PARAPSİKOLOJİNİN TANIMI VE KONUSU
“ Parapsikoloji”, kelime manası itibariyle “psikolojinin yanında demektir”. Psikoloji ötesi anlamına da gelen parapsikoloji, “Mevcut bilimsel verilerin veya yasaların ışığı altında açıklanamayan, telepati,gaipten haber verme, duyu ötesi algı, psikokinezi vb. normal ötesi olguların sistemli incelemesidir.[1]
“ Bilindiği üzere bilim tekrarlanabilir özelliğe sahip olan olayları bilimsel olarak kabul eder. Ancak parapsikolojik olayların tekrar edilmemesi onun hep dezavantajı olarak görülmüş ve paranormal olayların incelenmesi hep geri planda kalmıştır. Ancak bir olayın tekrar edilmemesi onun hiç gerçekleşmediği anlamına da gelmez. Bu tür olayların istenildiği zamanda ve yerde tekrarlanamaması, onların oluş şartlarının ve kanunlarının tam olarak bilinmemesinden kaynaklanmaktadır.”[2]
Parapsikolojik hadiselere karşı bilim adamları tarafından olumsuz bir bakış açısı önceden beri oluşturulmuştur. “Bu tavır belki bu tip olayları anlayamamaktan veya olayları açıklayamamaktan kaynaklanmış olabilir. Sıkça bilimsel olmadığı üzerinde durulması, hiç incelenmeden inkar etmek kadar yanlış olur. Gerçekler bilime değil, bilim gerçeğe uymak zorundadır. Bu nedenle bu olayların varlığını kabul ederek, nedenlerini ve ilkelerini açıklamaya çalışmak en doğru yaklaşım olacaktır.”[3]
Parapsikolojinin konusunu, normal yollar dışında bilme(parapsişik hadiseler), normal yollar dışında eşyayı hareket ettirme (parafizik hadiseler), parafizyolojik ve ruhsal hadiseler olmak üzere dört grup oluşturmaktadır.
Parapsikoloji kavramını ilk defa kullanan bilim adamı, Duke Üniversitesi’nde 1930’da parapsikoloji laboratuarını kuran Joseph Rhine’dir.Ondan önce de Fransız fizyolog Charles Richet, metapsişik kavramını kullanmıştır. Rhine zamanında yapılan laboratuar çalışmalarında ve daha sonra gerçekleştirilen çalışmalarda ‘medyum’ adı verilen deneklerin normal ötesi duyumlara sahip oldukları ve bundan dolayı hem telapati hem de uzaktaki olay, nesne veya insanları zihinsel olarak tespit etme, onlar hakkında bilgi verme gibi vakalarda başarılı oldukları ortaya çıkmıştır. “Kendisi inançlı olmamakla birlikte hayatını olağanüstü hadiseleri incelemeye adayan Kuzey Carolina Durkham Psikoloji Enstitüsü başkanı Richard S. Broughton, 1991 yılında yazdığı parapsikoloji kitabında enstitüde yapmış oldukları yüzlerce deneyden göz ardı edilmeyecek sonuçlar çıktığını, fakat ruhi güçlerle alakalı hala izah edilemeyen birçok şeyin bulunduğunu söylemiştir.”[4]
Parapsikolojiye diğer emeği geçen bilim adamları şunlardır: Newark Mühendislik Kolej’inden John Mihalsky, psikiyatrist Dr. George Sjoloud.
1930’lardan sonra paranormal olaylara ilişkin incelemeler,ana hatlarını Rhine ve çağdaşlarının belirledikleri çizgilerden yürümüştür.Batılı araştırmacılar Sovyetler Birliği’ndeki parapsikolojik araştırmaların kendilerinden daha ileride olduklarını anlayınca bunlar üzerinde de çalışmalara da başlamışlardır. Yapılan araştırmalara göre, 1800’lü yıllarda deneysel ruhçuluğun yaptığı birçok deney bugün yapılan deneylerin temelini oluşturmaktadır. Parapsikoloji 1935’den sonra kendi içinde sınırlı kalmak suretiyle deneysel açıdan yaklaşabilmiştir.Bunu yaparken de Davranışçı psikolojinin sınırları ve metodları içinde kalmaya aşırı derecede, peşin hüküm ve tutuculuk tarzında özen göstermiştir.
B) PARAPSİKOLOJİK FENOMENLER
1)PARAPSİŞİK HADİSELER
“Parapsişik hadiseleri izah etmek için kullanılan teknik terim Duyular Dışı İdrak (exstrasensory perception) ESP kavramıdır. Bu kavramı parapsikolojiye Joseph B. Rhine kazandırmıştır. [5]
a )Telepati
“Zihinden zihine haberleşme” olarak da bilinen bu kavrama birçok tanım getirilmiştir. Herhangi bir intibanın bir ruhtan diğerine, duyularımızın bilinen aracılığından müstakil olarak muvasalası’dır, telepati, bir insanın diğer insanın zihninden geçenleri okuyabilme yeteneği olduğu gibi, uzaktaki bir insana zihinsel bir mesaj gönderme ve alma hadisesidir,zihinler arasındaki fikir intikali gibi birçok anlam yüklemesi yapılmıştır. Bu yetenek aslında tüm insanlarda vardır ya da çoğunda vardır ama bilimsel olarak hiçbir şekilde ispat edilememiştir. Telepati hadiselerinde, bir fenomenin telepatik olduğunu gösterebilmek için mesafe önemli değildir. Zihinler arasındaki fikir intikali arada bulunan maniler olsa da gerçekleşir.Telepatinin kuvveti heyecanın uyumuna da bağlıdır. Onun için aşıklar birbirini daha iyi anlar.
Telepati incelemelerindeki başlıca güçlük, bu olayların geçici ve süreksiz niteliklere sahip olmasıdır.Dr. Rhine’nın bulmuş olduğu “Zener Kartları” DDİ’nin ihtimal hesapları ötesinde bir değerinin bulunduğunu ispatlamıştır. 25 tane beşerli gruptan oluşan bu kartlardan bireyler birini seçerler ve karşısındakine söylemeden zihinsel iletişimi sağlarlar. 1930’da ünlü Amerikalı yazar Upton Sinclar ve eşinin yaptıkları deney kayıtlara geçmiştir. 290 denemeden (resim yapma) %23 kesin, %53 yarı başarı, %24 başarısızlık vardır. Ayrıca belirli nedenlerden dolayı (genetik) özdeş ikizlerle yapılan telepati deneyleri daima en yüksek derecesini vermişlerdir.
b)Durugörü
İnsanın normal algı düzeyinin ötesinde olan şeyleri veya olayları algılama yetisidir.Durugörü telepatiden daha zordur çünkü burda başkasının zihnini okumak yerine doğrudan bilgileri sezme kabiliyeti vardır. Polonyalı mühendis Stephen Ossowiecki kapalı bir zarfı eline aldığında çoğunlukla içinde yazılanları biliyordu.[6]
Durugörünün en belirgin özelliği zaman ve uzay engelinin ötesine geçip; olmuş, olmakta ve olacak olan olayları görmektir. Durugörü çeşitlerini üç başlık altında toplayabiliriz.
1)Kendiliğinden Durugörü: Şimdi olmakta olan bir şeyin algılanması.
2)Post Kognisyon: Geçmişte olup bitmiş olayların algılanması.
3)Pre Kognisyon: Henüz vuku bulmamış ama ileride olabilecek olayların algılanması.
Bilim Peygamberlerin ve büyük mistiklerin geleceğe dair bilgi vermeleri ve bunun doğrulanması hakkında net bir açıklama yapamamaktadır.Bilimi en çok şaşırtan olaylardan biri de geleceğe dair şeylerin rüyada görülmesidir.Mesela ABD başkanı Abraham Lincoln bir süikaste kurban gideceğini bir gece önce rüyasında görmüş ve bunu eşine anlatmış. Telepatiyi ve durugörüyü kabul eden bilim adamları hadiseyi, suikaste hazırlanan kişiden Lincoln’e ulaşan bir telepatik intikal şeklinde yorumlamışlardır.[7]
Durugörür olarak Gerard Croset önemli bir şahsiyettir.Kaybolmuş insanları bularak, tiyatro koltuğuna kimin oturacğına, nasıl giyineceğine dair en ince ayrıntıları vererek bu ünvanı hak etmiştir. Aslında medyumluk iddiasında bulunan herkes bunu gerçekleştirebilmelidir.
- c) Sezgiler
Olay yerinde olmadığı halde o olayı hissetmek , bir müddet sonra olacak hadiseyi önceden duyabilme yeteneğidir. Bu yetenek insana lütfedilen bir üstünlük değildir sadece insanların ruh haline göre ve içinde bulunduğu duruma göre isabeti değişebilir. İnsan, yaratılışı itibariyle maddi bedene sahip olup, birçok his ve duyuyla doludur bazen normal yolla bilinemeyen şeyleri söylemek neden imkansız olsun ki!
İslamiyet, Hristiyanlık, Musevilik, Budistlik ve birçok inanç sisteminde çeşitli metotlarla önseziler kuvvetlendirilebilir deniliyor. Mesela özel oruç ve perhizler, bazı hayvansal yiyeceklerden uzak durmak bunlardan bazılarıdır. Ayrıca bu söylenen şeyler hayal veya halüsinasyon değildir.
- d) Psikometri
Eşyaya ya da insana sadece eliyle dokunarak karekter ya da etkilerin okunması sanatıdır. Yunanca ‘psyche’ ve ‘metron’ dan oluşur, anlamı ‘ruhun ölçümü’ dür. Uluslar arası gizli servisler bu alanla çok ilgileniyorlar hatta bir ara ABD ve SSCB arasında bu alanda da bir yarış vardı. Herhangi bir cismi eline alan Psikometri medyumu gereken bilgileri verir ve sonuca ulaşılır.Bu konuda en ünlü kişi Hollandalı medyum Gerard Criset’tir, medyumun yaptıkları kayıt altına alınmıştır. Mesela Aralık 1953’te Croiset ile deneme yapılmıştır O’na Güney Afrika’da bulunmuş ve tarihi asırlarca öncelere kadar giden bir fosil verilmiştir. Eline alır almaz Croiset’in bildiği ve tahmin ettiği tek şey bunun laboratuarın bahçesinden alınmış bir taş parçası olduğudur ve Dr. Valkhoff kendisine bunun bir fosil olduğunu da söylememiştir.Medyum bu taşı eline alınca bunun bir fosil olduğunu , subtropikal bir iklimin hüküm sürdüğü yerdeki palmiye ağaçlarından, büyük meyve ağaçlarıyla bunların arasında dolaşan dev yapılı hayvanlardan söz eder. Sonra yapılan arştırmalarda Croiset’in haklı olduğu ortaya çıkar.[8]
Kısaca şöyle diyebiliriz, zaman içinde hiçbir düşünce, ses ya da hareket kaybolmaz.Tıpkı bir fotoğraf üzerinde gördüğümüz imaj gibi Sesler ve hareketler, film, plak ve fotoğraflara kaydedilir.Çok yakın bir dostumuzu kaybetsek bile onu resmine bakar hasret gideririz. İşte bu yeteneğini geliştiren kişilerin bu bilgileri okumaları neden imkansı olsun ki! Ama bu söyledikleri her şeyin doğru olacağı anlamına da gelmez.
Parapsişik olayları bitirmeden medyumlar konusuna bir değinmek lazım.Medyum bilinmeyen ve görülmeyen hakkında bilgi veren anlamında kullanıldığı gibi gelecekten haber veren anlamı da vardır. Bunlar bu parapsikolojik olayların hemen hemen hepsinde yetenek sahibidirler. Bazı şarlatanların ve sahtekarların olmasıyla beraber özel yeteneği olan insanların varlığı da inkar edilmemelidir. Bunlardan en ünlüsü Notradamus’tur. O’nun çıkan kehenetleri çok ilginç ve sayıca çoktur. I. Dünya savaşı, Bolşevik Devrimi, SSCB’nin ilanı, Türk Devrimi, Napolyon’nun zaferleri, İran’da İslam Cumhuriyeti, Yahudilerin Filistin’e dönüşü[9],...ama burda önemsenmesi gereken diğer bir şey de kehanetlerin yorumlanışıdır. Bu kehanetler birkaç örnek dışında genelleştirilememiştir çünkü Notradamus şifreli bir dil kullanmıştır.Mesela Hafız Esad’ın 69 yaşında öleceği başarılı bir yorumken Saddam’ın öldürüleceği kehaneti başarısız kabul edilmektedir.
Parapsikolojik hadiselere değişik bir bakış açısı getiren Hans Holzer’in yorumları bunları anlamamıza da yardımcı oluyor.”Hiçbir olağanüstü hadise tabiat kanunlarını ihlal etmez.Eğer ihlal eder gibi görünürse de bu bizim tabiat kanunlarını tam olarak bilmeyişimizden kaynaklanır, Zaman kavramını belki de bizim uydurduğumuzu, olağanüstü hadiselerde ise zamanın dışına çıkıldığını, medyumların trans halindeki dünyalarında zamandan söz edilemeyeceğini söyler. Bu konuda “normal” ve “olağan” kavramındaki izafilik de önemlidir. Bugün olağan diye nitelenen hadise belki de 100 yıl önce olağanüstü kabul edilmektedir. Günümüzde olağanüstü sayılan bir hadise birkaç yıl sonra olağan sayılabilir DDİ alanında kabul edilen şeyler duyuların idrak alanına girebilir.”[10]
2 )PARAFİZİK HADİSELER
a )Telekinezi (Psikokinezi)
Telekinezi (Telekinesis); parapsikolojide, nesneleri doğrudan temas olmaksızın uzaktan beyin beyin gücüyle hareket ettirme yetisidir. “Durugörü hadiselerinde eşya zihni etkilerken, psikokinezi de ise zihnin eşyayı etkilemesi söz konusudur. Psikokinezi başlığı altında yer aldığı kabul edilen olaylar, bir medyumun belirli bir mesafeden konsantre olarak bir nesneyi yerinden oynatması, çiçeklerin sahiplerinin ruh hallerinden etkilenmesi, göz değmesi (nazar), bir saatin akrep ve yelkovanının zihin konsantrasyonuyla durdurulması, zar atarken istenilen rakamın düşürülmesi gibi bir çok hususu kapsar.”[11]
Bazı kişiler,telekinezi olaylarını cinlere bağlar. Telekinezi yeteneğiyle ilgili çalışmalar yüzyılımızda başlamıştır. Amerika ve Rus hükümetlerinin gizlice sürdürdükleri çalışmalarda olumlu sonuçlar alındığına dair spekülasyonlar olmasına rağmen bu konu tam anlamıyla netleştirilememiştir.
Bu konuda yapılmış en ünlü deneyler Nina Kulagina (Nelya Mihailova) ile olanlardır. Leningardlı bir ev hanımı olan Nina , pusula ibresine dokunmaksızın döndürebilmekte ve yalnızca irade gücüyle bir masa üzerinde bulunan ufak cisimleri hareket ettirebilmektedir. Bunların yanı sıra kapalı bir kabın içindeki dumanı tabakalara ayırmış ve en şaşırtıcısı yumurtanın akıyla sarısını önce ayırmış sonra da yeniden birleştirmiştir, bir masanın üzerindeki dağınık haldeki kibrit çöplerini kutunun içine toplayabilme,...Nelya Mihailova üzerinde yapılan araştırmalar sırasında kafasına bağlanan ufak elektrotlar yardımıyla beyninin yaydığı elektrik sinyallerinin ölçülmesi başarılmıştır. Deney sırasında beyin çalışmalarının yüksek düzeye çıktığı, nabzın da dakikada 240’a ulaştığı görülmüştür. Kulagina’nın vücudu çevresindeki manyetik alanın yoğunluğu artıyor ve bütün bu etkinlikler doruk noktasına çıkınca senkronize oluyordu. Bütün bu yoğun etkinliklerden sonra medyumun vücut ağırlığı bir kilogram kadar azalıyordu.[12] “Nina’nın seanslar arasında gizli mıknatıs veya ince teller kullanıp kullanmadığı defalarca araştırılmış, hatta Kulagina II.Dünya Savaşı’nda bir çavuş olarak görev yaptığından onun savaşta vücuduna saplanabilecek bir şarapnel parçasını mıknatıs gibi kullanıp kullanmadığını öğrenmek için bütün vücudunun rönrgenleri çekilmiştir. Ne var ki Kulagina’yı gözlemleyen Batılı ve Rus araştırmacıların hiç biri onun otantik bir telekinezi gücüne sahip olmadığını iddia edemedi. Kulagina, 1978-1984 yılları arasında Leningard Mekanik ve Optik Enstitüsü’nde,Moskova’da Radyo Mühendisliği ve Elektronik Enstitüsü’nde incelemeye alındı.Amaç onun bu kabiliyetini sağlayan muhtemel fiziksel mekanizmayı keşfetmekti. Fakat incelemeler sadece, Kulagina’nın elleri etrafında kuvvetli manyetik ve akustik alanların bulunduğu keşfiyle sonıçlandı.”[13]
Halk arasında nazar denilen olaylar da bu gruba girer.Gözden çıkan ışınların ve elektriğin karşıdaki insanın hareketlerini etkilediği kabul edilir. Bunun için de nazardan korunmak için de mavi boncuk kullanılır çünkü renkli gözlü insanların bu psikokinetik güce daha çok sahip olduklarına inanılır ve takılan bu boncuğun bu gözlerden gelebilecek zararlı ışınları yansıtarak kıracağına inanırlar.
Almanya’nın Münih kentinde 1970’lerde bir avukatlık bürosunda olan olaylar da bu gruba girebilir. Sigmund Adam isimli bir avukatın bürosunda çalışan Anne Marıe isimli sekreter etrafına kıvılcımlar saçabiliyor ve farkında olmadan çevresindeki eşyaları hareket ettiriyor, kitaplıktaki kitaplar yar değiştiriyor, telefonlar sürekli çalıyor ve ampüller yanıp yanıp sönüyor.Bütün incelemeler hiçbir tesisatlarda sorun olmadığını gösterince bu tesbit doğrulanmış oluyor.[14]
- b) Değnekle Su Arama ve Radyestezi
Radyestezi, radyasyon keşfi demektir. Yunanca rad (çubuk) ve tivining(hissetmek,sezmek) sözcüklerinden oluşmuştur.değnekle su aramak bilinen en eski paranormal hadiselerden ve yeteneklerdendir. Duyuötesi algı türlerinden en pratik olanıdır. Maden aramak, su aramak, hatta kaybolan bazışeyleri bulmak için de bu yöntem kullanılır.
c)Derma-optik Algılama
Bizler için çevremizdekileri görüp algılamak oldukça kolay ve doğaldır. Ancak son zamanlarda gelişen bilim, bazı insanların gözleri bağlı olduğu halde, yazılmış olan kelimeleri, basılan renkleri okuyup görmeleriyle ilgili olarak yeni bir görüş keşfetmiştir. Buna ‘deriyle görme’ anlamına gelen derma optik algılama denir. Buna en güzel örnek “1962’de Dr. Isaac Goldberg, genç bir Rus kadın olan Rosa Kulashova’nın camın altındaki gazete ve kitapları okuyup, fotoğrafları (gözleri bağlı olduğu halde) tanımladığını keşfetmişti.”[15]
3 )PARAFİZYOLOJİK HADİSELER
a ) Ruhsal Cerrahi ve Ruhsal Şifa
Görünüşte gerçekleşen olaylar için hiçbir mantıksal açıklama getirilememiştir. Çıplak elle veya sıradan bıçaklarla gerçekleştirilen ameliyatlardır. Bu tür olaylar özellikle Filipinler ve Brezilya’da olmaktadır. “İyileştirici” lakaplı, hiçbir tıbbi eğitimi olmayan, fakat bir ölçüde dini lider pozisyonundaki kimselerdir. Ameliyat tahta bir masa üzerinde, sterilizaston, ilaç, eldiven, neşter vb. hiçbir şey yoktur. Bu konuda en ünlü kişi Brezilyalı Arigo’dur. ABD’den gelen doktorların nezaretinde yapılan bu tür ameliyatlar başarılı sonuç vermiş ama açıklanması yapılamamıştır. Tabii bu konuda şarlatanlar da çıkmıştır ve oyunları işe yaramamıştır.
b)Akupunktur
Eski Çin tıbbına ait bir tekniktir. Vücut üzerinde 12 ana yol vardır ve 1500 nokta vardır ki bu noktaları çeşitli iğnelerle uyararak vücudun dengesini sağlamak asıl amaçtır. Bu yöntem günümüzde alternatif tıp alanında çok kullanılmaktadır. Özellikle sigara ve alkolü bırakmakta ve kilo problemlerinde bu yöntem çok kullanılır.
c)Homeopati,
Kısacası şifalı otlarla tedavi yöntemidir. Bu yöntem, eski ve büyüsel kökenli tedavileri içerir.Asıl ilaçtan hiçbir molekül kalmayıncaya kadar sulandırılır.Bunlar için bitki, taş, toprak,et parçaları kullanılır.
d )İnançla Tedavi
Bu tedavi türü insanlık tarihi boyunca var olmuştur. Her dinin mensubu kendi inancına göre bazı şeylere kutsallık atfetmiştir ve bunları tedavi edici olarak görmüştür. Türbe ziyaretleri, çeşitli mağara ziyaretleri, kutsal yerlerin ziyaretleri gibi.
1972’de Washinton ve Maryland’da yapılan bir araştırmada ölüm sebepleri ve kiliseye gitme arasındaki ilişkisi incelenmiştir.Buna göre :
- Damar sertliğiyle ölen erkeklerde; nadiren ibadet edenlerde sürekli ibadet edenlere oranla ölüm %40 daha fazladır.
- Kadınlar arasında kalp ve akciğer hastalıklarında nadiren ibadet edenler ile düzenliler arasındaki fark iki kattır.
- Sirozdan ölüm olaylarında da düzenli ibadet edenlerle düzensizler arasında 4 kat fark vardır.[16]
- e) Aura ve Kirlian Fotoğrafçılığı
Aura, canlı varlıkların etrafını bir hale gibi saran ince bir tabaka şeklinde, sadece özel fotoğraf teknikleri ile görüntülenebilen bir çeşit elektriksel akımdır. “Aura’yı tesadüfen ortaya çıkaran Rus bilim adamı Semyon Kirlian’dır. Kirlian soyadı aynı zamanda ruh fotoğrafçılığının da adı olmuştur. Bu teknikte fotoğraf makinesi yoktur. Resmi çekilecek olan cisim bir maden levha ile fotoğraf filmi arasına yerleştirilir.. Daha sonra maden levhaya yüksek voltajlı elektrik akımı verilir.”[17]Bu fotoğraflar insanın ruh halini ve sağlık durumunu belirtebilir deniliyor.
f)Ateşte Yürüme
Hiçbir acı çekmeden ve vücudunda hiçbir yanığın olmaması ya da bu yanıkları hissetmemesi ve şikayet etmeden ateş üzerinde yürümek oldukça şaşırtıcıdır. Tüm parapsikolojik hadiseler gibi buna da net bir açıklama yapılamamıştır.Hindistan, Tibet, Fiji Adaları, Filipinler, Japonya, Tahiti, Malezya, Endonezya da bu tür olaylar çokça yaşanır.
g)Stigmata
Stigmata kısaca bazı Hırıstiyan dindarları ile azizlerin vücutlarında kendiliğinden çıkan ve Hırıstiyanlık inanışına göre çarmıha gerilen Hz. İsa’nın vücudunda meydana gelen yaraları andıran yara ya da lekeler oluşması halidir. Bu tarz yaraların kutsal olan veya seçilmiş insanlarda çıkabileceğine inanılır.
h)Materyalizasyon ve Ektoplazma
Bu ikisi en az karşılaşılan olaylardandır. Ruhun bedenlenmesi demektir materyalizasyon. Ektoplazma ise medyumların bedninden çıkan duman veya sis gibi malzemelerdir ancak bunların inanılırlığı çok azdır.
i)Levitasyon
İnsanların belli bir süre boyunca, kendiliğinden yerden yükselerek, havada hareketsiz durmalarına verilen isimdir. Bu konuda kayıtlar çok azdır ve bunların halüsinasyon, illüzyon ve hile olduğu düşünülerek bu konu hep geri plana atılmıştır. Uzak Doğulu ve Hıristiyan din adamlarında, medyumlarda bu olaya rastlanmaktadır. Rahibe Terasa buna en iyi örnektir. O, bir çok arkadaşının gözü önünde havalanıyor ve bunu engellemek için kendini bağlamaktadır.[18]
4)RUHSAL HADİSELER
a)Poltergeist Vakalar
Poltergeist , görünmez güç ve varlıklar tarafından, bazı cisimlerin ve eşyaların, pek nadir olsa da canlı varlıkların etrafa savrulmalarına, havaya fırlatılmalarına, gürültü çıkarılmasına ve bazı cisimlerin de kendiliğinden yanmasına verilen isimdir. Almanca bir kelimedir Türkçe karşılığı “gürültücü ruhlar” anlamına gelmektedir.
Bu olayların en ünlüsü 31 Ağustos 1997’de başlayan ve 14 ay süren en uzun vakadır. ‘Enfield poltergeist olayıdır.’ Kuzey Londra’da ki evin sakinleri ve sayısız görgü tanığı,nerdeyse her türden normal ötesi olay bildirmişlerdir. Duvarlara ve yerlere vurulması, büyük küçük nesnelerin hareket etmesi, kendiliğinden yanma, maddenin madde içinden geçmesi, gizemli sesler ve insan levitasyonu. Bu başından sonuna kadar kaydedilen tek vakadır.
b)Ruhçuluk (Spiritüalizm)
Spiritüalizm temelde ölülerle iletişim kurulabileceği görüşüdür. Ancak spiritizm daha da ileri giderek ölülerle iletişim kurmanın bir olasılık olmaktan öte gerçek bir olgu olduğunu bir temel postülat olarak koyar; dolayısıyla bunun sadece bir olasılık olabileceğini düşünenler gerçek spirit olamazlar. Bu durum spiritlere doktrinlerinin yanlışlığını göstermeyi imkansızlaştırmaktadır.[19]
Bu alandaki en ünlü olay Fox ailesinin başından geçenlerdir. 1847’nin Aralık ayında New York eyaletinde yaşayan John Fox, eşi ve yedi çocuğuyla birlikte yaşamaktadır. Evlerinde geceleri bazı tıkırtılar ve nedeni anlaşılmayan sesler duyuyorlardı. Koyu Protestan olan aile fertleri ruhlar tarafından rahatsız edildiklerine inanırlar. Ama ailenin küçük kızları Margret ve Kate bunu bir oyuna çevirirler. Sen bir ruh musun? Evetse bir kere vur toksa iki kere vur gibi konuşmalar olmuş ve aile büyükleri de bu olaya karışmışlardır.Böylece bu ruhun ‘Charles Rosma’ adında 31 yaşında öldürülen bir seyyar satıcıymış. Öldürülmüş ve cesedi evin altına gömülmüştür. Gerçekten de evin bodrumunda bir erkek cesedi bulunmuştur. [20] İşte bu ve benzeri olaylar ruhçuların çıkış noktaları olmuştur.
Parapsikolojinin anlaşılması biraz da insanların bu olaya nasıl yaklaştığına bağlıdır. Bence ne tamamen göz ardı edilmeli ne de hiç yanlışı olamazmış gibi kesin doğru olarak kabul edilmemelidir. Bu konular üzerine araştırmalar derinleştirilmeli ve tarafsız yaklaşılabilmelidir.
[1] Selçuk Budak, Psikoloji Sözlüğü, Bilim ve Sanat Yay. Ankara:2000, s.585.
[2] Ali Köse, “Prapsikoloji”, DİA, İstanbul:1997, c.16, s.186.
[3] Kerem Doksat, “Dini ve Mistik Yaşantıların Psikolojisi” ,Türkiye Günlüğü, İstanbul,sayı 45,s.27.
[4] Köse, a.g.m, s,186.
[5] Paul Krafchik, Parapsikoloji Dersleri, Ruh ve Madde Yay.,İstanbul,1995, s.7-8.
[6] Adil Asımgil, Gizemli Dünya, Karizma Yay.,İst,1999,s.190.
[7] Köse, a.g.m,s.187.
[8] Krafchik, a.g.e, s.81.
[9] Peter Lemesurier, Nostradamus Gelecek Elli Yılın Kehanetleri,çev:Mehmet Harmancı,Omega y.İst.2001.
[10] Köse.a.g.m, s.187.
[11] Köse, a.g.m.s.187.
[12] Brian Ward, Altıncı Duyu Duyuötesi Algı,çev.İpek Babacan,Remzi Kitabevi Y.İst.1979,s.21.
[13] Köse,a.g.m, s.188.
[14] Krafchik, a.g.e,s.91.
[15] Krafchik, a.g.e, s.101.
[16] Patrick Glynn, Kanıt, çev. Ali Ayten,Yasin Ünlütürk,Zehra Şahin,İst.2004,s. 90.
[17] Luigi, Gennaro,Fulvio Guzion,Pierlugi Mersıglı,Kirlian Fotoğrafçilığı,çev:Semra Tuna,Ruh ve Madde Y.İst.1995, s.52.
[18] Asımgil,a.g.e, s.192.
[19] Rene Guenon,Ruhçu Yanılgı,çev.Lütfi Fevzi Topaçoğlu,İz Yay.İst.1996,s.13.
[20] Guenon.,a.g.e, s.29.
Yorumlar
kadir kapıcı
devamlı bizde muzdaribiz psikolojinin ötesinde bu tür olaylar anlatacaz diye akla karayı inanın seçiyoruz deprem olmadan önce hissediyoruz vay psikolojik sorunları varmıki doğal afetleri önceden görüyoruz vay delimi valla bizde sizin saynizde sesimizi duyuralım istedik googlede kadir kapıcı diye baya olayım var hiçde deli olduğumu göstemiyor facede benim adıma açılmış her olay için ayrı ayrı hesabta açılmış konyalı k
kadir kapıcı
devamlı bizde muzdaribiz psikolojinin ötesinde bu tür olaylar anlatacaz diye akla karayı inanın seçiyoruz deprem olmadan önce hissediyoruz vay psikolojik sorunları varmıki doğal afetleri önceden görüyoruz vay delimi valla bizde sizin saynizde sesimizi duyuralım istedik googlede kadir kapıcı diye baya olayım var hiçde deli olduğumu göstemiyor facede benim adıma açılmış her olay için ayrı ayrı hesabta açılmış konyalı k