PSİKANALİTİK KURAM

Psikanalizciler ergenliğin çocukluktan daha az önemli bir evre olduğuna inanırlar. Onlara göre ergenin çatışmalarının nedeni erken çocukluk çatışmalarının tekrar ortaya çıkmasıdır. Ergenliğe eşlik eden fizyolojik değişmeler ergenlerin kendi cinselliklerine karşı yükselttikleri savunmaları zorlar ve büyük bir fırtına ve stres yaratır.(Adams,1993)

Çocuklar Oedipal düşlemlerinin bastırırlar, çünkü bunu yapmazlarsa onlara korkunç bir şeyler olacağından korkarlar. Ergenlerde çatışma çok daha içselleştirilmiştir. Ergenler yeni gelişen cinsel içtepilerine izin verdiklerinde cezalandırılacaklarını bilirler, ama aynı zamanda bu içtepileri hakkında suçluluk duymayı da öğrenirler. Çocukların aksine ergenler toplum ahlakını incitmeden daha önce öğrendiklerinin bazılarını derece derece iptal eder ve cinsel içtepilerini nasıl doyuma ulaştıracaklarının yolunu bulurlar. Ancak bu buluş zor ve çalkantılıdır.(Adams,1993)

Anna Freud’un belirttiği gibi bazı ergenler şaşırtıcı zeka başarıları gösterirler. Yakından incelendiğinde bu zeka pırıltılarının içtenlikli olmaktan çok ‘savunucu’ olduğu ortaya çıkar. Ergenlerin birdenbire tartışmaktan zevk aldığı konular kılık değiştiren ve düşünsel alana taşınan içsel çatışmalarının tam tersini temsil eder. Ergenlikte cinsel dürtüler ikinci kez sahneye çıktığında gencin karşı cinsten ana-babaya yeniden istek duymaya başladığı aynı cinsten ana-babaya içerlediği düşünülür.

ERİKSON’UN PSİKOSOSYAL GELİŞİM KURAMI

Ego kimliği yada rol kargaşası:Yaşamın bu döneminde ergen kişiliği için bir kimlik geliştirmeye çalışır Bu dönemde dış görünüm önem kazanır. Görünümüne gösterdiği  ilgi benliğin oluşmasına   yardımcı olur. Kimliğini arayış çabası içerisinde, kahramanlara, öğretilere, karşı cinsten kişilere tutulur. Kararsızlık ve şaşkınlık bu yaştaki gençlerim danışma grupları oluşturmasına neden  olur.bu dönemde ergen, çocuklukta öğrenmiş olduğu kurallarla,, yetişkinin geliştirmesi gereken değer yargıları arasında bocalar.

Mc CANDLESS’İN TOPLUMSAL ÖĞRENME KURAMI (1970)

Candles insan davranışının dürtüler aracılığıyla yönetildiğini ileri sürer. Ona göre kültürün bazı dürtüleri ele alış biçiminden dolayı ergen gerilim altındadır. Örneğin, ergenler (özellikle erkek ergenler) ergenliğe eşlik eden biyolojik değişiklikler nedeniyle cinsel dürtüyü üst düzeyde yaşarlar. Candless’e göre Amerikan toplumunda bu dürtü için uygun çıkışlar seçmekte ergene pek az yardımcı olunmaktadır. Eğer hiçbir şey yapmazsa, kültür doğrudan doyumu araştırmakta onların cesaretini kırar. Kültür erkeklere bu konuda yapılanlar için erkeklere kızlardan daha farklı bakar. Fakat her iki cinsten gençler genellikle evlenene kadar cinsel etkinlikten uzak kalma konusunda özendirilir.(Adams,1993)

Farklı nedenlerle olmasına karşın bağımlılık ergenlik sırasında aynı biçimde rahatsız edici bir dürtü olabilir. Çocukların yetişkinlere(ana, baba, öğretmen, din adamları gibi) belirli bir düzeyde bağımlılık geliştirmesi desteklenir. Ancak ergenler oldukça fazla bir biçimde karşıt istemlerle yüz yüze gelmektedirler.

Daha sonrada bağımlılıklarını destekleyen o kültür onlardan gitgide bağımsız olmalarını bekleyecektir, böylece yetişkinliğe eşlik eden sorumlulukları üstleneceklerini düşüneceklerdir. Bu konuda erkekler da ha fazla baskıya alınacaklardır. İşte ergenin toplum tarafından önüne geçilen dürtüleri karşısında stres ve kaygı düzeyi artacaktır.

LEWİN’İN ALAN KURAMI

Lewin davranış olarak gözlemlenen şeyin insanlar arasındaki etkileşimlerin ve insanların çevrelerinin sonucu olduğunu ileri sürer. Bunların bir dizi

kişisel faktörler: yaş, zeka, özel yetenek, cinsiyet

çevresel faktörler: aile, ilişkiler, komşu, arkadaş, otorite olduğunu düşünmektedir.

Bütün bu etkileşen faktörler yaşam alanı olarak adlandırılan şeyi oluşturur.

Bebeklikte yaşam alanı oldukça basittir ve amaçlar ve değerler çok azdır. Ancak insanlar olgunlaştıkça yaşam alanları gittikçe daha fazla ayrışmış ‘bölgelerde’ farklılaşır ve onları örgütleme ve onlardan anlam çıkarma her bireyin kendine bağlıdır.bireyin yaşam alanındaki kişisel ve çevresel faktörler sabit kalmazlar; açıkça sürekli bir akış durumundadırlar. Lewin hızlı değişim dönemlerinde insanların strese gireceğine inanır ve ergenliği de böyle bir dönem   olarak kabul eder. Ergenler birdenbire ve uyarılmadan bir yığın fiziksel değişimle baş etmek zorunda kalır ve bir dizi yeni beklentilerle ve isteklerle yüz yüze gelir. Hayret verici hızla giysiler büyür ve bir dizi yaşam amacını formüle etme zorunluluğunu algılamaya başlarlar. Bu değişimler ergenlikte bir çok belirsizlik ve çatışma üretecektir. (Adams,1993)

 

Lewin ergenlikte yaşam alanlarının biçiminin bozulduğuna inanmaktadır. Ergenler kendilerini toplumda marjinal olarak bulurlar. Çocukluktaki davranışların bir çoğunu bu dönemde göstermemesi beklenir. Ne surat asabilir, sızlanabilir, ne de sarılabilir. Ne de kendilerini içki içme araba kullanma cinsel ilişkiler ve tam gün iş gibi yetişkin etkinliklerini yapabilirler. Yetişkinlik değerlerini kabulde ve çocukluk değerlerini bırakmakta zorlanır ve bu strese yol açabilir.

PİAGET’İN BİLİŞSEL KURAMI

Piaget’in soyut işlemler dönemi olarak adlandırdığı dönemin (11-12 yaş ve sonrası) başlangıcı aynı zamanda ergenliğin başlamasına den düşer. Bu aşama süresince ergenler soyut terimlerle düşünmeye ve mantık kurallarını kullanmaya başlarlar.(Ayverdi, 1990) Sonuç çıkarma, problem çözme, hipotezleri sınama, tümevarım ve tümdengelim gibi düşünce biçimlerini kullanırlar. Ergenin soyut işlemler dönemini yaşadığını şöyle anlarız: bu dönemdeki birey hipotetik(varsayılan, hayal) olaylar hakkında düşünebilir. Soyut düşünme döneminin dört özelliği vardır(Bayer, 1999):

1-İçebakış

2-Soyut düşünme

3-Mantıksal düşünme

4-Hipotetik düşünme 

soyut düşünce birdenbire değil derece derece gelişir. Dönüşüm noktası 12 yaş dolayında ortaya çıkar, sonra dış gerçekliğe bağlantılı olmadan özgür düşünme yönünde hızlı bir gelişme gösterir.

MESLEK KURAMLARI

GİNZBERG’İN GELİŞİM KURAMI

Meslek gelişimi sürecini hayal dönemi, deneme dönemi, gerçeklik dönemi olmak üzere üç dönem halinde incelemiştir. Ergenlik  deneme dönemine rastlamaktadır.(Kuzgun, 2002)

Deneme Dönemi

Yetenek Basamağı(12-14 yaş): Bu aşamada yeni ergenliğe adım atmış ergen yetenekleri üzerinde düşünmeye meslek seçiminde yeteneklerinin rolünü kavramaya başlar. Güçlü yetişkin figürleri ile, özellikle baba ile, özdeşim azalır ve daha uzak modeller seçimleri etkilemeye başlar.

Değer Basamağı(15-16 yaş): ergende topluma hizmet fikri belirir. Ergen artık bir mesleğin sağlayabilecekleri başka doyum olanaklarının farkına varmaya, tercihlerinde işin özü yanında diğer yönlerine de önem vermeye, farklı mesleklerin farklı yaşam biçimleri sağladığını görmeye başlar. Bu dönemde birey için hayat planı çizme yaklaşmaktadır. Ergen günlük çalışma ve iş saatler dışında geçecek zaman açısından gelecek yıllarını düşünmeye başlar.

Geçiş Basamağı(17-18 yaş): Genç somut ve gerçekçi seçimler yapması gerektiğinin farkındadır; giderek bağımsızlığını kazanmaktadır. Yeteneklerini deneyeceği yeni çevreler arar. Meslekler ve çalışma hayatı hakkında bilgisi artmıştır. Bir mesleğe nasıl bağlanacağı konusunda yeterli bilgisi vardır. Zevki erteleyebilir. Bu dönemin sonlarına doğru gerçeklik faktörünün rolü artar. 

SUPER’İN GELİŞİM KURAMI

Super mesleki gelişimi büyüme dönemi, araştırma dönemi, yerleşme dönemi, koruma dönemi, çöküntü dönemi olmak üzere beş dönemde incelemiştir. Ergenlikte bu dönemlerden araştırma dönemi(14-24 yaş)ne rastlamaktadır.

Araştırma dönemi: bu dönemin ilk gelişim basamağı 14-18 yaş arasını kapsar ve gelişimin ergenlik dönemleri arasındadır. Yeniyetmelik diğer dönemlerde olduğundan daha yoğun bir araştırma ve inceleme dönemidir. Bu dönemde ergen kendisi hakkında daha da bilinçlenir ve kendini yetişkin rolünde daha da bilinçli olarak dener. Başlangıçta bu döneme çok acemicedir. Çünkü büyümekte olan çocuk henüz yetenek ve ilgilerini iyice  bilmemektedir ve hala yetişkinlerin rolleri ve işyerinde yaptıkları hakkında yeterli, bilgiye sahip değildir. Ancak hangi etkiliklerin ilgisini çektiği ve bunlarda ne ölçüde başarılı olduğu konusunda daha çok düşünmeye başlar, toplumun önem verdiği değerler konusunda fikir edinir, zaman perspektifi gelişir.

Bu dönemin başlangıcında bir iş bulma veya evlenme pek uzak bir gelecekte yapılacak işler olarak görülür. Fakat 18 yaşında geleceğe ilişkin konular, olaylar daha gerçek olarak görülmeye başlar. Ergen ilgi, yetenek , değer ve zaman algısının yeterli    olmadığını anlar. İyi bir eğitim görme ya da sermaye sahibi olabilme gibi olanaklarında çok önemli olduğunu gittikçe artarak farkeder.

Emel ile fırsatların isteklerle olanakların daha bağdaşık  olabileceği ilgi ve yeteneklere toplumca kabul edilen ve erişilebilir uygun çıkış olanakları veren planlamalar yapmak bir beceri olmaya başlar. Bunu Super sentez süreci olarak adlandırmaktadır.

ANNE-BABA ERGEN ÇATIŞMASI

Yaşamın her döneminde anne-babanın çocuklarının gelişimi üzerinde önemli etkisi vardır.Bunun anlamı anne-babanın;değerler,roller,tutumlar ve alışkanlıkları gelecek nesile taşıyan bireyler olmasıdır.Anne-baba, davranışları oluşturan temellerin çoğuna doğumdan itibaren yavaş yavaş aşılamaktadır.ancak ergen,dönemin gelişimsel özelliklerine uygun olarak bu temelleri anne-babasından değil,onlardan ayrı olarak öğrenmek istemektedir.

Ergenlik gelişim yıllarıdır.Bu süreçte hem ergenler hem de anne-babaları değişim geçirmektedir.(Ryder 1995) Yaşananlar bir taraftan benlik-güvenliği ve olgunlaşmanın gelişiminin,diğer taraftan anne-baba-çocuk arasındaki olası çatışmaların işaretleri olarak görülmektedir.Aynı zamanda bu dönem,anne-babalar ve ergenler açısından şaşırtıcı olaylarla doludur.Her iki tarafta biyolojik gelişmeler yaşar.Çocuk ergenliğe girmeyle birlikte fiziksel ve hormonal,anne-babalarda orta yaşa girme ile birlikte değişimler yaşanmaktadır.Diğer taraftan ergin yetişkinler dünyasına adım atmaya hazırlanır.Bu hazırlık için benlik yeterliliği,bağımsızlık ve özerklik gibi kazanılması gereken gelişim görevleri vardır.Bu nedenle ergenlik döneminin başlangıcında,anne-babaları tarafından hata yapan bireyler olarak algılanabilirler(Lamanna ve Riedman 1994;Ryder 1995 ;Shaffer 1999).Aynı süreç içerisinde anne-babaların kendi yaşamlarında sıkıntıları olmaktadır.Bunlar yaşamda neleri başarıp neleri başaramadıklarının farkına varmaları ve eksik yaşamlarının sonuna gelmeleridir.Sonuç olarak her iki tarafında farklı ihtiyaçlara uyum sağlama çabaları olduğundan anne-baba-ergen çatışmasının düzeyi zaman zaman artabilir(Lamanna ve Riedman 1994;Ryder1995).Yaşanan değişimlerin huzurlu olmadı,çatışmanın en alt düzeyde kalması aile içindeki ilişkilerin niteliğe geniş ölçüde bağlıdır.Anne-babalar ve ergenler birbirilerine saygı ve sevgi gösterirlerse,ergenlik yılları aile güveninin temelini yenileme ve aile yaşamından zevk alınan  bir dönem olabilir.Bu dönemde ergene en fazla sıkıntı yaratan konu,bir çok yetişkin tarafından gelişiminin bu dönemin özelliklerinin tam olarak anlaşılmamasıdır(RYDER 1995).Gerçekte anne-babalar çocuklarının ergenlik döneminin niteliği ve süresınin bilinmesinde fazlasıyla etkilidir.Bunun nedeni ise;çocuklarına gösterdikleri tepkiler ve ergenliğin ne olduğu ve ne zaman başlamadığına ait alan algılamalarıdır(Dusek 1987).Eğer bu algılamaları olumlu düzeyde gelişirse,ergen ile kuracakları ilişkilerde olumlu düzeyde gelişecektir.      

Mead(1970)ergenlik döneninde anne-baba-çocuk çatışmalarının artışını kuşak farklılığına bağlamaktadır.Bunun bir nedeni günümüzde geniş aileden çok,çekirdek ailelerin kurulmasıdır.Buna ilaveten çekirdek ailedeki birey sayısı da giderek azalmaktadır.Oysa geniş aile içinde yetişen ergen yetişkin sosyal davranışlarına,rollerine ne adetlerine ayrıca kuşaklararası etkileşimin biçimlerine sahiptir.Bu modeller sosyal yeteneklerin öğrenilmesini ve kuşakların birbirilerini anlamasını kolaylaştırabilir.Ancak bu günün çekirdek aile tipinde bu avantajlar kaybolmuştur(Akt.Dusek 1987).Bazı ailelerde ergen-anne-baba çatışması diğerlerinden daha fazla yaşanmaktadır.Bunun nedenide  bu çatışmaya neden olan bireylerin kişilik özellikleri,yaşam koşulları ve aile bireylerinin geçmiş yaşantılarına ait olumsuzluklarına bağlıdır.Gerek anne-baba gerekse ergenlerde zaman içerisinde ortaya çıkan gelişmelerin bir sonucu olarak kuşak çatışması,aile içinde daha önce var olan bir ilişkinin yansıması olarak düşünülebilir.Bu modellerde kültüre özgü değer,inanç ve davranışlardan etkilenmektedir(Barber 1994).

 

Anne- baba  ve ergen arasındaki çatışmalar çoğunlukla bağımsızlık kazanma,para elbise seçimi, saç şekli, yaşına göre davranma,araba kullanma,sokağa çıkma saatleri,arkadaş seçimi, okul ödevlerini ve ev işlerini ihmal etme gibi konulardır(Barber 1994;Knox ve Schact 1999;Rice 1992 ;Shaffer 1999).Bu çatışmalar genellikle kısa süreli olmaktadır.Çatışmanın sonlandırılması için anne-baba ve ergenlerin farklı olan görüşlerinden vazgeçmektedirler(Shaffer 1999).Burada dikkat edilmesi gereken nokta çocukları büyüdükçe anne-babaların onlardan beklentilerinde değişiklik yapmalarıdır.Anne-babalar çocuklarının yaşlarına uygun davranma durumlarını yeniden gözden geçirmelidirler.Anne-babalar küçük çocuklarının yaşamlarına koruma ve rehberlik rolü oynayarak doyum sağlamalıdırlar.Çocuk ergenlik dönemine ulaştığında ise,onlara destek verebilirler.Açıkçası çocukların ergenlerden daha fazla sınırlanmaya ve rehberliğe ihtiyaçları vardır.Ancak ergenler daha fazla sorumluluk alma ve benlik denetimi geliştirmek için aşamalı olarak izlenilmeye ihtiyaç duyarlar(Ryder 1995).

Ergenlerin anne-babalarıyla çatışma yaşadıkları konulardan birisi de; kendilerine hala bir çocukmuş gibi davranmalarıdır.Oysa ergenler kendilerine ne yapmaları konusundaki uyarılarını dinlemeksizin,kendi kararlarını alabilmek için de aileleri de baskı yaparlar.Diğer taraftan ise anne-babaları çocuklarının kendilerini dinlemediğinden,buna karşılıkta ergenlerin anne-babalarının kendilerini dinlemediğinden,buna karşılıkta ergenler anne-babalarının kendileriyle herhangi bir konuda konuşup* tartışmaktan çok ders verir veya öğüt verir tarzda yaklaştıklarından yakınırlar.Oysa anne-babalar,ergenlerin düşünce ve fikirlerine saygı gösterdiklerinde aralarındaki çatışma azalacaktır.Ergenlerin hemen hepsi kendilerine uygulanacak rehberlik ve disipline gerek duymaktadır.Fiziksel ceza,yoksun bırakma ve gözdağının ergenler üzerinde kullanılması,onlarda olumsuz davranışlar(saldırganlık,düşmanlık,suçluluk vb.)ortaya çıkmaktadır. Ayrıca bu yöntemler ergenin sosyal-duygusal gelişimini ve zihinsel olgunluğunu  engellemektedir.Demokratik bir ev ortamında anne-babalar,bireysel sorumluluk,karar alma,girişimcilik ve özerkliği çocuklarına verebilir.Böyle bir ev ortamı;kişiliğe saygı duyan,çocuğu kabul eden ılımlı bir atmosfer içerisindedir.Ayrıca anne-babaların birbirinden ayrı ve tutarsız disiplin uygulamalarının da ergenler üzerinde olumsuz etkileri olduğu belirtilmiştir(Rice 1992).

Yorumlar

Yorum Bırakın