YARATICILIK

 

İnsanoğlunun, besin ve enerji kaynaklarının gittikçe yol olması, kirliliğin artması, bazı türlerin yok olması, ülkeler arasındaki çatışmalar gibi günümüz dünyasındaki belli başlı sorunları göğüsleyip onlara çözümler üretmesi gerekmektedir. Belli başlı bu sorunların hepsine çözümler bulmak, yüksek yeteneği ve insanoğlunun üretkenliğini gerektirir. Bu nedenle öğrencilerin yaratıcılığını geliştirmek günümüz eğitiminde öncelik taşımaktadır.

Yaratıcılıkla ilgili birçok tanım vardır, fakat herkesin kabul ettiği tek bir tanıma ulaşmak güçtür. Süreci incelemeye, potansiyeli belirlemeye veya gelişimi için stratejiler geliştirmeye ilişkin hemen hemen her atılımda, yaratıcılığı tanımlama dikkat çeken bir problem olmuştur. Sonuçta da yaratıcılık denen bu karmaşık düşünme süreci birçok değişik açıdan tanımlanmıştır (Callahan, 1978, s.l) SISK (1987) de yaratıcılığın birçok şekilde kavramlaştırılabileceğini ileri sürmüştür.

Bazıları yaratıcılığı üstünlükle aynı anlamda kullanmıştır. Bazıları onu duygularla ve duyuşsal gelişimle kısıtlamıştır; bazıları yaratıcılığın bir üründe ifade bulmasının gereğine ilişkin inançlarını dile getirmiştir (Clark, 1992, s.47). Böylece, icat ve keşif gibi ürün temel alınarak oluşturulmuş tanımlar vardır. Birey veya kültür için yeni bir şeyin üretimi hemen hemen bütün tanımlarda yer almaktadır. Bazı düşünürler yaratıcılığı uyum göstermeme ve alışılmış davranıştan ziyade, alışılmamış davranışı gerektirme şeklinde tanımlamışlardır. Bilim adamlarından bazıları "yaratıcı" teriminin çok ender ve Özel yetenek türleri için kullanılmasını ileri sürerken, diğerleri ise, bu terimi temelde sağlıklı bütün bireyler tarafından bir ölçüde sahip olunan genel yaratıcı yetenek için kullanılmasını savunmuştur (Torrance, 1974, s.8).

CLARK'ın (1992, s.47) aktardığına göre, GOWAN (1981) üstünlük ile yaratıcılık arasındaki ilişkiyi ilk önce kişisel ve kültürel yaratıcılık arasında ayırım yaparak tartışmıştır. Onun inancına göre, herkese kişisel yaratıcılık öğretilebilir, ancak kültürel yaratıcılık, yani başlıca keşifler ve yeni düşünceler üreten ve sonuçta insanoğlunun geleceğini kaçınılmaz şekilde değiştiren yaratıcılık şekli için üstünlük gereklidir. Üstünlüğü yaratıcılık için bir potansiyel olarak görmüştür. CLARK'a göre de yaratıcılık, zekâyı kullanmasına karşın, üstünlüğün ötesinde bir şeydir.

CLARK (1992, s. 47-48), yaratıcılığı tartışırken beyin/akıl işlevinin kategorilerini -düşünme, duygu, duyumsama, sezmeyi - kullanır. Tek başına sadece bir kategorinin işlev halinde olması durumunda birey yaratamaz. Yaratıcılık bütün işlevlerin sentezini, hatta bundan da ötesini içerir.

           Literatür incelendiğinde, yaratıcılığın daha çok rasyonel düşünme yönü üzerinde durulduğu görülür. CLARK'ın (s. 49) aktardığına göre, PARNES (1967) "Yaratıcılık, bilgi, hayâl gücü ve değerlendirmenin bir işlevidir" (s.6) der. İlgili süreçler olarak gerçekleri bulma, problem bulma, düşünce bulma, çözüm bulma ve onay bulmayı ileri sürer.

GUILFORD (1959) "... düşünme akıcılığı ve düşünme esnekliği, aynı zamanda
özgünlük, problemlere duyarlık, yeniden tanımlama ve zenginleştirme...birden çok sonuca
götüren düşünme yetenekleri grubunda sınıflanabilir" (s. 160) diyerek yaratıcılığın tanımında yetenekler üzerinde durmuştur.

CLARK, (1992, S.56), yaratıcılığı duygusal açıdan ele alanların mutlu olma ve kendini gerçekleştirme yetenekleri üzerinde yoğunlaştıklarını ileri sürer. Örneğin, MASLOW(1959) "kendini gerçekleştirici yaratıcılık"tan   bahseder.

ROGERS (1959) "Yaratıcılığın başlıca nedeni, insanın kendini gerçekleştirme eğilimidir..." (s. 72) der.

CLARK'a (1992, s.60) göre, yaratıcılığın fiziki hissetme (sensing) boyutu beceriyle ilgilidir ve yetenekli yaratıcının ürününü, sanat tarzını ve alanını içerir.

ROGERS (1959) bu tür yaratıcılığı "bir taraftan bireyin tek oluşundan, diğer taraftan malzemelerden, olaylardan, insanlardan veya yaşamındaki koşullardan kaynaklanan yeni, rasyonel bir ürünün ortaya çıkışı" (s. 71). olarak betimler.

MAY (1959) ise, "Yaratıcılık yeni bir şeyin doğmasını sağlamaktır... ruh sağlığının en yüksek derecesinin göstergesi olarak...normal insanın kendini gerçekleştirme davranışındaki ifadesidir" (s. 57, 58) der.

CLARK'a (1992, s. 61) göre, yaratıcılığın sezgi boyutu dikkate alındığında, olayların büyük bir kısmının ancak yaşanarak anlaşılabileceği ve rasyonel sözel açıklamaların onları ifade edemeyeceği görüşü ağır basar. CLARK'ın ANDERSON'dan (1962) aktardığına göre, yaratıcı ürün hiçbir zaman aklın rasyonel durumunun bir ürünü değildir.

Yaratıcı düşünmenin ölçümü, daha Önceki araştırmalarda da olduğu gibi, yaratıcılık testleri içinde kullanım alanı en yaygın olan Torrance Yaratıcı Düşünme Testi (Torrance Tests of Creative Thinking) aracılığıyla gerçekleştirilmiştir. Bu teste temel oluşturan TORRANCE'ın (1974b) yaratıcı düşünme tanımı

"Sorunlara, yetersizliklere, bilgideki boşluklara, eksik elemanlara, uyumsuzluklara, düzensizliklere v.b.lerine duyarlı olma; güçlükleri belirleme, çözümler arama, yetersizliklere ilişkin tahminlerde bulunma veya hipotezler oluşturma: bu hipotezleri sınama, yeniden sınama, revizyondan geçirerek yeniden sınama, ve en sonunda sonuçları iletme süreci" (s. 8)

şeklindedir. Bu tanım doğal insan sürecini betimler. TORRANCE'a göre sürecin her aşamasında insan ihtiyaçları söz konusudur. Eğer eksiklik veya uyumsuzluk hissedersek, gerginlik ortaya çıkar.    Rahatsız oluruz ve bu gerginlikten kurtulmak isteriz.    Öğrenilmiş davranış şekilleri yetersiz kaldığı için, araştırarak, tanı koyarak, idare ederek ve tahmin ve değerlendirmeler yaparak, sıradan ve aşikar çözümlerden kaçmayı denemeğe başlarız. Tahminler veya hipotezler sınanana, değiştirilene ve yeniden sınanana dek, kendimizi hâlâ rahatsız hissederiz. Bu gerginlik keşfimizi bir başkasına iletene kadar devam eder.

Bu tanım, bu konuyla ilgili tarihçeyle uyum içindedir ve bilimsel, sanatsal, edebi, dramatik ve bireyler arası yaratıcılığa uygulanabilir görünmektedir.

Yaratıcı düşünmenin dört boyutu, Akıcılık, Esneklik, Özgünlük ve Zenginleştirmedir.

Akıcılık, üretilen uygun düşünce sayısıdır. Esneklik, farklı kategorilere giren düşünce üretme yeteneğidir. Özgünlük, eşsiz, rastlanmayan akıllı düşünceler yaratma yeteneğidir. Zenginleştirme ise, düşünceyi tamamlayarak geliştirme, ayrıntılar ekleme yeteneğidir.

YARATICILIK NİÇİN ÖNEMLİDİR?

Araştırmalar, yaratıcılığın, öğrenmenin önemli bir boyutu olduğunu göstermektedir. Yaratıcı düşünme bilginin kazanılması için hayati öneme sahiptir, çünkü yaratıcılığın gelişimine elverişli çevreler, çocukların öğrenmeye karşı olumlu tutumlar geliştirmelerine yardımcı olur ve öğrenmeyi eğlence haline getiren etkili güdüleyiciler niteliğini taşır.

Yaratıcılığın önemli olduğunu gösteren bir başka neden de uyumla ilgilidir. Sürekli değişen dünyada, çocukların yeni durumlara uyum gösterecek becerilerle donanmaları gerekmektedir. Yeni yüzyılın yeni nesiller için nelere gebe olduğu bilinmemektedir. İşte yaratıcı sorun çözme deneyimleri, bireyleri hem geleceğin hızlı değişimlerine uyum göstermeye hem de günlük yaşamın artan gereklerine cevap verecek etkin beceriler geliştirmeye daha iyi hazırlayacaktır.

Çocuklara ve gençlere daha yaratıcı bir şekilde düşünmeyi öğretme, kişilik gelişimi açısından da önemlidir. MacKINNON yaratıcı üretkenlikte başarılı olanların benlik saygılarının yüksek olduğunu bulmuştur.

Yaratıcılık duygusal açıdan da yarar sağlar. Bireye kendini gerçekleştirme imkânı verir.  Yaratıcı Sorun Çözme rasyonel düşünmenin gelişmesine de yardımcı olur.

Günümüzün eğitim anlayışında büyük önem taşıyan yaratıcılığın gelişmesine imkân sağlayan sınıfta, bellekten çok düşünmeye değer verilir. Öğrenci, yapacağı katkıya değer verileceği, saygı duyulacağı beklentisi içindedir. Öğretmen tek doğru cevabı olan yegâne bir otorite olmak yerine, işleri kolaylaştıran bir rehberdir, harekete geçirici bir kişidir.

Yaratıcılığa imkân tanımayan bir sınıfta ise, öğretmen otoriterdir, katıdır, kendini zamanla kısıtlandırır, öğrencilerin duygusal gereksinmelerine duyarsızdır, fazlasıyla disiplin kurma ve bilgi aktarma çabası içindedir. Oysa, öğrenende kalıcı olan, sorunları çözme ve yeni düşünceler yaratma yeteneğidir. Bu yetenek sorunlarla dolu karmaşık toplumlarda daha da önem kazanır.

YARATICILIKLA İLGİLİ BAZI GENEL BİLGİLER:

  • Yaratıcılığın gelişimi konusunda kesin bir bilgi verilemez, ancak bazı araştırma sonuçları
    3 ile 4.5 yaşları arasında bir artışın olduğu, sonra küçük bir düşüşün meydana geldiği,
    sonra dördüncü sınıf civarında meydana gelen bir düşüşe kadar yine artışın sür-düğü,
    sonra yedinci sınıf civarında hafif bir düşüşün dışında lise yıllarında artmaya devam
    ettiğini göstermektedir.
  • Önemli bir nokta yaratıcılığın eğitimle geliştirilebilir olmasıdır.
  • Yaratıcılıkla ilgili cinsiyet farkının olup olmadığı konusunda kesin bir açıklama yapmak
    mümkün değildir.

Bazı araştırmalar, farklı kültürlerde cinsiyetlere atfedilen rollere bağlı olarak yaratıcılık açısından cinsiyetler arası farklılaşmanın söz konusu olabildiğini göstermiştir. Örneğin Hindistan'da erkeklerin lehine bir sonuç alınmıştır. Cinsiyet rolleri beklentisine dayalı olarak Hint toplumu kızları gruba bağımlı, itaatkâr başkalarının fikrine karşı gelmekten kaçınan bireyler olarak algılar. Hindistan'da kızların yaratıcılığının engellenmesine bu tutumun yol açtığı düşünülebilir.

Türkiye'de büyük şehirlerde yapılan araştırmalarda genelde cinsiyet açısından farka rastlanmamıştır. Dünya literatürü incelendiğinde ise, genelde sözel ölçümlerde kızların yaratıcılık açısından daha başarılı oldukları görülmüştür.

Zekâ   ve  yaratıcılık arasındaki ilişki konusunda   da    çelişkili   araştırma sonuçlan vardır.   Eşik kuramına göre, zekâ ile yaratıcılık arasındaki ilişki 120 Z.B.'e kadar sürer.   Bu düzeyin üstünde bu ilişki kaybolur, ancak literatürde daha üst sınırlarda da bu ilişkiye rastlandığına ilişkin bazı araştırma sonuçları mevcuttur. Bu konuda değişmez bir gerçek olarak ileri süreceğimiz şey ise,

  • bireyin bir problemin var olduğunu fark etmesi,
  • bilgiyi seçmesi ve
  • özgün bir çözüm üretebilmesi için

en az orta düzeyde bir zekâ düzeyine sahip olması gerektiğidir.

GOWAN   üstünlük  ile    yaratıcılık     arasındaki ilişkiyi ilk önce    kişisel ve kültürel yaratıcılık arasında ayırım yaparak tartışmıştır. Ona göre,

  • herkese kişisel yaratıcılık öğretilebilir, ancak
  • başlıca keşifler ve yeni düşünceler üreten ve sonuçta insanoğlunun geleceğini kaçınılmaz

şekilde değiştiren   kültürel   yaratıcılık için     üstünlük   gereklidir.   Üstünlüğü yaratıcılık için bir potansiyel olarak görmüştür.

CLARK'a göre yaratıcılık, zekâyı kullanmasına karşın, üstünlüğün ötesinde bir şeydir.

Üstünlük ve yaratıcılık arasındaki ilişki konusunda da üstünlerin yaratıcı olma olasılıklarının fazla olduğunu, ancak her üstün kişinin de muhakkak yaratıcı olmayabileceğini söyleyebiliriz.

YARATICILIĞI ÖĞRENCİLERDE GELİŞTİRMEK İÇİN

  • Ara ara öğrencilere düşüncelerini ifade etmeleri için fırsat vermek,
  • Her düşünceye saygı göstermek,
  • Eleştiriye yer vermemek
  • Tek doğru cevaba kilitlenmemek,
  • Öğrencilerin yanlıştan korkmalarını önlemek,
  • Belirsiz durumlar yaratmaktan kaçınmamak,
  • Sürekli mantıklı cevaplar beklentisi içinde olmamak
  • Öğrencilerde yaratıcılıklarının gelişebileceği inancını yerleştirmek

 

YARATICILIĞIN GELİŞİMİ

Test sonuçları genelde yaratıcılığın gelişmesinin sürekli olmadığını, 3 ile 4.5 yaşları arasında bir artışın olduğu, sonra küçük bir düşüşün meydana geldiği, sonra dördüncü sınıf civarında meydana gelen bir düşüşe kadar yine artışın sürdüğü, sonra yedinci sınıf civarında hafif bir düşüşün dışında lise yıllarında artmaya devam ettiğini göstermektedir. SMITH &;; CARLSSON (1983, 1985) da ilk okula başlayan çocukların yaratıcılıklarında bir düşüşün olduğunu, 12 yaş civarında yine düşüşün tekrarlandığını, 14-15 yaşları arasında bir düzelmenin olduğunu, fakat 16 yaşından sonraki artışın daha belirgin hale geldiğini araştırma bulgularına dayanarak belirtmişlerdir.

Bu konuda kesin sonuçların alınması için araştırmalara devam edilmesi gerekir.

ÇOCUKLARDA YARATICILIĞI GELİŞTİRİCİ BEŞ ANAHTAR:

Çocuğun potansiyelini tam olarak gerçekleştirebilmesi ve yaratıcılığını geliştirip sergileyebilmesi için çeşitli bilim adamlarının ileri sürdüğü önlemleri beş anahtar faktör adı altında toplamak mümkündür. Yetişkinlerin çocuklarıyla olan ilişkilerinde bu beş anahtarı dikkate almaları gerekir.

       Birinci Anahtar Faktör:

Birinci anahtar çocuğa gerçek ilgi, saygı ve kabulün gösterilmesidir. Çocuklarda yeterliğin ve yaratıcılığın gelişmesinde en önemli faktör anne-babaların onlara yeterli derecede destek ve şefkat göstermeleridir. Başarılı çocuklar kendilerine, ilgi alanlarına ve arzularına saygı gösteren anne-babalara sahip olanlardır. SCOTT'ın HAMACHECK'ten (1987) aktardığına göre, anne-babaların çocuklarını belirli koşula bağlı olmaksızın oldukları gibi gerçekten kabul etmeleri, onların kendilerini değerli ve sevilen kişiler olarak algılamalarına yardımcı olur. SCOTT'ın bu kez CORNELL &;; GROSSBERG'ten (1987) aktardığına göre, yetişkinler tarafından gösterilen gerçek ilgi, saygı ve kabul ile bunların sonucunda kendilerinde gelişen olumlu benlik saygısı sayesinde çocuklar karşılıklı saygı ve desteği öğrenebilirler ve potansiyallerini gerçekleştirirken karşılaşacakları güçlükleri göğüsleme kuvvetini kendilerinde bulabilirler (Scott, 1988, s.8).

WRIGHT'ın BALDWIN (1949) ve MacKINNON'dan (1961) aktardığına göre ise, çocuğa saygı göstermenin bir başka yolu da ona aile kararlarını ve böylece de kuralların arkasındaki mantığı açıklamaktır. Aynı zamanda, kuralların oluşmasında ara ara kendisinin de söz sahibi olmasını sağlamak da bir diğer yoldur.

Çocuğa kendi inanç ve değer sistemini keşfetmesi için imkan tanımak ve anne-babasını körü körüne izlemesini önlemek de ona saygı ve değer göstermenin bir başka yoludur. Bunun gerçekleşmesi için, çocuklar yaşlarının kaldırabileceği ölçüde, alternatif inançlarla karşı karşıya bırakılmalı ve anne-babalar da bu farklı görüşlere açık olmalıdırlar. Evde açıkça anlaşılabilen bir değer sistemi tabii ki olmalıdır, ancak bunu aktif şekilde keşfederek kendi kişisel değerlerini içselleştirmeleri için çocuklara fırsat verilmelidir.

Çocuklara saygı göstererek onların yaratıcılığını geliştirmenin bir diğer yolu da onları fazla eleştirmemektir. Anne-babaların yanlışlara hoşgörü göstermelerinde yarar vardır. Çocuklar mükemmeli yakalamak için baskı altında olmadıkları zaman, yanlış yapmaktan korkmazlar ve böylece denemek için cesarete ve yaratıcı olmak için ise, daha fazla enerjiye sahip olurlar (Wright, 1987, s. 35).

İkinci Anahtar Faktör:

İkinci anahtar anne-babaların çocuklarıyla birlikte çeşitli etkinlikler yapmaları için zaman ayırmaları ve onlarla öğretici ve etkin bir iletişim kurmalarıdır (Scott, 1988, s. 8-9).

KESTER (1978b) da çocuklarla geçirilecek zamanın önemi üzerinde durmuştur. Ayrıca, çocuğun yaratıcı ürününe yetişkinin geribildiriminin de çok önemli olduğunu ileri sürmüştür (1978a).

 

      Üçüncü Anahtar Faktör :

Üçüncü  anahtar,     sebatkar  bir  tutumun  anne-babalar  tarafından   çocuklara

aşılanmasıdır.  SCOTT'ın FITZWATER'dan (1983) aktardığına göre, çocukların başarılı ve üretken olmaları için, anne-babalar,

  • rüyaların bir gün gerçek olabileceğine inanma,
  • hedefe yönelik olma,
  • azmin anlamından haberdar olma ve
  • gelişme ve değişmeye devam etme

gibi özellikleri tutumlarıyla ve sözleriyle çocuklarına iletmelidirler.

Başarılarının ve başarısızlıklarının sorumluluğunu üstlenen ve sebat etmeleri halinde başarıya ulaşacaklarını bilenler, sonunda başarıyı yakalayacaklardır. Yaratıcı kişiler isteklerinde ısrarlı, güvenli, inatçı ve kolay kolay engellenemeyen kişilerdir (Scott, 1988, s. 9).

Dördüncü Anahtar Faktör :

Dördüncü anahtar, çocuğa özgürlük tanımaktır. SCOTT'ın SIMONdan (1985) aktardığına göre, çocuğun ileride yaratıcı bir yetişkin olması için, ilk önce kendisine güven duyması ve bağımsız bir kişilik geliştirmesi gerekir. Çocuklara bağımsız olma özgürlüğünü anne-babalar vermelidir. Yalnız anne-babalar bağımsızlığın dozunu iyi ayarlamalılar ve onları kaldıramayacakları yükümlülükler altına sokmamalıdırlar.

WRIGHT'm DOMİNO'dan (1969) aktardığına göre, yaratıcı çocuklar genelde kendilerine hem olumlu hem olumsuz duygularını ifade etme özgürlüğü tanınan çocuklardır. Bu ifade özgürlüğüne verilen önem, çatışmaların açığa çıkmasına fırsat verir. Böylece çocuklar olumsuz duygularını bastırma gereksinimi duymazlar. İletişimdeki bu tip açıklık, çocukta düşünme esnekliğinin, merakın ve hayalgücünün gelişmesine yardımcı olur, yani çocuk dolaylı olarak bağımsız olma özelliğini kazanır. Böyle bir fırsat tanınmayan çocuklar ise, yeni düşünceler geliştirmeleri için yeterince güdülendirilemezler.

Koruyucu olmayan bir tutum da yaratıcılığın gelişmesi için elverişli ortamı sağlar.

Çocuklar bir kez kendilerini güvende, değerli ve çaba gösterme isteğinde olduklarını hissettiler mi, onların riske girmelerine, yeni ve bilinmeyeni denemelerine izin vermelidir. Böylece anne -babalar değişen ve bilinmeyen dünyada çocuklarının yol almalarına imkan tanıyabilirler. Bağımsızlık, çocuklarının düşünmelerine, yargılamalarına, karar vermelerine ve problemlerle başetmeleri için etkin stratejiler belirlemelerine yardımcı olan anne-babalara sahip çocuklarda gelişir. Çocukların bağımsızlıklarının gelişmesi için, iyi problem çözücüler haline gelmeleri gerekir.  Bu da, çocukların sonuçlar ve alternatifler üzerinde düşünmelerine fırsat verilmesiyle sağlanır.   Bu yolda anne-babaların aşırı katı ve otoriter olmayan, fakat

kontrolü   de   elden  bırakmayan  disiplin  şekli   en  etkili   olanıdır  (Scott,   1988,   1991);

(Shaughnessy &;; Neely, 1987); (Wright, 1987);    (Pratt-Summers, 1989);    (Little &;; Scott,

1990).

Beşinci Anahtar Faktör :

Beşinci anahtar, zenginleştirilmiş öğrenme çevresidir. Böyle bir çevrede oyuna önem verilir, çünkü oyun çocukların yaratıcı potansiyalini arttıran bilişe ve davranışa ilişkin süreçleri harekete geçirir.

Böyle bir çevrenin bir başka özelliği de birçok yaratıcı yetişkin örneğiyle dolu olmasıdır. Böyle örneklerin varlığı çocuğun çeşitli alanlarda yeni beceriler ve yaratıcı davranış şekilleriyle yüzyüze gelmesini sağlar.

Yine böyle bir çevrenin bir başka özelliği de geniş ilgi dağılımına cevap verecek malzemeye sahip olmasıdır. Örneğin, okuma kitapları, müzik aletleri, sanat malzemeleri v.b. gibi. Böylece, düşüncelere ve çeşitli ilgilere verilen önem, çocukların çevrelerini keşfedip deneyler yapmasını teşvik edecektir (Wright, 1987, s. 36).

YARATICI SORUN ÇÖZME

Yaratıcı Sorun Çözme hayâl gücünü kullanarak bir probleme yaklaşma sürecidir ve bir aksiyonla son bulur. Bu süreç her sınıf düzeyinde, okulda ve okul dışında olmak üzere her koşulda her konuya uygulanabilir. Bireyler bu sürecin altında yatan kavramları bir kez anlayıp uygulama alışkanlığı edindiler mi, bunları günlük yaşamlarına taşırlar ve sorunla karşılaştıklarında hemen uygulamaya koyarlar. Araştırmalar, yaratıcı yeteneğin bu alandaki becerinin geliştirilmesiyle arttırılabileceğini gösterir. Bu nedenle, yaratıcı sorun çözme alıştırmalarından bazı bireylerin yararlanmaması söz konusu değildir.

Yaratıcı Sorun Çözme bir oyun olarak da düşünülebilir. Sorunların çözüldüğü bu oyunun altı evresinin her birinde iki önemli faz vardır.

Birincisi hayal gücünün yolculuğa çıkmasına izin verilen ve Birden Çok Sonuca Götüren Düşüncenin (Divergent Thinking) aktif olduğu bir fazdır. Bu fazda düşüncelerin yargılanması söz konusu değildir. Kabul gören yeni, çılgın ve farklı düşüncelerdir. Amaç, beyin fırtınası yaparak birçok seçenek üretmektir.

Bu tür düşünce şeklinin etkin bir şekilde işlev görmesi için

  • Düşüncelerin yargılanmaması,
  • Birçok düşüncenin üretilmesi,
  • Bütün düşüncelerin kabul edilmesi,
  • Düşünce üretmek için bireyin sınırlarını zorlaması,
  • Düşüncelerin iyice oluşması için zamanın tanınması ve
  • Düşüncelerin birleştirilmesi
    gerekir.

İkinci fazda ise, seçenek ve düşüncelerin sayısını azaltmak için Tek Sonuca Götüren Düşünce (Convergent Thinking) işler haldedir. Bunu gerçekleştirmek için birey yargısını kullanır.

Tek Sonuca Götüren Düşüncenin etkin bir şekilde işlev görmesi için ise,

  • Acele etmeden, dikkatlice ve planlı düşünülmesi,
  • Açık ve kesin olunması,
  • Bir sonraki adıma hazır olmadan geçilmemesi,
  • Çetin, güç konuların göz ardı edilmemesi,
  • Yargılamanın olumlu yönde olması ve
  • Amaçtan uzaklaşılmaması g

Yorumlar

Yorum Bırakın