçirdiklerinin yoğunluğunu ve niteliğini de değiştirir.Ergen hayal kurma yolu ile arzularını düşüncelerine yansıtır.Hayal konusu geleceğe yönelik tasarılar olabileceği gibi,gerçekleşmesini istediği herhangi bir isteği de olabilir.Hayalin içeriği genellikle karşı cinse yönelik düşüncelerdir.

Tedirgin ve Huzursuz Olma: Bu duygu ergenin karşı karşıya kaldığı stres uyaranlarının etkisine göre ve uyaranları algılayış biçimine göre değişmektedir. Biyolojik-cinsel ve bedence gelişmenin getirdiği yeni duruma alışma çabaları buna neden olabileceği gibi, akranları ve yetişkinlerle olan sosyal ilişkilerde aksamalar veya bir isteğinin engellenmesi de huzursuzluk doğurabilir.

Yalnız Kalma İsteği: Ergenlikteki bir kız veya erkek zaman zaman başkalarından uzaklaşmak, kendisi ile baş başa kalmak istiyor gibidir. Anne-babanın ve arkadaşların beraber olma isteğini reddedip içe dönebilir. Âdeta vücudunda olup bitenlerin bir muhasebesini yapmak onları gözden geçirmek ve yeni duygularına alışmak istemektedir.

Çalışmaya Karşı İsteksizlik: Hızlı büyümenin olduğu dönemde ergenin bir miktar durgun olduğu zamanlar vardır.Çalışır veya oyun oynarken yorulur ve çalışmaya karşı daha az isteklidir.Vücut enerjisi adeta büyümeye harcanıyor gibidir.

Çabuk Heyecanlanma: Ergen yeni bir durumla karşılaştığında, bu kendisi için alışık olmadığı bir durumsa heyecanlanıp korkabilir. Heyecan dengesi tam oluşmadığı için duyguların kontrolü zordur.Çoğu ergen heyecan verici durumlar karşısında kolayca kızarabilir. Kızarma ergende korku yaratan istenmedik bir durumdur. Heyecanların kontrolü öğrenme ile kazanılır.

Ergenin Duygusal Gelişimi ile İlgili İhtiyaçları ve Kaygıları:

      Ergen, karamsarlık, huzursuzluk ve iç sıkıntısı gibi hoşa gitmeyen duygulardan bunalır. Kendisine güven verecek ve bu duygusal durumların yaşa bağlı,bu çağa has ve geçici olduğunu anlatacak bir anne-babaya ihtiyacı vardır. “anlaşılmamak”bu yaş gencinin en belirgin sorunlarındandır. Anne ve babanın gencin söylediklerini onu eleştirmeden, küçümsemeden ve yargılamadan dinlemesi ve böylelikle kendisini anlatmasına fırsat tanıması genci rahatlatacaktır. Özellikle karşı cinsle ilgili hayal kırıklıklarında genç kendisini anlayacak birine ihtiyaç duyar. Ergen, anne ve babasından daha fazla izin ister.Bağımsızca davranışları engellenince gerginleşebilir ve anne-babası ile çatışmaya düşebilir. Anne ve babanın genci istediğinden farklı alanlara yöneltmesi, ondan yapabileceğinin üstünde görevler beklemesi, onu aşağılaması, onu başkaları ile kıyaslaması, ona akranları yanında kaba davranması, sık sık eleştirmesi ve çocukların yanında birbirleriyle kavga etmesi, genci kaygılandıran tipik anne-baba davranışlarıdır.

Yorumlar

Yorum Bırakın