KEKEMELİK (NEDİR, NELER YAPILMALIDIR)

KEKEMELİK     

Normal Konuşma Nedir?

Normal konuşma, konuşmanın akışının farklı biçimlerde yorumlanmasıdır. Hepimiz bazen seslerin yerini karıştırır, cümlede yanlış yerde durur, uygunsuz vurgu yapar veya kelime ve hecelerde tekrarlar, geriye dönüşler, dil sürçmeleri; çeşitli sesler çıkartarak akıcılığı bozabiliriz. Konuşma çabaları çok şiddetli ve akıştaki bölünmeler çok olduğu zaman, dikkat çektikleri için dinleyiciler tarafından bozukluk olarak algılanır. Konuşma, kusursuz değildir. Bu yüzden her zaman aynı akıcılıkta olmalı şeklinde bir kural olduğu düşünülmemelidir.

 

Normal Akıcılık Bozuklukları;

Konuşma ritminde duraklamalar 2- 6 yaş arasında sıklıkla görülür. Çocuğun dil gelişimi sürecinde yaşadığı tedavi gerektirmeyen normal duraksamalardır. Buna “normal akıcılık bozukluğu”(normal disfluency) denir. Tüm çocuklarda görülebilir.

Aileler bu duraksamalar üzerinde çok durmaz ve çocuğun kendine güvenini sarsacak; “Yavaş konuş”,”Sakin ol!”,”Öyle konuşma!” gibi söz ve tutumlardan uzak durduklarında bu süreç daha rahat atlatılmakta ve akıcılık bozukluğu kalıcı hale gelmemektedir.

 

KEKEMELİK (Stuttering,Stammering) NEDİR?

Psikiyatrik tanı kriterlerine göre; kekemelik, yaşına ve lehçesine uygun gelişimsel olarak çıkartması beklenen konuşma seslerini çıkartamaması, konuşmanın olağan akıcılığında ve zamanlama örüntüsünde bozukluk olması durumudur.(D.S.M. IV, 1994, S.449).

Kekemelik ; konuşmadaki akıcılığın bozulması, bunlara verilen psikolojik (Konuşmaktan çekinme, konuşurken hata yapmaktan korkma) ve motor reaksiyonlarla (Vücudun çeşitli yerlerinde oluşan tikler), konuşmadaki uzatmalar, tekrarlar ve duraklamalarla kendini gösterir.

Bunlar genellikle :

Hece-ses uzatma (v-v-v-ver),

Kısa kelime tekrarı (al-al-al),

Ses uzatma (Ssssssabah),

Durma –Bloklamalar (okk-ula ge-geldim), şeklinde olabilir. 

 

Akıcılıktaki Bozulmaya Karşı Bireyde Oluşan Problemler;

1) Psikolojik Tepkiler: Konuşmaktan kaçınma, konuşmaya başlangıçta ya da devam ederken yoğun stres ve anksiyete yaşanması.

2)Motor Tepkiler: Vücudun çeşitli bölgelerinde meydana gelen tikler. (Ekstremiteler, baş, boyun, çenede)

Kekemeliğin Türkiye’de Görülme Sıklığı;

Kekemeliğin erken dönem görülme sıklığı: % 4 iken,

Kekemelikte genel sıklık; % 1’dir. (Konrot, A. Mayıs 2003, Ankara)

 

 

Evreleme

Kekemelikte 2 temel evre vardır. Bunlar:

1-Primer Evre Kekemelik

2-Sekonder Evre Kekemelik

 

1- Primer Evre Kekemelik

Bu dönem 2-2,5 yaşlarından 6-7 yaşlarına kadar uzanabilmektedir. Kekemelik sürekli olmayıp epizotlar halindedir. Bu dönemde çocuk kekemeliğinin farkında değildir ve genellikle konuşmaktan kaçınmaz ve akıcılıktaki bozulmalara psikolojik tepkiler vermez. Aileye verilen eğitimle bu sorun aşılabilmektedir. Bu dönem akıcılık bozukluğuna; primer kekemelik, normal disfluency, kimi kaynaklarda ise fizyolojik kekemelik denmektedir. Primer evre kekemelikte kekelenen hece sayısı %10’dan büyüktür.

 

2- Sekonder Evre Kekemelik

7’li yaşlardan sonra ortaya çıkan ve çocuğun konuşmasındaki bozukluğun farkına varıp psikolojik tepkiler vermeye başladığı dönemdir. Bu dönem kekemeliğin tedavi gerektirdiği bir evredir. Yaş ilerledikçe çocuk kekemeliğinin farkına varır ve bu şekildeki konuşmaya reaksiyon vermeye başlar. Önceleri eforsuz olan uzatma ve tekrarlar daha hızlı, düzensiz, yoğun ve eforlu olmaya başlar. Konuşma ritmindeki bozukluğa gösterilen tepki kişiler arası farklılık göstereceğinden ileri yaşlardaki kekemelik arasında büyük farklılıklar görülür. Sekonder evre kekelemelikte kekelenen hece yüzdesi %5’ten büyüktür.

 

Epidemiyoloji

2-6 yaş arası çocukların ortalama %5’inde kekemelik vardır. Fakat bunların %80’i kendiliğinden ya da aile eğitimi ile düzeldiği bilinmektedir. Sekonder evre kekemeliğin görülme sıklığı %1’dir. Erkek çocuklarda kızlara oranla daha sık görülür. Bu oran çeşitli yayınlarda değişiklik göstermektedir. Ama genel olarak 1/3 ve ¼ gibi olduğu bilinmektedir.

 

Kekemelikte Kalıtımın Rolü (Role of Heredity)

Aile çalışmalarında fizyolojik bir bağ bulunamamış fakat; ailede kekemelik bulunması çocukta davranışın ortaya çıkmasında güçlü bir etken olarak göze çarpmıştır.

İkiz Çalışmaları (Twins Research)

Howie (1981)’ in tek ve çift yumurta ikizleri üzerinde yaptığı çalışmalarda çıkan sonuçlar şöyledir: 6 ve 16 ikiz grubu üzerinde yapılan araştırmada 1 ikiz kekelerken, diğerlerinde böyle bir bulguya rastlanmamıştır.

Andrews’un (1990) yaptığı çalışmada: 3810 ikiz üzerinde çalışılmış, %71’inde belirti görülmezken %29’unda görüldüğü sonucuna varılmıştır.

Sonuç olarak; Aile çalışmalarında görülmüştür ki; ailede kekemeliğin bulunması, bulunmamasına oranla çok daha fazla risk taşımaktadır.

 

Kekemelik ve Zeka (Stuttering and Intelligence)

Yapılan araştırmalarda ulaşılan sonuçlar göstermiştir ki; zekanın kekeleme veya akıcı konuşma üzerinde direk etki yaratmak değil de; dil süreçleri, duyusal-motor beceriler ve algılamada farklılık yarattığı gözlenmiştir.

 

Okul Performansı (School Performance)

Kekemelikte Okul performansında anlamlı bir farklılık görülmemiştir. Sadece sözlü ve yazılı sınav performanslarında değişimler görülmektedir. Beklendiği üzere sadece sözlü sınavlarda dezavantaj olabilmektedir.


Kekemeliğin Gelişimsel Evreleri / Davranış Düzeyleri (Developmental / Treatment Levels of Stuttering)

     

Gelişim/Davranış Düzeyi                                                     Tipik Yaş

   

Normal Akıcılık Bozukluğu                                                  1,5-6 yaş

(Normal disfluency konuşmanın gelişim

süreci içersinde görülebilir ve doğaldır.)

Sınır Düzey Kekemelik                                                      1,5-6 yaş

Kekemelik Başlangıcı                                                        2-8 yaş

Orta Düzey Kekemelik                                                       6-13 yaş

İleri Düzey Kekemelik                                                       14 yaş ve +

 

Etyoloji

Yapılan ilk araştırmalarda (1900’lü yılların başı) kekemeliğin fiziksel yanına bakılmış fakat fiziksel bir engel olmadığı görülmüştür. Bunlar doğum koşulları, fiziksel gelişme, dil gelişimi, genel sağlık, sağ-sol el kullanma gibi faktörlere bakılmış fakat anlamlı bir fark bulunamamıştır.

 

 

1900’lü yılların başlarında konuşma patolojisinin yeni gelişmeye başladığı dönemlerde daha çok serebral dominans üzerinde durulmuş; sağ veya sol el kullanımına bakılmış fakat yapılan araştırmalarla bunların kekemelik üzerinde anlamlı bir etkisi olmadığı sonucuna varılmıştır. Son araştırmalar göstermektedir ki; beyin aktiviteleri bakımından kekelemelerle akıcı konuşanlar arasında anlamlı fark yoktur, yukarıda görülen farkın konuşma sırasında yaşanılan stresten kaynaklandığı düşünülmektedir.

 

Sol elini kullanan, kekeme olmayanların konuşma sırasındaki beyin aktiviteleri

 

 

Sol elini kullanan, kekemelik problemi olan bireyin konuşma sırasındaki beyin aktiviteleri

 

Yukarıdaki çalışmada; konuşmacılara kendilerini tanıtma ödevi verilmiş ve konuşma sırasındaki beyin aktiviteleri ölçülmüştür. Başlangıçta her iki grup arasında; 21. ve 22. alanlarda küçük farklılıklar olduğu söylenmektedir. Konuşma sırasındaki farklılıklar yukarıda verilen MRI görüntülerinde açıkça görülmektedir.

 

KEKEMELİĞİN NEDENLERİ ;

1. Organik teoriler:

Kekemeliğin bazı ailelerde sık görülmesi, yine erkek çocuklarda kız çocuklardan dört kat fazla görülmesi etyolojide organik faktörlerin rol alabileceğini düşündürmüş ve bu problemin organik orijinli olduğunu ispat etmeye yönelik çok sayıda teori ortaya atılmıştır. Fakat bunların hiçbirinin doğruluğu ispatlanamamıştır.

2. Nöroz teorisi:

Psikiyatristler ve psikologlar kekeme hastaya kendi açılarından baktıklarında ön planda nöroz (sinir sisteminde  oluşan ve yapının belirli alanlarında görülebilen organik lezyon bırakmadan meydana  gelen fonksiyon  bozuklukları) olduğunu görürler. Bu teori de günümüzde kabul görmemektedir. Kekemelerde görülen nöroz neden değil, sonuçtur.

3. Öğrenme teorileri:

Semantik Teori Hayal kırıklığı Teorisi Çatışma Teorisi Tanısal Teori gibi teoriler bu alandadır. Kekemeliğin patogenezi ile ilgili günümüzde en fazla kabul gören teoriler bu gruptadır. 2-4 yaşlarındaki çocukların çoğunda, bazı stres durumlarında duraklama ve hece tekrarları görülür. Fakat çocukların pek azında bu duraklama ve tekrarlar devam eder ve bir süre sonra da kaçınma reaksiyonları ortaya çıkmaya başlar. Bu gruptaki teorilerden semantik teoriye göre kekemelik ilk olarak çocuğun konuşmasında değil ebeveynin dinlemesinde başlar.

 

 

KEKEMELIĞE NEDEN OLAN ÇEVRESEL FAKTÖRLER

Sürekli konuşmaları kesen ve çocuğun konuşmasına müdahale eden eleştirel aile fertleri neden olabilmektedir. Yakın çevrede (Sıkça sosyal ilişkide bulunduğu çevrede) kekeme birinin bulunması kekemeliğe model alma biçiminde neden olabilmektedir.

 

KEKEMELİĞİ ARTTIRABİLECEK OLASI NEDENLER?

Telefon görüşmeleri ,

Önemli bir şey söylemek isterken,

Zaman yetersizliğinde,

Kekeleyen kişi zor anlayacağını düşündüğü kişiler ile konuştuğunda,

Kendisi için önemli bir kişi ile konuşulduğunda,

Geniş bir dinleyici kitlesine konuşulduğunda

(Genel olarak Yoğun Stresli durumlarda ) 

 

TANI

Kekemelikte dikkat edilmesi gereken en önemli noktalardan biri; kekemeliğin genel olarak ortaya çıktığı yerin ve zamanının belirlenmesidir. Bu kekemeliğin niteliği ve nedenleri hakkında tam bir değerlendirme yapmayı sağlar. Bu belirlenmeden sorunla ilgili tam bir tedavi önermek doğru olmaz. Ayrıca çocuğun normal işitebilme ve konuşmada kullanılan kasları tam olarak kullanabilme düzeyine bakılmalıdır.

Olay araştırılırken, o dönemde meydana gelen önemli bir olay (taşınma, yakın kaybı, psikolojik travma...) gerçekleşmiş mi ona bakılır. Çocuğun o dönemde hastalık, aşırı korku, kaza gibi psiko-sosyal stres döneminden geçip geçmediği araştırılır. Bu tür olaylarla ilişki kurmaya çalışılır.

 

TEDAVİ

Kekemeliğin tedavisinde ilk önce bireyle görüşülerek onun psikolojik durumu hakkında bilgi edinilir. Kekemeliğin altında yatan psikolojik faktörler ortaya çıkarılarak buna yönelik tedaviler uygulanır. (Yörükoğlu, 1988, s.228).

Çocuğun düzgün konuşması için sürekli zorlanmaması, konuşurken, sabırla dinlenilmesi, konuşmasının kesilmemesi; zaten kolaylıkla oluşan yetersizlik duygusunu pekiştirici tutumlardan (alay etme, utandırma, zorlama gibi) kaçınılması gerekir. (Öztürk, 1969, s.389).

 

TEMEL TEDAVİ TEKNİKLERİ

Modifikasyon Tekniği (Modification Technique);

Bu sağaltım tekniğinde; kekemelik yaşayan bireye, kekemeliği ve verdiği tepkileri değiştirmesi konusunda yardım edilir. Bu çeşitli yollardan yapılabilir. Örneğin sağaltımcı bireye hissettiği gerginliği, acele ettiğinden oluştuğu v.b. anlatır. Kekemelik yaşayan bireye çok rahat olmasını, kolay ve açık bir tavırla konuşmasını öğretir. Bu terapi tipine en iyi örnek C. Van Riper’in (1973) ileri düzey kekemelik yaşayan bireylerdeki uygulamalarıdır. Van Riper kekemelik yaşayan bireye; akıcılığı düşünmeyip; akıcı kekelemeyi öğretmiştir. Onu kekemelikten uzaklaştıracak hazırlayıcı çalışmalar yapmıştır.

Van Riper Tekniği

Kekemeliği modifiye etmeye yönelik olan bu tedavi yaklaşımı; MIDVAS şeklinde kısaltılan altı aşamadan oluşmaktadır.

Van Riper Tekniğinin Aşamaları

  1. Motivasyon
  2. İdantifikasyon (Bilgilendirme)
  3. Desansitizasyon (Duygusal Dayanıklılığı Artırma)
  4. Varyasyon (Duygusal Faktörlere Farklı Tepkiler Verme)
  5. Aproksimasyon  (Kekemeliği Azaltacak Tepkiler Vermeyi Öğrenme)
  6. Stabilizasyon (Akıcılığı Günlük Hayata Yayma)

 

Akıcılığı Şekillendirme Tekniği (Fluency Shaping Technique);

Modifikasyon tekniğinin hedefi kekemeliği modifiye etmek iken, shaping tekniği için asıl önemli olan konuşmanın akıcılığının şekillendirilmesidir. Bunu yaparken klinikte davranışı şekillendirecek bir ya da ikili kombinasyonlar kurarak akıcılığı oluşturmaya çalışırlar. Hasta sistematik ve spontan şekilde, konuşmada akıcılığı artırmaya yönelik tepkiler vermeyi öğrenir. Shaping tekniğinin ilk temsilcisi Bruce Ryan’dır (1974). Ryan programını; konuşmadaki akıcılığı artırmak üzerine kurduğunu açıklamıştır. Bunu DAF programı ile (Sesi Gecikmeli Geri Verme) ; hastanın konuşmasını yavaşlatıp, frekansını düşürerek, hastaya tekrar vererek yapmıştır. DAF programı, kişiye kolay, rahat kekelemeyi öğretmez. Bunun yerine öncelikle akıcılığı oluşturma ve günlük hayata transfer etmeyi sağlama üzerine kuruludur.

Bu kuramın diğer önde gelen temsilcileri: Martin Adams, Einer Boberg, Janis Castello Ingham, George Shames, Cheri Florance, Mark Onslow, Richard Shine ve Ronald Wester’dir.

Shaping Tekniğinde Kullanılan
Araçlar ve Yöntemler

  1. Delayed Autodory Feedback (Sesi Gecikmeli Geri Verme)
  2. Maskeleme (Hastaya kulaklık ile 60 dB White Noise verilir. )
  3. Koral okuma-konuşma
  4. Ritmik Okuma ve Konuşma (Metronom)
  5. Heceleri uzatarak konuşma
  6. Kelimelerin başına vokal ekleme
  7. Fluency Master (Bilgisayar Programı)
  8. Dr. Fluency (Bilgisayar Programı)
  9. Vurgu yöntemi
  10. Rahat solunum teknikleri

Lidcombe Çocukluk Dönemi Kekemelik Tedavi Programı;

 

Lidcombe, 3 aşamalı bir programdır. Terapi; terapist tarafından değil; ebeveynler tarafından yapılır. Aileye çocuğun kekelemeliğini ölçmesi ve bunu bir skala üzerinde göstererek, gelişimi takip etmesi öğretilir. Verilen Likert tipi ölçekte kekemeliği 1 ile 10 puan arasında işaretlemesi istenir. Skala üzerinde puanlama hem aile hem terapist tarafından itina ile yapılır. Program aile eğitimi ve oyun terapisi üzerine kuruludur. Lidcombe programının geliştirilmesinde en büyük pay Mark Onslow’ a aittir. Kekemeliğin şiddeti 2-1 puanlara düştüğünde terapide koruma aşamasına geçilir ve klinik ziyaretler aşamalı olarak azaltılmaya başlanır. Ziyaretler; 2 haftada bir, 4, 8, 16, 32, 74 haftada bire düşürülüp; 74. haftada bırakılır.

 

Lidcombe Programı;

  • Sorunun nedenlerine bakmaz.
  • Müdahale ve kekemeliğin özelliklerine ilişkin hiçbir şey söylemez.
  • Terapi doğrudan sorunlu konuşmaya yöneliktir.
  • Sürekli ve düzenli konuşma ölçümü yapılır. (Sayılabilirlik büyük önem taşır.)
  • Terapiyi destekleyecek; klinik ve amprik araştırmalar yapılır.
  • Her çocuk ve ebeveynin sorununa yönelik olarak bireyselleşmiş program hazırlanır.

Lidcombe Programının Temel Sayıltıları;

  • Eğlenceli olmalı
  • Kekelenen konuşmayı elemeli
  • Akıcı konuşmaya odaklanılmalı
  • Başarı- sonuç için bilimsel göstergeleri olmalı
  • Kuramsal bir temeli olmalıdır.

Lidcombe çalışmalarında;

Sağaltım süresince; çocuk akıcı konuşmaya özendirilmelidir. Eğlenceli ve bol konuşacağı, akıcı konuşma ortamları yaratılmalıdır. Bu etkinliklerin sonunda da; soyut ya da somut ödüller verilmelidir. Sağaltımda düzeltme ve ödüllendirme uygun zamanlarda olmalıdır. Sağaltım sırasında ödüllendirmelerde bulunulmalıdır. Çocuğun günlük hayatına yönelik küçük, basit ödüller kullanılabilir. (Sevdiği programı izleme, sevdiği yemeği yapma, birlikte sinemaya gitme…)

 

 

Karma Sağaltım Teknikleri;

Bazı sağaltımcılar tek yöntemin kullanılmasına inanırken, diğerleri tüm bakış açılarının birleştirilmesinden yanadır.

Kekemelik yaşayan bireyin durumuna uygun seçeneği belirlemek sağaltımcının görevidir. Kişi için neyin daha uygun olacağı tartışılıp gerekirse tek teknik gerekirse karma sağaltım teknikleri uygulanabilir.

Bu yaklaşımın temsilcileri: Hugo Gregory, Diane Hill, June Campbell, C. Woodruff Starkweather, Meryl Wall ve Florence Myers’dır.

Sağaltım Sırasında Sağaltımcının Tutumu Nasıl Olmalıdır?

1- Yavaş ve sakin bir tavırla yaklaşılmalıdır.

2- Konuşmadaki sorunlar oyunsal içerikle açıklanmalıdır. Çocuğa da bunları bulma ve ayırt etme becerisi kazandırılmalıdır.

3- Çocuğun yaşına uygun oyunlar sürekli kullanılarak kekemelik davranışıyla eşleştirilerek kekemeliğe karşı duygusal tepkileri değiştirilmeli ve azaltılmalıdır.

 

SAĞALTIM HEDEFLERİ;


1- Akıcılık Hedefleri          

2- Akıcılığın Tipleri


1- Akıcılık Hedefleri (Fluency Goals)

Akıcılığın Boyutları (Demensions of Fluency):

  1. Devamlılık (Continuitiy)
  2. Oran/Yüzde(Rate)
  3. Ritim (Rhythm)
  4. Çaba,Efor (Effort)

2- Akıcılığın Tipleri (Types of Fluency)

  1. Spontan Akıcılık (Spontanious of fluency)
  2. Akıcılığı kontrol (Controlled of fluency)
  3. Kabul edilebilir kekemelik (Accepted of Stuttering)

Spontan Akıcılık (Spontanious of Fluency):

Spontan akıcılık; normal konuşmacılar referans alınarak oluşturulur. Süreyi uzatma, davranış sırasında gerginlik, anormal tek heceli uzatma ve blokların hiçbirinin bulunmaması veya çok az olmasıdır.

 

Akıcılığı kontrol (Controlled of fluency):

Spontan akıcılığın sürekliliğini sağlayabilmedir. Bunun için farklı yollar deneme; örneğin heceleri uzatarak akıcılığı sağlama gibi… yöntemler kullanılabilir.

 

Kabul edilebilir kekemelik (Accepted of Stuttering):

Konuşmada görülebilir değişme, şiddetli kekeleme olmadan, akıcılık bozukluğu olmasına rağmen rahat hissedebilme ve konuşabilmedir.

 

Akıcılığın Boyutları

a) Devamlılık (Continuity):

Starkweather’ a göre düz, akıcı konuşmaya karşı, konuşmadaki ritimsizliği kırmak ve bunu kapsamlı hale getirmektir. Terapi hedefi sıklıkla terapi sonuna kadar kelime veya hece tekrarını, uzatmayı ve blokların sıklığını azaltmaya yöneliktir.

b) Oran/ Yüzde (Rate):

Akıcı konuşmanın oranının, takılmalı, ritimsiz konuşmanın oranından daha çok olmasıdır. Ritimsizliğin yok olmasıdır.

c) Ritim (Rhythm):

Kekemelik yaşayan bireyin konuşma sesinin stressiz,rahat ve normal tona yakın olmasıdır.

Shaping tekniğinde; bu monoton ses, yavaş ve hece uzatarak konuşma şeklindedir.

Modifikasyon tekniğinde; konuşma ve iletişim kalitesini artırma yönündedir.

d) Efor, Çaba (Effort):

Starkweather eforu şöyle açıklamaktadır; fiziksel ve mental zorlanma, çaba harcama durumudur. Bizce mental efor daha fazla önem taşımaktadır. Bunda normallik; spontan akıcı konuşmayı zorlanmadan yapabilmektir. Bu sesleri sürekli normal çıkarmaya çalışmaktan daha fazla önem taşımaktadır.

 

KEKEMELİK PROBLEMİ YAŞAYAN ÇOCUKLARDA AİLE REHBERLİĞİ

  • Çocuğun konuşmasındaki takılma ve tekrarlamaları sorun edilmemelidir.
  • Konuşma çocuk açısından ödüllendirici hale getirilmelidir.
  • Aile, çocuğa iyi bir dinleyici olmak için elinden geleni yapmalıdır.
  • Konuşmanın, aile ve çocuğun kişisel bir paylaşımı olması için, aile elinden geleni yapmalıdır. 

 

 

Aileler Kekemelik Problemi Yaşayan Bireye Nasıl Yardımcı Olabilir?

Ebeveynlerin konuşması çocuğu her zaman etkiler. Bu yüzden de ailelerin çocuklarını uyarmakdan ziyade; kendi davranışları ile model olmaları daha etkili olacaktır. Bu nedenle: Ebeveynler sürekli endişelenmemelidir. Ailenin rahat ve sakin olması çocuğu da etkileyecek ve rahatlatacaktır.

 

Ebeveynlerin Kekemelik Problemi Yaşayan Çocuklarıyla Konuşurken, Şunlara Dikkat Etmeleri Yararlı Olabilir

Konuşurken zaman zaman duraklamalıdır,

Yavaş konuşulmalıdır,

Kısa -basit cümleler kurulmalıdır,

Çocuğun ilgisi olan konularda konuşulmalıdır.

1- Konuşurken aralarda kısa duraklamalar yapma

2- Yavaş Konuşma

3- Konuşması hakkında konuşma

Sürekli endişelenerek çocuğun konuşma gelişimini yavaşlatmak yerine, kendinizin ve çocuğunuzun konuşmasını yavaşlatmanız daha önemlidir. Ayrıca kekemeliğin bütünsel bir süreç olduğu unutulmamalıdır.

 

Genel Olarak Ailelerin Yapmaması Gerekenler;

Bazen hiçbir şey yapmamakta yararlı olabilir. Aileler aşağıdaki davranışları yapmamaya özen göstermelidir:

Konuşmayı düzeltmek, çocuğu ve konuşmasını sürekli eleştirmek,

Ailenin diğer üyelerinin alaycı olması,

“Rahatla”, “Yavaş konuş” şeklinde konuşmaya müdahale etmek,

“Kısa cümleler kur!” gibi uyarılarda bulunulmak yerine; uygun model olunmalıdır.

Mutlaka Uzman yardımı alınmalıdır.

Yorumlar

  • Sezai Keskin

    Kekemelik problemi için çok açıklayıcı olmuş. Teşekkürler.

Yorum Bırakın