ENGELLİ ÇOCUKLARIN ÖZELLİKLERİ
GÖRME ENGELLİ ÇOCUKLARIN ÖZELLİKLERİ
- Motor Gelişim: Görme bozukluğu olan çocukların motor gelişimi ve doğuştan sahip oldukları motor becerileri, gören çocuklardan farklılık göstermemektedir. Bununla beraber, görme bozukluğu olan çocuk, bozukluğunun derecesine bağlı olarak hareket etme ve keşif becerilerini faaliyete geçiremeyebilir.
- Dil Gelişimi: Görme bozukluğu olan çocuklar sözel anlatıma düşkündürler. Monoton sesle konuşma, ses perdeleme yetersizliği vardır, daha yüksek sesle konuşurlar, beden dili kullanımı azdır.
- Zihinsel Gelişim: Farklılık göstermemektedir. Ağırlık, uzaklık ya da mum yanan bir odanın atmosferi gözü etkiler. Akademik performans düşük olabilir.
- Sosyal Gelişim: Göz kontağı kuramama durumunda, korkma, okuyamama.
İŞİTME ENGELLİ ÇOCUKLARIN ÖZELLİKLERİ
İşitme engelli bireylerin özellikleri ile ilgili genel bir çerçeve çizilebilir. Ancak işitme engelli her bireyin kişisel bazı özellikleri özrünün tipine, derecesine ve içinde bulunduğu çevresel faktörlere göre farklılık göstermektedir. Burada yukarıda belirtildiği gibi genel bir çerçeve çizilecektir.
- Motor Gelişim: İşitme engelli çocuklar 0-2 yaş döneminde normal işiten yaşıtlarıyla aynı gelişimsel basamaklardan zamanında geçmektedirler. Ancak yapılan araştırmalarda, daha ileri yaş dönemlerinde işitme özürlü çocuklarda işitme kanalı ve sinirlerindeki hasarlardan dolayı denge ve vücut koordinasyonu ile ilgili becerilerde gecikmeler veya yetersizlikler gözlenebilir. 6-10 yaşları arasındaki çocuklarla yapılan çalışmalarda denge tahtasında ileriye-geriye doğru yürüme, tek ayak üzerinde durma, sıçrama, atlama, vücut pozisyonunu değiştirme gibi kaba motor becerilerde ve ayakkabı bağcığını delikten geçirme-bağlama, ipe boncuk dizme, aynı anda iki eli kullanarak iki farklı etkinlik yapma, kesme, kalem tutma gibi ince motor becerilerde işitme engelli çocukların, normal gelişim gösteren yaşıtlarına oranla daha az başarılı oldukları bulunmuştur (Lewis, 1992; Güven ve Bal, 1992; Baldemir ve Bal, 1995; Darıca ve Tanju, 1995; Erden ve Otman, 1996; Bal ve Tanju, 1997 a; Bal ve Tanju, 1997b; Bal ve Tanju, 1997e).
Tompkins, 1999).
Ayrıca, istenilen davranışın gerçekleşmesinde hareketlerin izlenmesi ya da yerine getirilmesi ile ilgili sözel ifadeleri ve sözel yönergeleri işitme duyusunu kullanarak algılayamamaları büyük - küçük kas motor gelişim alanında farklılıkların görülmesine neden olmaktadır. Ebeveynlerin çocuğun yaş özelliğine göre değişik koruyucu tutumlara girmesi işitme engelli çocukların sosyal ortamlarda bu alanda deneyimler edinmesini engelleyebilmektedir (Pektaş, 1993).
- Dil gelişimi: Doğuştan işitme duyusunu kaybeden bebekler yaşıtları gibi 9. aya kadar doğal sesleri üretmektedir. Fakat bu aylardan sonra kendi ürettiği sesleri ve çevreden gelen sesli uyaranları işitme duyusuyla algılayamadıklarından ses üretimi yavaşlamakta ve bebek giderek sessizleşmektedir (Lewis, 1992).
İşitme engelli bir çocuğun işitme duyularının fonksiyonunu tam olarak yerine getirememesi nedeniyle dil gelişimi aşamalarında normal şekilde ilerleme göstermemesi pek çok probleme neden olmaktadır (Pektaş, 1993).
İşitme özrünün dil ve konuşma bozukluğu ortaya çıkarması üç faktöre bağlıdır. Bu faktörler işitme özrünün meydana geldiği yaş, işitme özrünün derecesi ve işitme özrünün tipidir.
Genel olarak işitme özrü konuşmayı geciktirmekte, artikülasyon ve ses bozuklukları meydana getirmektedir. Ancak işitme kaybı konuşma kazanıldıktan sonraki bir devrede meydana gelir ve hafif olursa dil ve konuşma hemen hemen hiç etkilenmemekte çok hafif ses ve artikülasyon bozuklukları görülebilmektedir. Konuşma öğrenilmeden meydana gelen orta ve ileri
derecedeki bir işitme özrü ise önemli ölçüde dil ve konuşma bozukluklarına neden olmakta, özellik ileri düzeyde ses ve artikülasyon bozuklukları ile dilin içeriği, yapısı, anlamı ve kullanımı ile ilgili ciddi problemlere neden olmaktadır. Kısacası, işitme kaybının meydana geldiği yaş ve derecesi dilin kazanımı ve konuşma gelişiminde etkili olmaktadır.
İşitme özrünün meydana geldiği yere göre dil becerileri incelendiğinde, iletimsel tip işitme kaybında hemen hiç etkilenme görülmemekte diğer tiplerde ise önemli konuşma bozuklukları görülebilmektedir (Özsoy, 1971; Culatta ve Tompkins, 1999).
İşitme engelli çocuklarda dil gelişimi normal işiten çocuklarda olduğu gibi aynı sırayı izlemektedir. Ancak işitme engelliler özel eğitim programları sonucu bunu başarabilmektedirler (Lewis, 1992).
- Zihinsel Gelişim: İşitme problemi olan bireylerin sözel olmayan zeka testlerinden aldıkları puanlar işiten akranlarıyla yaklaşık aynı düzeydedir. Ancak dil becerileri il ilgili güçlükleri doğal olarak akademik performanslarını etkilemektedir. Normal yaşıtları gibi zihinsel gelişim alanına ait tanıma, ayırt etme, eşleştirme, gruplama yada sınıflandırma gibi zihinsel süreçlere sahip olmalarına rağmen kedi kendine çevreyi araştırarak bir şey öğrenebilmeleri ve
düşünce sistemini geliştirebilmeleri dile bağlı yetersizliklerinden dolayı mümkün olmamaktadır. Ancak yukarıda da bahsedildiği gibi sözel olmayan dil performansını değerlendirmeyi öne çıkaran testlerde başarılı oldukları nesneleri eşleştirme, benzerlikleri bulma gruplama, resimler arasındaki farklılıkları görsel olarak saptama, görsel olarak bir seri resmi sıralama gibi zihinsel etkinliklerde normal işiten yaşıtlarına benzer performans ortaya koydukları belirtilmektedir.
İşitme engelli çocuklar için görsel ipuçlarını kullanmaya yönelik etkinlikler düzenlenmediğinde sözlü iletişim becerileri yetersiz olduğu için kendi kendilerine çevreyi araştırarak bir şeyler öğrenmeleri, düşünce sistemlerini ve zihinsel süreçlerim geliştirmeleri mümkün olmamaktadır.
Okuma-yazma ve matematik becerileri daha geri olabilmekte akademik başarısızlık görülebilmektedir.
Dil becerilerinin zihinsel gelişim becerileriyle iç içe olmasından dolayı işitme özrünün derecesi zihinsel gelişimi etkilemektedir (Ergenç, 1995; Darıca ve ark., 1997; Culatta ve Tompkins, 1999).
- Sosyal Gelişim: Sosyal ve kişisel uyum becerileri tıpkı normal işiten akranlarında olduğu gibi iletişim becerilerine ve aile üyeleri ve çevresindeki diğer kişilerle etkileşimlerine bağlıdır. İşitme engelli ailelerin işitme engelli çocuklarında, normal işiten ailelerin işitme engelli çocuklarına nazaran daha yüksek sosyal olgunluk seviyesi, işitme engeline uyum sağlama ve davranışlarını kontrol görülebilmektedir. Bu durum işaretle iletişimin erken dönemde
kullanılmaya başlanması ile bağlantılıdır (Culatta ve Tompkins, 1999).
İşitme engelli çocuk-işiten ebeveyn arasında ortak bir iletişim yaklaşımının ve modelinin kullanılmayışı, iletişimde karşısındaki kişinin verdiği ipucunu ve belli bir durumu anlamada güçlük doğuracaktır. İşiten anne-işitme engelli çocuk çiftinde ortak bir iletişim yaklaşımının ve modelinin kullanılamayışının sonucu olarak işiten annede iki baskın özellik (emir verme ve
kontrol) kendini göstermektedir. Annenin göstermiş olduğu bu iki özelliğin çocuğun sosyal ilişkilerinde olgunlaşamamasına neden olduğu öne sürülmektedir (Hadadian ve Rose, 1991; Caissie ve Çöle, 1993).
İşitme engelli bireylerin aileleri normal işiten çocukların ailelerine göre aşırı koruyucu, daha az izin verici, daha az cesaretlendirici ve daha az onaylayıcı olarak görülmektedir (Temel ve ark., 1998).
Bu bireylerde işitme yetersizliğinden kaynaklanan sorunlar tek başına büyük bir engel olmamaktadır. Asıl sorun, bunun iletişim eksikliğine sebep olmasıdır. Araştırmacılar, çocuğun iletişim kurma kabiliyetini anne – çocuk ilişkisinin çocuğa gerekli olumlu duyguları vermesine bağlamaktadır (Temel ve ark., 1998).
Bireyin sosyal yeterliliği ise normal işitmeye veya işitme engeline göre değişmemektedir. Sosyal güvenin algılanmasında, okula, sınıfa ve sosyal faaliyetlere katılım ve işiten arkadaşlar ile duygusal güven içinde olma önemli bulunmaktadır(Leigh ve Stinson, 1991).
Stinson'a göre işitme engelli bireyler, normal işitenlere göre daha düşük öz saygıya sahiptirler ve olayları kontrol etmede kendilerini yetersiz algılamaktadırlar. Bu konudaki önemli faktörler ise ailenin tipi, akranları ile aynı dili kullanmadaki başarı ve yaşanılan çevrede arkadaşlar bulabilmektir. Tüm bu ilişkileri zorlamak öz benlik ve kimliğin sağlıklı gelişmesine destek vermektedir (Akt. Leigh ve Stinson, 1991).
İşitme engelli bireylerin okul dışında arkadaşları olmamaktadır. Buna sebep olarak engelinden dolayı iletişim kurmakta zorlanmayı ve işiten kişilerin kendilerini anlamamalarını göstermekte ve kendileri gibi engeli olan kişileri arkadaş olarak tercih etmektedirler (Temel ve ark.,1998).
FİZİKSEL (ORTOPEDİK) ENGELLİ ÇOCUKLARIN ÖZELLİKLERİ
- Bağımsız hareket edebilme becerileri, devimsel koordinasyonları sınırlıdır.
- Hareketten çekinir, pasif kalmayı tercih ederler. Sıklıkla yorgunluktan şikayet ederler.
- Yetersizlikten etkilenme düzeylerine göre uyum, konuşma ve öğrenme güçlükleri de görülebilir.
- Düşük benlik algısı görülebilir.
SÜREĞEN HASTALIĞI OLAN VE HASTANEDE YATAN ÇOCUKLARIN ÖZELLİKLERİ
Duygusal, sosyal ve uyum güçlükleri ile birlikte, ruhsal çöküntü görülebilir. Psikolojik desteğe gereksinimleri vardır. Uyumsuzluk, çaresizlik ve korku duyguları ortaya çıkabilir.
HİPERAKTİF ÇOCUKLARIN ÖZELLİKLERİ
- Algılama bozukluğu (görme, işitme, dokunma, ısı)
- Laterleşmenin bulunmaması (her iki elini kullanma, sağ-sol ayrımının bulunmaması)
- Parmaklarını ayıramama (parmakların tümünü ya da bölüm bölüm ayıramaması)
- Ses ve sözcükleri ayırt edememe
- Dikkatlerini toplayamama
- Dil ve konuşma özürlerinin bulunması
- Cümle kurmada zorluk çekmesi
- Burnundan konuşma
- İfade dillerinin bazen aceleci, bazen yavaş olması
OTİSTİK ÇOCUKLARIN ÖZELLİKLERİ
-Kendisini çevresinden uzaklaştırma ve kendi dünyasında yaşama
- Cansız nesnelere insanlardan daha fazla ilgi gösterme
- Sebepsiz gülümseme, gülme ve ağlamalar
- Söylenen sözleri anlamsızca tekrarlama
- Konuşması yaşıtlarına göre gerilik
- Cümle içinde kelimelerin yerlerini yanlış kullanma
- Anlamsız yeni kelimeler uydurma
- Göz göze gelmekten ısrarla kaçınma
- Kucağa alınmayı beklememe
- Değişikliklerden kaçınma
- Arka arkaya anlamsızca bazı hareketlerin tekrarı
- Hafıza, müzik ve okuma gibi alanlarda garip becerilerinin olması
- Kendine zarar verici hareketler
- Dış uyaranlara (ışık , ses gibi ) anormal cevap verme
- Belli nesnelere aşırı bağlanma (ip parçası, gazoz kapağı gibi)
- Diğer çocuklarla ilişkiye girememe
- Aşırı korkulu ve tedirgin bir hal içinde olma
DOWN SENDROMLU ÇOCUKLARIN ÖZELLİKLERİ
Down Sendromu’na özgü yüz görünümü, kaslarda güçsüzlük, uzamış sarılığın olması, ensedeki cilt kalınlığında artış, avuç içi ve parmaklara ilişkin bulgular yeni doğan bir bebekte Down Sendromu’nu akla getirir. Bebeğin başını dik tutması, oturma ve yürümesi gecikir. Hastalıktaki zihinsel problemler en önemli klinik bulgudur. Zihinsel problemlere sahip okul çocuklarının yaklaşık 1/4'ü Down Sendromlu çocuklardır. Doğumsal kalp anomalileri, barsak anomalileri, katarakt, epilepsi, hipotroidi ve lösemi klinik tabloya eşlik edebilir.
Down Sendromlu çocuklarla normal çocuklar arasındaki en belirgin gelişimsel fark; gelişim hızı ve düzeyiyle ilgilidir; yani aynı gelişim basamakları farklı hızla tırmanılır. Örneğin hareket gelişiminin temel göstergelerinden olan emekleme, ayakta durma, sıralama ve yürüme gibi aşamalara, Down Sendromlu çocuklarda daha uzun sürede ulaşılır. Başka bir organik sorunu olmayan Down Sendromlu çocuklar, 2 ya da 3 yaşında yürüyebilirler.
Down Sendromlu çocukların zihinsel gelişimi, genelde 2-7 yaşındakilerin gelişim düzeyindedir. Ancak, erken başlanan sürekli eğitim, bu yaş sınırını daha üst basamaklara taşıyabilmektedir. Bu çocukların dikkat süreleri kısa, bellekleri zayıftır. Soyut kavranılan öğrenmede çok zorluk çekebilirler. Yürüdükten bir-iki yıl kadar sonra konuşurlar. İlk sözcükleri 3 yaş civarında kullanmaya, cümle kurmaya 6 yaş civarında başlarlar. Alıcı dil gelişimleri (kendisine söylenenleri anlama), ifade edici dil gelişim düzeyinden (bağımsız konuşabilme) daha yüksektir. Sosyal gelişimleri, zihinsel gelişimlerinden genellikle iki-üç yıl öndedir. Bu nedenle çoğu kez olduklarından zeki görünebilirler. Çevreleri ile uyumlu ilişkiler kurabilirler. Problemlerine özgü karakteristik özellikler gösterirler.
Sevimli, neşeli, dünyayla barışık, karşısındakilerin yaşı-konumu ne olursa olsun hemen yakınlık kurabilen, ama buna karşın inatçı, istemediği buseyi yapmayan, kendi yapabileceği bir işi başkasına yaptırmaya eğilimlidirler.
Down Sendromlu çocuklar sağlık sorunları olmazsa, eğitimde çok alıcı olabilen çocuklardır. Büyük kas becerileri, öz bakım becerileri, algı-dikkat-taklit-kavram becerileri ve sosyal becerileri sistemli ve uyumlu bir çalışmayla belirli bir seviyeye getirilebilir. Ama, dil gelişimleri geç ve zor ilerleyecektir.
ÜSTÜN ZEKALI ve ÜSTÜN YETENEKLİ ÇOCUKLARIN ÖZELLİKLERİ
a- Zihinsel Gelişim Özellikleri:
- Çeşitli alanlarda özel yetenekleri vardır,
- Yoğun motivasyon gösterebilirler,
- Gelişim basamaklarını yaşıtlarından önce tamamlarlar,
- Sürekli soru sorarlar, meraklıdırlar, öğrenme ve bilgiye açlık duyarlar,
- Ayrıntılara dikkat ederler,
- Kendisinin seçtiği konuda veya ilgi alanlarında bağımsız çalışabilirler,
- Çabuk ve kolay öğrenirler, kavrama ve akılda tutma süreleri yüksektir,
- Birbirini takip eden konular, olaylar dizisi karşısında sonraki adımı tahmin edebilir,
- Derin ve geniş ilgi alanlarına sahiptirler. Bir alanda öğrendiği konu ile bir başka alanda öğrendiği onu arasında akla yatkın ilişkiler kurabilir,
- Kelime hazineleri zengindir, kelimeleri doğru telaffuz eder yerli yerinde kullanırlar, akıcı bir konuşmaları vardır,
- Bildiklerini, düşündüklerini yaşıtlarından daha iyi ifade edebilirler.
- Bir öykünün yada paragrafın ana fikrini yaşıtlarından daha çabuk bulup çıkarırlar,
- Neden sonuç ilişkilerini ve benzerliklerini yaşıtlarından daha çabuk ayırt ederler,
- Karmaşık ve zor problemlerden hoşlanır ve yaşıtlarının çözemediği problemleri çözebilirler,
- Ders başarıları yüksektir,
- Eleştirebilme yetenekleri yüksektir,
- Orijinal, yaratıcı ve girişkendirler,
- Başarılı oldukları alanda yüksek performans ve potansiyel kabiliyetlerini tek başına veya birleştirerek kendilerini gösterirler.
b- Sosyal Alandaki Yetenek Özellikleri:
- Kendilerine güvenir, kolaylıkla sorumluluk alabilirler,
- Yeni ve değişik durumlara kolay ve çabuk uyarlar,
- Sosyal etkinliklere katılmaktan hoşlanırlar,
- Duyarlıdırlar, empati yetenekleri gelişmiştir,
- Grup içinde lider olurlar,
- Grubun ilerisindedir, yetişkinlerle iletişime girmeyi tercih ederler,
- Başkalarıyla kolayca işbirliği yaparlar,
- Genelde alçak gönüllüdürler, başkalarına yardım etmekten hoşlanırlar,
- Sınıf arkadaşları tarafından yeni fikir, bilgi kaynağı ve grup lideri olarak görülürler,
- Okula severek giderler. Çalışkandırlar, amaçlarına ulaşmaktan ve başarıdan zevk duyarlar,
- Güçlü bir konsantrasyona sahiptirler. Azimli ve sabırlıdırlar,
- Sorumluluk duyguları gelişmiştir. Sorumluluk almayı çok ister ve bunu yerine getirmekten hoşlanırlar,
- Espri yetenekleri vardır, fıkra anlatmaktan hoşlanırlar,
- Yaratıcı öyküler anlatır ya da yazarlar,
- Değişik konularda okur ve zor metinleri okumaktan keyif alırlar,
- Sosyal problemlerde araştırma, uygulama, hipotez oluşturma anlamlı sonuçlara varma, yazılı ya da sözel sunular için sonuçları etkin bir biçimde düzenleme yeteneğine sahiptirler.
c- Bedensel Özellikleri:
- Grup olarak, beden yapıları ve sağlık durumları bakımından yaşıtlarına oranla üstündürler.
- Doğumda normal çocuklardan daha ağırdırlar.
- Boy ve ağırlık bakımından normal çocuk grubunun üstündedirler.
- Erken yürür ve erken konuşurlar.
- Duyu organı bozuklukları, bedensel sakatlık, diş deformasyonu vb. normal çocuklara göre daha az rastlanır.
- Ortalama ölüm yaşı daha yüksektir.
- Hastalıklara karşı daha dayanıklıdırlar.
MENTAL RETARDASYON (ZEKA GERİLİĞİ)
Zeka; kişinin öğrenme, algılama, yorumlama, bilgiyi depolama ve gerektiğinde tekrar anımsayabilme gibi birçok zihinsel becerisinin göstergesidir. Zeka geriliği ise, bu becerilerin yetersiz olması sonucu çevreye uyumunun bozulması ile kendini gösteren ve çeşitli testlerle de ölçülerek sınıflanabilen işlevsel bir bozukluktur.
Zeka geriliği düzeyleri: 5378 Sayılı Özürlüler ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un beşinci maddesinde “ özürlülerle ilgili derecelendirmeler, sınıflandırmalar, tanılamalar uluslararası özürlülük sınıflandırması temel alınarak hazırlanan özürlülük ölçütüne göre yapılır.” İfadesi yer almaktadır. İşlevsellik, fonksiyon kaybı ve sağlığın uluslar arası sınıflandırması (ICF) ’na göre;
Gerilik düzeyi |
Dereceler |
Hafif düzeyde zihinsel yetersizliği olan bireyler |
50-69 |
Orta düzeyde zihinsel yetersizliği olan bireyler |
35-49 |
Ağır düzeyde zihinsel yetersizliği olan bireyler |
20-34 |
Çok ağır düzeyde zihinsel yetersizliği olan bireyler |
0-19 |
Bu dört alt tip, zeka bölümü aralığına ve uyum davranışındaki bozukluklara göre sıralanmıştır. Şimdiki DSM-IV sınıflandırılmasında eski sınıflandırmalarda “borderline retardasyon” olarak isimlendirilen “sınır zeka işlevi” terimi de yer almaktadır. Bu 70-89 zeka bölümü olan bireyler için kullanılan bir terimdir.
Bir çok araştırmada ileri derece zeka geriliği olanların tüm grubun küçük bir yüzdesini oluşturduğu bulunmuştur. Bunlara genellikle bebeklik veya erken çocuklukta tanı konulmaktadır. Zeka geriliklerinin büyük çoğunluğu hafif derecededir. İleri derece olanlar belirgin fiziksel özürlerden dolayı kolay tanınırken hafif derece olanlarda ek fiziksel sorunlar fazla bulunmaz. Hafif derece zeka geriliği olanlar okula devam ederek erişkinliğe kadar zeka bölümlerini artırabilirler.
Sınır Normal Zeka Düzeyindeki Çocukların Özellikleri:
Bu gruba giren çocukların zihinsel işlevlerinin seviyesi normal yaşıtları seviyesine yakındır. Bu çocukların akademik başarısızlıkları zekalarının farklılığından çok yetersiz çevre ve uyarıcı yoksunluğundan kaynaklanmaktadır. Bu nedenle normal yaşıtlarının öğrendiği tüm becerileri öğrenebilmekte ancak yaşıtlarından biraz daha geç ve güç öğrenmektedirler. Yetersiz çevre koşulları arasında; yaşadıkları evin fiziksel koşulları, yetersiz ve dengesiz beslenme, anne-babanın eğitim seviyesinin düşük olması, aile içi şiddetin olması, kardeş sayısının fazla olması, anne-babanın ilgisizliği sayılabilir.
Fiziksel özelliklerinde ve hareket gelişimde normallerden farklılık yoktur. Dikkat süreleri kısa ve dikkatleri dağınıktır. Yaşadıkları başarısızlıklardan dolayı kendilerine güvenleri zayıf olabilir. Bireysel eğitim ve biraz daha fazla ilgilenilmeyle normal yaşıtlarıyla aralarındaki fark çok rahatlıkla kapanabilmektedir.
Hafif (Eğitilebilir) Düzeyde Zihinsel Öğrenme Yetersizliği Olan Çocukların Özelikleri:
Gelişimleri normallerden önemli farklılıklar göstermediği için genellikle okula başlayana kadar farkına varılmazlar. “Eğitilebilir” terimi bu gruba giren çocukların okuma, yazma, matematik gibi temel akademik becerileri öğrenebileceklerini göstermektedir. Bu çocuklar özel eğitim olanaklarıyla normal ilkokul programlarından yararlanabilirler. Ayrıca özbakım becerilerini de öğrenebilirler ve yetişkinlik çağına geldiklerinde bütünüyle ya da kısmen geçimlerini sağlayabilecekleri bir iş becerisi edinebilirler.
Maksimum potansiyelleri
- Kendi bakımlarını yapabilirler.
- Yaşadıkları kentte kolaylıkla bir yerden bir yere gidebilir, ulaşım araçlarını kullanabilirler.
- Bisiklet, paten gibi eşgüdüm içeren araçları kullanabilirler.
- Temel gramer kurallarına uygun konuşabilirler, birleşik sözel kavramlarla iletişimde bulunabilirler.
- Günlük konuşmaların üstesinden gelebilirler.
- Telefonu ve yazılı iletişim araçlarını kullanabilirler.
- Başkalarıyla yarışma ve işbirliği ilişkilerinde bulunurlar.
- Sosyal ve yaratıcı etkinliklere sınırlı da olsa katılırlar.
- Temel sosyal kuralları bilir ve uygularlar.
- Kendi başlarına alışveriş yapabilirler.
- Para değişimini doğru olarak yapabilirler.
- Kendi hayatlarını kazanabilecek karmaşık beceri gerektirmeyen işlerde çalışabilirler.
- Basit yemekleri yapabilirler.
- Günlük ev işlerini (bulaşık, yemek, temizlik vb.) yapabilirler.
- İçinde bulunduğu etkinliği başlatabilir, sürdürebilirler.
- İşlerinde dürüstlükle sorumluluk alabilirler.
Sınırlılıkları
- Yardımsız olarak bir kentten diğerine gidemezler.
- Özel eğitim olanaklarıyla temel ilkokul programlarından yararlanabilirler. Fakat 3 ya da 4. sınıf düzeyinde akademik beceri kazanabilirler, ancak bu düzeye de yaşıtlarında daha ileri yaşlarda ulaşabilirler.
- Eğitimleri uzun ve tekrarlara dayanır.
- Soyut ve felsefi kavramları tartışamazlar.
- Anlatımları basittir.
- Soyut ya da önemli günlük olayları yazamazlar.
- Yüksek beceri gerektiren uğraşı gruplarına (fotoğrafçılık vb.) katılamazlar.
- Karmaşık planlama, dikkat ve düzenleme gerektiren etkinlikleri sürdüremezler.
- Banka olanaklarından yararlanamazlar.
- Yüksek beceri isteyen işlerde başarılı olamazlar.
- Sorumluluk aldıkları önemli görevlerde (sağlık bakımı, karmaşık iş etkinlikleri vb.) yardıma gereksinim duyarlar.
Orta (Öğretilebilir) Düzeyde Zihinsel Öğrenme Yetersizliği Olan Çocukların Özelikleri:
Genellikle engelleri okul öncesi dönemde fark edilir. Gelişim özellikleri normallerden önemli farklılıklar göstermektedir. “Öğretilebilir” terimi temel akademik becerileri öğrenemeyeceği, günlük yaşamın gerektirdiği sosyal uyum, pratik iletişim ve özbakım becerilerini öğrenebileceği anlamına gelmektedir. Bu grupta yer alan yetişkinler sosyal uyum becerilerine ilişkin olarak ev, yatılı okul ya da korumalı işyerlerinde çalışarak üretime ve kendi geçimlerine katkıda bulunabilirler. Ancak yine de aile ve iş yaşamlarında çeşitli derecelerde başkalarının yardımına bağımlıdırlar.
Maksimum potansiyelleri
- Yardımsız yemek, banyo, giyinme gibi ihtiyaçlarını karşılarlar, çok kolay yiyecekleri hazırlayabilir, çamaşırlarını yıkayabilirler.
- Basit düzeyde söyleşide bulunabilirler.
- Bileşik sözcükler kurabilirler.
- Reklam spotlarını, çok basit metinleri okuyabilirler.
- Basit sosyal kuralları öğrenebilirler.
- Günlük yaşamla ilgili 2-3 aşamalı komutları takip edebilirler.
- Temel akademik becerileri öğrenebilirler.
- Paranın değerinin farkındadırlar.
- Yazılı notla alışverişe gönderilebilirler.
- Bir kısmı, korumalı işyerlerinde çalışabilir, geçimlerine katkıda bulunabilirler.
Sınırlılıkları
- Bağımsız alışveriş yapamazlar.
- Tek başlarına bir yerden bir yere gidemezler.
- Uzun ve karmaşık sözel iletişimi sürdüremezler.
- Yazılı iletişimi başaramazlar.
- Karmaşık olayları yorumlayamaz, uygun davranış örüntüleri geliştiremezler.
- Kendi bakım ve temizlikleri için yardıma ihtiyaç duyarlar.
- Paranın nasıl kullanılacağı konusunda yardıma ihtiyaçları vardır.
Ağır Düzeyde Zihinsel Öğrenme Yetersizliği Olan Çocukların Özelikleri:
Genellikle engelleri doğuştan fark edilir. Bazı basit özbakım becerilerini öğrenebilirler. Ancak yaşamları boyunca sürekli yoğun bakıma ve yardıma gereksinim duyarlar. Bu nedenle yakın zamana kadar bu gruba giren çocuklar kurumluk ya da bağımlı olarak tanımlanıp eğitimden yararlanamayacaklarına inanılmıştır. Ancak gelişen eğitim olanakları, yaygınlaşan eşit eğitim ilkesi ve bu çocukların davranış değiştirme tekniklerine olumlu yanıt verdiklerinin saptanmasıyla eğitim sürecine dahil edilmişlerdir.
Maksimum potansiyelleri
- Kaşık ve çatalı kullanarak yemek yerler.
- Giysilerini giyebilirler.
- Düğme, fermuar, ayakkabı bağı açıp kapatabilirler.
- Tuvaletlerini kendi başlarına yapabilirler.
- Koşar, sıçrar, dans eder, ip atlar.
- Birleşik cümleler kurar, konuşması anlaşılır, işaretleri ve sözcükleri tanır.
- Sosyal ilişkiye girerek arkadaşlıklar kurabilir.
Yazılı notla basit maddeleri satın alabilir.
Sınırlılıkları
- Uzun düzyazıları okuyamaz.
- Paranın nasıl kullanılacağını bilemez.
- Tek başına alışveriş yapamaz.
Çok Ağır Düzeyde Zihinsel Öğrenme Yetersizliği Olan Çocukların Özelikleri:
Nörolojik özre sahip olma olasılıkları yüksektir. Birçoğu hareket edemez. Sıklıkla birden fazla engelleri vardır. Tamamen gözetim gerektirirler.
Maksimum potansiyelleri
- Dökerek de olsa çatal kaşık kullanabilirler.
- Basit giysileri giyebilirler.
- Tuvaletlerini yapmayı kısmen öğrenebilirler.
- Üç tekerlekli bisiklete binebilir, hoplama, zıplama, tırmanma hareketleri yapabilirler.
Sınırlı sayıda sözcük kullanabilirler, basit dilbilgisi kurallarını öğrenebilirler.
Sınırlılıkları
- Düğmeli ve fermuarlı giysilerde yardıma ihtiyaç duyarlar.
- Tuvalet eğitimini yaşıtlarından geç kazanırlar.
- Temizlik alışkanlıkları denetim ve gözetim gerektirir.
- Karmaşık yönergeleri takip edemezler.
Yorumlar