OKUMA ALIŞKANLIĞINI KÖKLEŞTİRMEK İÇİN NELER YAPABİLİRİZ?

 

 

        Bu konudaki sorumluluğu üç başlık altında toplamak mümkündür:

1-Aileye düşen görevler.

2-Okula ve öğretmene düşen görevler.

3-Resmi makam ve kurumlara düşen görevler.

1-Aileye düşen görevler:

  1. Okul öncesi: Okul öncesi yaşlarındaki çocuklara evde masal-hikâye anlatılmalı. Resimli kitaplar, albümler verilmeli. Kısa yazılmış şiirler ezberletilmeli. Bilmeceler, bulmacalar, ninniler, tekerlemeler öğretilmeli.
  2. Değerli eserleri okumak ya da okutturmak: Okul çağındaki çocuklara seçkin eserleri tanıtmak ve sevdirmek için bazı etkinliklerde bulunarak gerekli rehberlik yapılmalıdır. Çocuklar sevdikleri eserleri başkalarına okumaktan zevk duyarlar. O nedenle okumalarını dinlemek suretiyle edebi zevklerinin gelişmesine yardım edilmeli.
  3. Kitap hediye etmek: Doğum günlerinde, bayramlarda, çocuk kitapları haftasında ve değişik vesilelerle kitap hediye etmek gelenek haline getirilmeli.
  4. Evde kitaplık kurmak: Aile çocuğuna küçük bile olsa kitaplık kurmalı. Eğer mümkün değilse; ailenin kitaplığı var bu kitaplıkta bir miktar çocuk kitapları, çocuk dergileri bulundurmayı ihmal etmemeli. Bu da yoksa çocuk kitap ve dergilerinin bir arada bulunacağı en basitinden bir dolap, bir yer olmalı.
  5. Çocuk kitaplık ve kütüphanelerinden yararlanmak: Öğrenci velisi çocuğuna bu kitaplık ve kütüphaneleri tanıtmalı ve yararlanmasını sağlamak için götürmeli.
  6. Serbest okumaya engel olmamak: Sınırlı sayıda da olsa bazı aileler roman, hikâye, dergi, gazete gibi yayınları okumaya karşı çıkmaktadırlar. Hatta ders kitabı dışında başka şeyler okumanın çocuğun zihnini çeldiğini, ahlakını bozduğunu ileri sürenler bulunmaktadır. Bırakınız kültürsüz aileleri, bazı okumuş aileler de bile bu görülmektedir. Bu yanlış kanı mutlaka silinmeli.

2.Okula ve öğretmene düşen görevler:

       Öğrencilere okuma zevk ve alışkanlığının verilebilmesi için okuma ortamının sağlanması gerekir.

       Ailede, çevrede okuma zevk ve alışkanlığının bulunmaması halinde okula ve öğretmene daha çok ve yorucu bir görev düşmektedir.

       Öğretmen bu konuda neler yapabilir:

  1. Öğretmen, öğretim yılı başında sınıfta okunmasını gerekli gördüğü eserleri seçmeli, bu eserleri öğrencilerin kolayca görebileceği, alabileceği yerlere yerleştirmeli. Sınıf kitaplığını bir kütüphane disiplini içinde çalıştırmalı.
  2. Öğretmen, zaman zaman seçtiği bir kitabı sınıfta okumalı. (Daha önce bu kitabı kendisi okumuş olmalı.) Kitabın nasıl okunacağı üzerinde durmalı.
  3. Kitaplardan bazılarını verilecek plana göre incelttirmeli.
  4. Çocukların okuduğu kitapları sözlü ve yazılı yoklamalarla kontrol etmeli. (Kontrol edebilmesi için daha önce okuması gerekir.)
  5. Öğrencileri diğer okullardaki arkadaşları ile kitap alıp vermeye, kitap hediye edilmesine ya da alınmasına, okuduğu kitaplar hakkında bilgi vermeye teşvik etmeli.
  6. Öğretmen bazı kitapları belli bir sayfa ya da bölüme kadar kendisi okumalı, kalan kısmı öğrencilerin okumasına bırakmalı. (Nereye kadar okuyacağını bilecek.)
  7. Öğrenciler okudukları kitapları evlerine de götürebilmeli.
  8. Gazetelerden seçilmiş parçalar, sınıfa yeni gelen kitaplar tanıtılmalı.
  9. Sınıf ya da okul gazetesinde kitapları tanıtan yazılar öğrenciler tarafından yazılmalı.
  10. Öğretim yılı sonunda en fazla kitap okuyan öğrenciler arkadaşlarına tanıtılmalı ve ödüllendirilmeli.

3.Resmi makamlara ve kurumlara düşen görevler:

       Çocuğun okuma alışkanlığı ve zevkini kazanmasında aile ve okulun üzerine düşeni yapması da yeterli değildir. Bu durumu resmi makam ve kurumların desteklemesi gerekir.

       Resmi makam ve kurumların yükümlülüklerini de şöyle sıralayabiliriz:

  1. Çocuk kitaplıkları kurmak. Bu kitaplıkların işlerliğini ve işlevini yerine getirmesini sağlamak.
  2. Kitap sergileri düzenlemek.
  3. Çocuk kitapları yazdırmak. Bunları yazanlara ödüller vermek. Basılmalarını sağlamak.
  4. Çocuk kitaplarının satışını özendirmek, bu kitapların fiyatlarının düşük tutulmasını sağlamak.
  5. Çocuk dergileri ve ansiklopedileri yayınlamak.
  6. Çocuklarda okuma isteği uyandıracak, onlara okuma alışkanlık ve zevkini verecek, aynı zamanda aileleri uyaracak radyo ve televizyon programları düzenlemek.
  7. Okullara kitap bağışında bulunmak ve bulunmayı özendirmek.

OKUMADA YANLIŞ DAVRANIŞLAR

       Gözün hareketleri, sesin kelimeleri söyleyişinden daha çabuk olduğundan sessiz okumaya ilkokuldan itibaren başlanılmalıdır. Bazı okuyucular okudukları yazıyı kavramak için işitme duyusundan da destek edinme ihtiyacını duyarlar. Yani sesli okuyunca daha iyi anlayabileceklerini sanırlar.

       Oysa bir kelimenin sesli okunması anlaşılmasından 4 kez daha çok zaman almaktadır. Göz ve ses birbirinden ayrılmış, gözler ileri koşarken ses arkadan sürüklenmektedir. Bu arada okuma yanlışlıkları, ses tonu bozuklukları, yutkunmalar vb. nedenlerle göz sık sık geriye dönmek zorunda kalmaktadır.

       O halde derin ve doğru bir anlamanın gerçekleştirilmesi için okumanın kesin olarak sessiz, yani gözlerle yapılması gerekmektedir.

       Heceleyerek okuma ister sesli isterse sessiz olarak yapılsın yanlıştır. Çünkü bu okuma hece hece yapıldığından, kelimeler bölünmekte, anlam ve zaman kaybına neden olmaktadır. Bunun yanında bir parçayı kelime kelime okumanın da zararları bulunmaktadır. Bu tür okuma da zaman yitirmeye ve kavramada güçlüklere neden olmaktadır. Dil yalnızca kelimelerin veya harflerin bir araya gelmesi değildir. Dil, düşünce birimlerini kapsayan ve tam fikirleri ifade eden cümlelerden oluşmaktadır. O halde okurken kelime ve cümleler bütün olarak okunmalı, cümlenin genel anlamına, giderek yazının genel anlamına ulaşılmalıdır.

       Sessiz okumada dudak hareketlerinin yapılması ve kelimelerin mırıldanarak okunması yeterli bir anlamayı getirmektedir. Bu nedenle dudak hareketleri olabildiğince erken bırakılmalıdır. Dudak hareketlerini gidermek için dudakların arasına bir mendil yerleştirilmeli ve okuma süresince mendilin kımıldamamasına, düşmemesine dikkat edilmelidir.

       Çocuğun parmak ucuyla satırı izlemesi ileriye hızla gitmek isteyen gözlerin hareketini engellemektedir. Ayrıca çocuğun parmağını kelimeden kelimeye hareket ettirmesi giderek kelime kelime okumayı getireceğinden, bu davranışa izin verilmemelidir. Aynı davranışın kalemle yapılması da sakıncalıdır. Parmakla ya da kalemle satırı izleme yerine, satır işaretçisi olarak kağıt veya karton şeritler kullanılmalıdır.

       Okurken anlamayı ve hızı önemli ölçüde etkileyen heceleyerek okumayı önlemek için baş ve işaret parmağı ile gırtlak yumuşak bir şekilde tutularak denetlenmelidir. Gözler satırları izlediği sırada gırtlakta en küçük bir kımıldama söz konusu olmamalıdır. Yine, okurken anlamayı ve hızı önemli ölçüde etkileyen baş hareketlerine, vücut hareketlerine, saçla, kalemle, silgi ile para ve benzeri şeylerle oynamaya izin verilmemelidir. Baş hareketlerini önlemek için başın üzerine bir kitap konularak okuma süresince düşmemesine dikkat edilmelidir. Baş sağa, sola hareket ettiriliyorsa iki elin arasına alınarak sabit tutulmalıdır. Ayrıca, okurken oynanabilecek silgi, kalem, yiyecek ve çiklet gibi şeyler uzak tutulmalıdır.

       Sonuç olarak, doğru okuma alışkanlıklarının kazanılmasında büyük rolü olan yukarıdaki kurallara özen gösterilmeli, olumsuz tutum ve alışkanlıklardan bir an önce vazgeçilmelidir. Özellikle, çocuklarımızın ilkokul sıralarında bu alışkanlıkları kazanmalarına yardımcı olmamız, onların ileride iyi birer okuyucu olmalarını sağlayacaktır.

                

Yorumlar

Yorum Bırakın