HİPNOZ

Zihni bilgisayara benzetmek çok da yanlış olmayacak. Zihnimiz bir organik bilgisayar gibi çalışır. Programlanma özelliğine sahip bir organik bilgisayar. Yanlış ya da doğruyu birbirinden ayırt etmeden ne yüklenirse o programı işleten bir bilgisayar.  Virüs bulaşabilen programlar. Ve virüs bulaşmış bir organik bilgisayarı olan bir insan düz denizde yalpalayan gemi gibidir. Bir türlü yolunu bulamaz. Kötü alışkanlıklar, sorunlu davranışlar, bozuk ilişkiler, bir türlü mutlu olamamalar, hastalık denen fiziksel bozukluklar, depresyonlar hep bozuk çalışan bu bilgisayarın ürünleridir.

Bu canlı organik bilgisayarın bozuk ya da virüs bulaşmış programlarını değiştirecek çarelerimiz var mı? Var.  Hipnoz denen zihinsel açılım sayesinde uygulanan bilinçaltı değiştirme teknikleri. Bu yazıda size biraz hipnozdan bahsedeceğim.

Hipnoz nedir?

Hipnoz doğal bir zihinsel durumdur.

Hipnoz hakkında kamuoyunda çok yanlış algılama var. Herkes, normal düzeyde zekası olan herkes rahatlıkla ve çoğu zaman kendiliğinden hipnoz haline ulaşabilir. Çünkü hipnoz zaten zihnin doğal bir durumudur. Öncelikle sinemalardan, dizilerden, medyadan öğrendiğiniz hipnoz hakkındaki yanlış algılamanızı unutun. Bazen müzik dinlerken, bazen sevdiğiniz bir işe dalmışken, bazen kitap okurken hipnoz haline geçersiniz. Ya da gözlerinizi kapatıp hayal kurmaya başladığınızda. Ve özellikle araç kullananlar. Bazen öyle bir dalarsınız ki, döneceğiniz kavşağı geçersiniz. Yani otomatik pilot sanki arabayı kullanır. Aslında otomatik bir dikkat durumu vardır. Bu yazıyı yazarken ben hiç harflerin yerini düşünmeden kendiliğinden otomatik olarak tuşlara basıyorum. Hatta bir an harflerin yerini düşünmeye başladığımda bir anda duraklıyorum. Tüm bunlar hipnozun hafif durumlarıdır.

Bazen de kendiliğinden derin hipnoz haline ulaşırız. Derin hipnozun en önemli özelliği telkine açıklık dediğimiz haldir. Derin hipnoz halinde verilen telkinler bilinçaltı tarafından otomatik kabul edilir ve yerine getirilir. Ağrı hissetmemek.  Derin hipnoz halinde mümkündür. Sadece derin hipnoz halinde verilen telkinler ağrıyı ortadan kaldırır. Bu bazen elimizde ya da kolumuzda bir morluk fark ederiz. Bir anda bu nereden çıktı deriz. Bir işe dalmışızdır. Ve elimizin sıkıştığını ya da kesildiğini fark etmeyiz bile. Daha derin hipnoz halleri de vardır. Bu durumda insanlar hallüsinasyon görür. Yani gerçekte orada olmayan şeyleri orada görür. Örneğin derin hipnozdaki bir kişiye karşı duvarda olmayan bir saati tarif ettirebiliriz.

Ya da negatif hallüsinasyon. Olan bir şeyi görmemek gibi. Tüm bunlar telkinle olur. Gözlerine açar ve karşıdaki masayı görmez. Bu durumlar kendiliğinden olur.

Bir pazar sabahı. Erkenden kalktım. Kahvaltı hazırlıyorum. Keyifle. Omlet yapacağım. Mükemmel bir şey olacak. Her şeyi hazırladım. Ama masada ketçap yok. " Ketçap yok". İşte telkin başladı. Buzdolabına koştum. Her rafa bakıyorum. "Ketçap yok."

-"Hayatım ketçap yok. "

- "Orada buzdolabında". Hayır yok. Karım gelir ve sihirli parmaklarıyla o benim bakıp ta göremediğim ketçapı bana verir. Nasıl olur? Çünkü o keyif içinde derin hipnoza girmişimdir. Ve telkine açık hale gelirim. Kendime verdiğim bu telkini bilinçaltım kabul eder. Artık her rafta verdiğim telkin bilinçaltında güçlendirir. Bilinçaltım artık ketçap olmadığına ikna olmuştur ve orada olan ketçapı bana göstermez.

Hipnoz Bilinçaltının açık hale gelmesidir.

Hipnoz sihir değildir. Büyü değildir. Okus pokus değildir. Hiçbir sihirli güç yoktur. Hipnoz doğal bir durumdur ve bu doğal durumu oluşturmak için kullandığımız tekniklerdir. Pratikle öğrenilen ve güçlendirilen bir durumdur. Her seferinde daha derine gitme gücü kazanmaktır. Hipnoz zihnin bilinç denen kısmının atlanarak bilinçaltına ulaşma yöntemidir.

Şimdi zihin modeline bir göz atalım. Hipnotist açısından üç düzeyde zihin vardır. Bilinç, bilinç dışı ve bilinçaltı. Ama beyinde bunları ayırt eden sınırlar yoktur. Bu ayırım işlev açısındadır. Tabiki beyinde bu işlevleri üstlenmiş belli bölümler var. Bilinçdışından konuşurken otomatik işlevlerden konuşuyoruz demektir.  Otomatik olan işler. Nefes almak, kalbin çarpması. Klavyeyi kullanmak. Araba kullanmak. Eğer her an bu olayları düşünseniz başka bir iş yapamazsınız. "Acaba nefes alıyor muyum?" gibi. Hipnozla rahatlıkla bu işlevleri etkileyebiliriz.

Duygular. Bilinçdışının otomatik fiziksel reaksiyonlarıdır. Bunlarda otomatik olarak oluşur. Şimdi kızmaya karar veriyorum demeyiz. Kendiliğinden oluşur. Şimdi kaslarımı kasıyorum, sesimi yükseltiyorum, kaşlarımı çatıyorum diyerek davranmayız. Hipnoz işte bu duygulara da etki eden bir özellik taşır. Bazı durumlarda çok aşırı tepki gösteririz. Çünkü halledilmeyen duygular bilinçaltında birikir ve benzer bir olayda hepsi birden titreşir. Hipnoz geçmişin halledilmeyen olaylarını halletmemiz için mükemmel bir ortam sağlar.

Bilinçaltı; Büyük bir bilgi deposudur. Büyük bir kütüphanedir. Arşivimizdir. Yaşadığımız her şey orada kayıtlıdır. Kayıtlar sadece boş bir film gibi değildir. Duygusuyla beraber oradadır. Çocuklukta kaydolan birçok olay ve duygu erişkin olduğumuz zaman farklı anlamlar kazanır. Çocukken annemiz bizi azarlarsa genellikle kendimizle ilgili bir sorun olduğunu düşünürüz. Ama bu düşünce erişkin aklı tarafından başka bir anlayışa çevrilir ama çocukluktaki o acı duygu sanki bir sabun köpüğü içinde saklanır. İşte hipnoz sayesinde bu sabun köpüğünü patlatmak ve hala kendimizle ilgili taşıdığımız olumsuz yargılardan kurtulmak mümkündür.

Bilinçaltı tüm alışkanlıkların oluştuğu yerdir. Örneğin çocuklukta anne-baba dede vs hep eleştirel olarak bize yaklaşmışsa bizde kendi kendimiz eleştirmeyi öğreniriz ve bu bir alışkanlık olur. Bu durum başarının önünde önemli bir engeldir. Bilinçaltı bunu öyle bir gizler ki bunun nereden kaynaklandığını hipnoz olmadan anlayamayız. Yaşadığımız zaten bir hipnozdur

İnançlar. İki tanımı vardır. İnanmak bilmemektir. İnandığınız her şeyi bilmiyorsunuz demektir. Yoksa bilirim derdiniz.  İkinci tanımı ise sanki olmuş gibi kabul edip ona göre davranmaktır. Yani bir olay hakkında bir inanç taşırsınız ve o gerçekmiş gibi davranışlarınızı ayarlarsınız. Doğru olmadığını bile bile. Birçok inançlar geçmiş tarihinizin bir ürünüdür. Hiçbir dayanağı yoktur. Kültürel değerler, aile içi ilişkiler, çevre bu inançların oluşmasını sağlar. Bilinçaltına birçok inanç silinmeyen bir yazı gibi kazınır. Hipnozla bu inançları yeniden düzenlemek, eskileriyle yenilerini değiştirmek mümkündür. Çocuklar her şeye inanır. Devler, cüceler, hayaletler. Çocuk bilinçaltının en çılgın fikirleri bile ret edecek gücü ve bilgisi yoktur.

Bilinçaltı da bilinçdışı gibi koruyucudur. Bilinçdışı koruma işlevini reflekslerle sağlar. Bu doğuştan gelen yüklenmiş bir bilgidir. Göz kırpma gibi. Bilinçaltı ise öğrendikleriyle korur. Öğrendiklerini doğru ya da yanlış diye yargılama gücü yoktur. Ne öğrenirse ona göre korur. Birçok anlamsız görünene fobi, panik atak gibi durumların ardında bu öğrenme sürecinin etkisi vardır.

Hipnoz bir ortak çalışmadır. Bir ekip çalışmasıdır. Dans etmek gibi bir şeydir. "Benimle dans etmek ister misiniz" diye önce sorarız ve onayını anlarız. Onay olmadan dans olmaz. Hipnoz da böyledir. Onay olmadan kimse kimseyi hipnoz edemez. Kötü hipnotistler hariç tabi. Bazı gizli tekniklerle insanları hipnoz etmek mümkündür. Ama bir insanın yararına hipnoz uygulanacaksa böyle bir şey söz konusu olamaz. Yinede gizli rıza söz konusudur. Gizli rıza olmadan bir insana bir şey yaptıramazsınız. Yani onun farkında olmadan onun size cüzdanını teslim ettiremezsiniz. Çoğu insan bu gizli rızanın farkında olmadığı için hipnoz olduğunun farkında olmaz. Buna en basit örnek reklamlardır.

Hipnoz uyku değildir. Uyku bilinçsizlik demektir. Uyuyan bir insanın cebinden cüzdanını alabilirsiniz ama ne kadar derin hipnozda olursa olsun bir insanın cüzdanını alamazsınız. Bilinçaltı ekonomik ve tembeldir. Alıştığından vazgeçmek istemez. Tanıdık ortamı sever. Bu ortamın uygun olup olmaması onu ilgilendirmez. Tembel bir ekonomiklik vardır ve buna göre kendini ayarlar. Oturma şansın varsa ayakta durmazsın. Durma olanağın varsa seni yürütmez. Bilinçaltı çok iyi organize olur. Ve bu organizasyonu ilişkilerle sağlar. Birbiriyle ilişkili olduğuna inandığı olayları aynı yerde biriktirir. Radyoda bir şarkı duyarsınız ve bir anda 30 yıl öncesinde bir hoş anınıza gidersiniz. Çünkü bilinçaltı iki olay arasında bir ilişki kurmuştur.  Siyah dediğim zaman otomatik olarak beyaz dersiniz. Ekmek kokusunu alırsınız ve kendinizi çocukluğunuzdaki fırının önünde ya da anne annenizin gözleme yaptığı anda bulursunuz. Bu ilişkiler titreşimle ya da rezonansla sağlanır. Aynı tip olaylara aynı rezonans yüklenir.

Bilinçaltının kendine göre bir ilişki kurma mantığı vardır. Bunun bizim bildiğimiz formel mantıkla bir alakası yoktur. Formel mantık neden sonuç ilişkisine göre çalışır. "hava bulutlu, yağmur yağacak" gibi. Formel mantık bilincin bir işlevidir. Ama formel mantıkta kurulan neden sonuç ilişkisinin yine de gerçekle bir bağlantısı olmayabilir. Çoğu zamanda yoktur. Ama mantık insanı rahatlatan bir bilinç özelliğidir. Bir şeyin nedenini bilirsek rahatlarız. Bilinemezlik bir korku kaynağıdır. Bu nedenle insanoğlu tarihin derinliklerinden beri her şeyi izah etmeye çalışmış bir gerçek bulamazsa bir şeyler uydurmuştur. Sonra da uydurduklarına inanmaya başlamıştır.

Bilinçaltının mantığı saf bir insanın mantığı gibidir. Doğrusunu eğrisini sorgulamaz. Böyle bir yetisi yoktur. Baştan doğru kabul eder ve her şeyi bu kabullenmeye uydurur. Yaşantıyı buna göre ayarlar. Hipnoz olmadan bu tip inançları ve bağlantıları koparmak imkansız değilse de çok kolay değildir. Her hipnoz tedavi edici olmayabilir. Mevcut ilişkiyi ortaya çıkaramadan verilecek değişiklik telkinleri çoğu zaman zayıf, etkisiz, ya da geri dönüşlüdür. Temel hedef hipnoz altında soruna yol açan bilinçaltı ilişkiyi bulmak, o olay titreşirken mevcut sıkışmış enerji ya da duyguyu boşaltmak ve sonra gerçek değişiklik bilgisini bilinçaltına yerleştirmek gerekir. Buna analitik ya da regresyon hipnoterapisi diyoruz.

Uygun ve bilgili bir kişinin yardımıyla yapılan hipnoz çalışmalarında hiçbir zarar oluşmaz. Hipnozun yan etkisi sadece ancak ve ancak kötü niyetli ve bilgisiz kişilerin uygulamalarında ortaya çıkar. Tedavi etme yetkisine sahip bir kişinin hipnoz uygulamalarında bir zarar oluşma olasılığı son derece azdır. Bazı kişiler hipnozdan korkar. Kontrolü kaybetmekten korkar. Hipnozdaki kişi kontrolünü kaybetmez. Gerektiği anda kontrolü tekrar eline alabilir. Ama sürekli kontrolü elinde tutmaya çalışırsa hipnoz olmaz. Hipnoz istemli olarak bilincin kontrolünden vazgeçmektir. Bilinç hep oradadır ama gözlemleyici bir roldedir. Yönetici kuralları bozmadığı sürece bilinç müdahale etmez. Ederse hipnozdan beklenen yarar sağlanmaz.

Kısaca hipnoz doğal bir zihinsel durumdur. Farkında olmadığımız ama hep orada olan zihinsel kısımlarımıza ulaşma halidir. Bir çeşit bilincin daralması değil aksine genişlemesi söz konusudur. Hipnoz yardımıyla asla iyileşmez denilen birçok durumdan kurtulmak mümkündür. İleriki sayılarda bu konularda daha ayrıntılı bilgi vermek umuduyla her okuyucuya sağlıklı ve mutlu günler dilerim.

Yorumlar

Yorum Bırakın