ETKİLİ ÇALIŞMA YÖNTEM ve BECERİLERİ

 

 

öğrencilerin okul başarısını etkileyen fizyolojik, sosyokültürel, ekonomik ve psikolojik pek çok etken olabilir. Bunlar içinde en önemli etkinliklerden biri de öğrencilerin etkili çalışma becerilerini kazanmalarıdır. Birçok öğrenci zamanının çoğunu çalışmaya ayırdığı halde başarısız olmaktan yakınır. Başarılı olmanın ölçüsü çalışma süresinden daha önce çalışmanın biçimiyle ilgilidir. Etkili çalışma becerisini “nasıl öğrenileceğini öğrenme” olarak da tanımlamak mümkün. Başarı çalışmaya ayrılan sürenin etkin kullanımına bağlıdır.

 Etkili Çalışma Becerisi: Öğrencinin zamanını, belirlenmiş hedefler ve saptanmış öncelikler doğrultusunda programlı ve verimli bir şekilde kullanmasıdır. . Etkili çalışma becerisini “nasıl öğrenileceğini öğrenme” olarak da tanımlamak mümkün.Genellikle zeki insanların başarılı olduklarını düşünsek de bunun yeterli olmadığı başarılı insanların ifadelerinden anlaşılmaktadır. Zeka başarı için gereklidir ama tek başına yeterli değildir. Gerçekte başarı zeka ile beraber “ düzenli ve sistemli çalışmaya” bağlıdır. Yapılan araştırmalara göre başarıda etkili olan faktörler şu şekilde ifade edilmektedir:

Zeka ve özel yetenekler % 50-60

Çalışma alışkanlıkları ve tutumlar % 30-40

Şans ve çevre faktörü % 10-15

Bu dağılımdan çıkan sonuçları incelediğimizde 1. ve 3. grupta yer alan faktörleri etkilemenin elimizde olmadığını fark etmemiz zor olmaz. Zeka ve özel yetenek düzeyimize etki etmemiz mümkün görünmemektedir. Ancak bunların ortaya çıkmalarına olanak hazırlayabiliriz. Bu da çalışma becerilerimize bağlıdır. Bir örnekle açıklayacak olursak yer altında yatan rezervin miktarına ya da düzeyine etki etme şansımız olmaz, fakat rezervin çıkartılması veya işlenmesi çalışmamıza bağlıdır. Üçüncü gruptaki şans ve çevre faktörüne de etkimiz olmayabilir. Fakat şu da bir gerçektir ki şansın olması da çalışarak bir düzeye gelmeye bağlıdır. Bilet almayan kişiye piyango çıkması olası değildir.

 

AMAÇ VE VERİMLİ ÇALIŞMA

Etkili çalışma becerilerini kullanmak için her şeyden önce kendinize ait ve belirgin bir amacınızın olması gerekmektedir. Bu amaç bireyden bireye farklılık veya benzerlik gösterebilir ya da farklı şekillerde tanımlanabilir. Nasıl ifade edilirse edilsin neticede üzerinde düşünülmüş, sizi ve özelliklerinizi yansıtan ve en önemlisi gerçekçi bir amaç olmalıdır bu. Gerçekçilikten kasıt; amacınızın ne ulaşamayacağınız kadar uzak, ne de kendinizi hafife alarak oluşturacağınız bir amaçtır. Amaç sizin varacağınız noktadır, çalışma teknikleriniz ise yolunuz, rotanız, rehberinizdir. Bu yolları, rehberleri veya rotayı kullanmadan gerçekten hedeflediğiniz noktaya ulaşmanız mümkün olmayacaktır. Bu anlamda öncelikle kendinize aşağıdaki soruları sormalısınız:

10 sene sonra nerede olmak istiyorum.
5 sene sonra nerede olmak istiyorum.
1 sene sonra nerede olmak istiyorum

Bu soruların yanıtları kısa ve uzun dönemli amaçlarınızdır. Bu noktada başkalarının sizin hedeflerinize doğrudan müdahale etmelerine izin vermemelisiniz. Çünkü öncelikle sizin olmayan bir hedefin sizi motive etme olasılığı size ait, sizin istediğiniz bir hedeften daha düşüktür. Anneniz, babanız, arkadaş ve akrabalarınız sizin için iyi şeyler istiyorlardır; ama bu sizin amaçlarınızı belirleme hakkını onlara vermez, sadece onların bilgi ve deneyimlerinden faydalanmak ufkunuzu açacaktır. Amaç belirlerken unutmayın ki;

 

VERİMLİ ÇALIŞMA BECERİLERİ

Yapılan birçok araştırma hemen her eğitim öğretim kademesinde ve genel olarak iş yaşamında bireylerin etkili çalışma becerilerine sahip olmadıklarını ortaya koymaktadır. Özellikle okullarda yapılan “Problem Tarama Envanterleri”nde ve diğer çeşitli anketlerde öğrencilerin ders başarısızlıklarının başlıca sebeplerinden biri  ders çalışma yöntem ve tekniklerini bilmemeleri olarak öne çıkmaktadır. Hemen her yıl bu konuda okulların rehberlik servisleri veya sınıf öğretmenleri tarafından bilgi verilse de bu sorun güncelliği korumaktadır. Bunun da başlıca sebebi öğrencilerin bu becerileri içselleştirmede ve günlük yaşamlarına adapte etmelerinde zorlanmalarıdır. Oysa bu beceriler aynı zamanda hem ders çalışma sürelerinde ve kalitesinde bir artma sağlamakta hem de bu sayede öğrencilerin kendilerine daha fazla zaman ayırmalarını sağlamaktadır.  Derslerde not alan, etkili dinleme ve okuma yöntemlerini kullanan, planlı çalışan bir öğrenci hiç kuşkusuz diğer öğrencilerden daha fazla başarı gösterecektir. Bu konuda farkı yaratacak olan öğrencinin kendi iradesi ve çalışma azmidir. Azmini ve iradesini kullanan öğrenci için başarılı olmak doğal bir sonuç olacaktır. Öğrenci amacını ve çalışma becerilerini birer kefeye koymalı ve tartmalıdır. Kefelerin eşit olması veya becerileri kullanma yanının ağır bastığı durumda öğrenci başarıyı hak ediyor demektir.

Etkili çalışma becerileri şunlardır:

  • Zamanın iyi planlanması
  • Çalışma ortamının düzenlenmesi
  • Çalışma sürelerinin ve aralıklarının düzenlenmesi
  • Belleği güçlendirme
  • Motivasyon
  • Not tutma
  • Aktif dinleme
  • Hızlı ve etkili okuma
  • Bilgi kaynaklarından yararlanma ( internet, sözlük, ansiklopedi, imla klavuzu, atlas vb)

 

  1. ZAMANI İYİ PLANLAMA

ÇİFTÇİ MEHMET´in HİKAYESİ

Çiftçi Mehmet karısına ertesi gün tarlayı süreceğini söyler. Sabah olunca traktörün yanına gider, fakat yakıtın bittiğini görür. Mazot almak için sundurmaya yürür. Yolda tavuklara rastlar. Yem atılmadığını anlar ve biraz mısır almak üzere ambara girer. Ambarda yerde duran bazı çuvallar görür. Çuvallar kendisine patatesleri hatırlatır. Patateslerin olduğu yere doğru yürürken yolun üzerinde bir kenara yığılmış odunları fark eder. Evde oduna ihtiyaç olduğunu düşünür. Yığından birkaç parça odunu kucağına alır. Tam dışarı çıkarken topallayan bir kuzuya rastlar. Odunları yere bırakır. Kuzuyu yakalamaya çalışır. Bu arada karısı pencereden seslenir ve kümesten yumurtaları almasını söyler. Kuzunun peşini bırakır kümese gider. Kümesin kapısının çok eskidiğini görür. Gelmişken kapıyı onarayım der. Fakat yanında hiçbir alet yoktur. Aletlerini almak için eve doğru yürürken.......

 

Çiftçi Mehmet böylece yapması gereken ilk işi unutmuş, başladığı her işi yarım bırakmış ve sonuçta hiçbir işi bitirememiştir. Bazen biz de Çiftçi Mehmet kadar olmasa da bir işi bitirmeden diğerine geçer, işten işe koşarız. Günümüz koşuşturmakla geçer. Çok çalıştığımızı düşünür ve yoruluruz. Oysa şöyle geriye dönüp bakarsak boşuna yorulduğumuzu görür ve üzülürüz. Çalışmak veya çok çalışmak yerine planlı çalışmak hem daha az yorulmamızı sağlar, hem de bizi başarıya götürür. Başarı ise işteki huzur ve mutluğun kaynağıdır.

 

 Zamanı iyi planlama konusuna değinmedin önce zaman kavramıyla ilgili birtakım gerçekleri hatırlamakta fayda olacaktır:

  • Zaman herkese eşit oranda verilmiştir
  • Hayat saat, gün, hafta, yıl, asır şeklinde böldüğümüz zaman dilimlerinden ibarettir.
  • Zamanı kontrol edemeyiz (hızlandırıp yavaşlatamayız)
  • Zamanı saklayamayız, biriktiremeyiz, satın alamayız
  • Hiç kullanılmasa da tüketilmeye devam eder
  • Çaba elde etmeden bize sunulmuş bir kaynaktır
  • Dünyadaki hemen herkesin zamanla ilgili problemi vardır.

 Bu durumda zamanı en iyi şekilde kullanmamız kendiliğinden bir zorunluluk olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum sadece sınava hazırlanan öğrenciler için geçerli değildir. Çalışan anne- babalar, öğretmenler, ev hanımları, başbakan, cumhurbaşkanı için de geçerlidir. Zamanı iyi yönetmenin altın kuralı öncelikleri belirlemektir. Birinci önceliği önemli işlere verdiğinizde değerli olan enerjinizi değersiz işlere harcamamış  olursunuz. Önceliklerin belirlenmesi işlemi planlama yapmanızda size yardımcı olacaktır.

PLAN YAPMAK

Plan yapmak her ne kadar kolay bir işmiş gibi görünse de aslında aynı ölçüde önemlidir. Hazırlayacağınız plandaki başarı çalışma başarınızı direkt olarak etkileyecektir. Planlamanın en önemli faydası zamanı ve enerjinizi daha ekonomik kullanmanızdır. Başarı ölçümü yapılırken sadece hedefe ulaşılıp ulaşılmadığına bakılmaz, hedefe ulaşırken geçen süre de önemlidir. Plan yapma konusundaki ilk sıkıntı başlangıç aşamasındadır. Keza en önemli zaman kayıpları bu dönemde yaşanmakta ve ne çalışacağına karar verme, gerekli malzemeyi bir araya getirme, ön hazırlık yapma ve nihayet çalışmaya oturma süreci düşünülenden daha fazla zaman alabilmektedir. Birçok kişi bu hazırlanma döneminde çok değerli saatlerini ve günlerini heba etmektedir. Bunun önüne geçmek zaman planlamasının alışkanlık haline getirilmesiyle birlikte bütün hazırlıklar mekanik olarak gerçekleşmesiyle mümkün olacaktır. 

Plan yapma veya planlı çalışma konusunda her ne kadar çok şey söylenmekte ve çokça çaba sarf edilmekteyse de bu konuda bir takım yanlış inanç ve davranışlarda bulunmaktadır. Herşeyden önce planın çok katı bir çalışma disiplini olduğunu düşünmek planı hazırlarken ve uygularken zarar verir. En küçük bir aksaklık, bir sapma durumunda planın çöpe atılıp yeniden plan yapma süreci başlayabilir. Bunun yerine daha gerçekçi ve karşılaşılabilecek aksaklıklara karşı da esnek bir plan hazırlanmasında fayda olacaktır. Diğer taraftan hazırlanan plandaki aksama sonucu sil baştan bir plan hazırlamak yerine hazırlanan plan üzerinde gerekli değişikliklerin yapılması çalışmanın devamlılığı ve başarısı açısından faydalı olacaktır. Şu akıldan çıkarılmamalıdır ki mükemmel plan yoktur. Plan hata yapmamak için değil hataları kontrol etmek ve azaltmak için yapılır. Plan yaparken yapılan önemli hataların başında da eğlence ve dinlenmeye yeterli vaktin ayrılmamış olmasıdır. Oysa ki plan yapmanın önemli gerekçelerinden biri de çalışma dışı faaliyetlere de gerekli zamanı ayırabilmektir.

Plan yapma konusunda söylenebilecek en önemli şey “en kötü  plan bile plansızlıktan iyidir”. Uymadığınız, başarı göstermediğiniz planın bile size kazandırdığı önemli bir şey vardır;  o da yapmanız gereken işlerin ayrıntılı bir dökümünü yapmanız ve en azından neyi yapmadığınızı öğrenmenizdir.

Çalışma Planı Hazırlamak

Plan hazırlamadan önce isterseniz kendinize yönelik bir değerlendirme çalışması yapabilirsiniz. Bu çalışmayla zamanı kullanma konusunda ne durumda olduğunuzu anlayabilirsiniz. Bunu yapmak için de örneğin bir haftanızı nasıl geçirdiğinizi bir yere yazabilirsiniz. Günlük alışkanlıklarınızı çarpıtmadan dürüstçe not edin. Bu bir haftanın sonunda kendinize şu soruları sorun:

  • Zamanı geçirme şeklim beni mutlu ediyor mu?
  • Önemsiz durumlara ayırdığım zamanım ne kadar?(Sokakta gezme, telefon konuşmaları, televizyon)
  • Boşa harcanmış zaman var mı? Süresi ne kadar?
  • Çalışmam için gereken zamanı çalışmak için kullandım mı? Çalışmama neler engel oldu?
  • Okul sonrası etkinliklere ve ev ödevlerine yeterli zamanım var mıydı?

Çalışma planı hazırlarken ilk önce yapılması gereken işlerin listesini ve çalışma sürenizi belirleyin. Bunlar kardeşinizin doğum gününden yetiştirmez gereken bir çalışmaya kadar çeşitlilik gösterebilir.  Çalışma planı hazırlarken önceliklerinizi de göz önünde bulundurmanız gerekmektedir. Bu sayede öncelikleriniz ile planınızın çakışmasını da engellemiş olursunuz. Plansız çalışmada aklınıza o an gelen veya canınızın o an istediği çalışmayı yaparsınız. Çok önemli olan ve yapmak durumunda olduğunuz işlerin başına (Ç) harfi koyun. Yapmak zorunda olmadığınız ama yapmanızda fayda olacak işlerin başına (Ö) koyun. Hiçbir zorunluluğun olmadığı ve sadece yapmak istediğiniz şeylerin başına da (Y) koyun. Bu sayede yapmanız gereken işleri önem derecesini belirlemiş olursunuz. Diğer Taraftan çok önemlileri kendi aralarında Ç1, Ç2, Ç3; önemli olabilecekleri Ö1, Ö2, Ö3 ve önemli olmayanları da Y1, Y2, Y3 şeklinde sıralayabilirsiniz. İş dünyasında kullanılan bir teknik burada işinize yarayabilir. Buna göre en az öncelikli konuları sürekli olarak ertelerseniz, günden güne ve haftadan haftaya önemini kaybederler. Bu sayede yapmak zorunda olmadığınız ve yapmanın size bir fayda getirmeyeceği bir iş bir müddet sonra listenizde kendine yer bulamaz ve kendiliğinden kaybolur.

 

Günlük, Haftalık ve Aylık (Dönemlik) Plan

Plan yaparken uzun vadeden kısa vadeye doğru yapmanız işinizi kolaylaştıracaktır. Aylık hazırlayacağınız planlar daha genel bir nitelikte olacak ve haftalık ve günlük planlarınızda işiniz kolaylaşacaktır. Aylık plan yaparken ilk soracağınız soru “Bu ay içinde hangi konulara ne kadar çalışacağımdır?”. İkinci olarak bu hedefe yönelik olarak haftalık ve günlük olarak ne kadar zaman ayırmanız gerektiğini tespit etmeye çalışmalısınız. Zamanlamada sorun yaşamadan ve çalışma tempomu düşürmeden çalışmam için neler yapmalıyım? Her şey yolunda giderse kendime vereceğim ödül ne olacak? Aylık planlar kabataslak bir içerikte olmalıdır ki günlük ve haftalık yaşanabilecek aksamalara rağmen genel plandan bir sapma görülmesin. Aylık plan hazırlarken sizin için önemli olan ve zamanınızı alacak etkinlikleri göz önünde bulundurabilirsiniz. Yine de aylık planlarınızın genel içeriği sizleri aksaklıklardan mümkün olduğunca koruyacaktır. Size düşen gerçekçi ve uygulanabilir bir plan yapmanız ve haftalık ve günlük planlarınızda da gerçekçi ve uygulanabilir hedefleri oluşturmanızdır.

Haftalık planlar aylık ve günlük plan arasında bulunacak ve aylık plandan ayrıntılı, günlük plandan genel bir yapısının olması gerekecektir. Aylık plan kadar olmasa da haftalık planlarda da esnek olunmalı; çok şey yapma planlanmamalıdır. Dinlenmeye yeterince zaman ayrılmaması sizi bunaltabilir ve  planların gerçekleşmemesine sebep olabilir. Birçok şeyi yapmaya çalışıp yapamamaktansa, birkaç şeyi tam olarak yapmak daha iyi olacaktır. Haftalık planı uygularken göreceğiniz eksiklik ve yanlışlıkları düzeltmeniz gerekebilir; ama plana uymamayı alışkanlık haline getirip sürekli planı yenileme çabası içine girmeniz sizin için tehlikeli olabilir. Plan yaparken sadece ders ve diğer çalışmalarınıza değil; eğlenmeye, dinlenmeye de vakit ayırmalısınız. Gerçekçi bir plan yaparak uygulamada başarılı olduğunuzda yapmak istediğiniz herşeye zaman ayırabileceğinizi siz de göreceksiniz.

Günlük Plan yapacağınız planının en alt basamağı olmaktadır. Aylık ve haftalık planlarınız günlük planlarınızla hayat bulur, gerçeklik kazanır; aksi halde kağıt üzerinde kalmaya mahkumdur. Günlük planlarınızı bir gün önce haftalık planınıza göre hazırlamanız iyi olur. Günlük plan hazırlarken önceliklerinize göre yapmanız gereken işleri sıralayın. Öncelikli olarak yapmak durumunda olduğunuz etkinliklerin başına işaret koyabilir veya üzerini farklı bir kalemle çizebilirsiniz. Bunun yanında zorlandığımız, yapmaktan mutlu olmasak da yapmak durumunda olduğumuz etkinlikleri verimli saatler diyebileceğimiz zaman dilimlerinde yapmamız zorlukları kolaylaştırmaya yarayacaktır.

Tablodan da anlaşılacağı üzere günün ilk saatleri ısınma olarak geçmekte ve bu dönemde verim istendik düzeyde değildir. Sabah saat ve 10:00 ve öğleden sonra 15:00 civarı verimliliğin en yüksek olduğu saatler olarak dikkat çekmektedir. Bu anlamda eğer bir öğrenci matematik dersinden zorlanıyorsa günlük planında matematik çalışmalarını bu saatlere alabilir. Bu tablo aynı zamanda idarecilere de ders programı hazırlamakta rehberlik edebilecek nitelikte olup; yoğun zihinsel güç gerektiren Matematik, Türkçe, Fen ve Sosyal Bilimler dersleri daha çok bu saatlere alınıp Beden Eğitimi, Resim, Müzik gibi dersler imkanlar ölçüsünde diğer saatlere kaydırılabilir.

Kararlaştırılan etkinlikler ekte sunulmuş olan örnekteki gibi bir günlük plan çizelgesine yazılmalıdır. Planınızın  yazılı olmasını her zaman tercih etmelisiniz. Planınızın iyi olması hem hedeflerinizi gerçekleştirmeniz hem de beklenmedik durumlar için esnekliğe bağlıdır. Planı uygulamada bütün kararlılığınızı ortaya koymalısınız. Her günün sonunda planınızı gözden geçirin ve planınıza ne derece uyduğunuzu gözden geçirin. Ulaşamadığınız hedefler için alternatifler geliştirebilirsiniz. Diğer taraftan günlük, haftalık ve aylık olarak planınızı başarıyla uygulamanız durumunda kendinize maddi- manevi ödüller verebilirsiniz. Bir müddet sonra planınızı uygulama konusundaki göstereceğiniz başarının da kendi başına bir ödül olduğunu yaşayacaksınız.

 

2. ÇALIŞMA ORTAMINI DÜZENLEME

Zamanı düzenlemek kadar önemli olan ve verimi etkileyen bir unsur da çalışma ortamının düzenlenmesidir. Uygun çalışma ortamı çalışmak için ayrılan zamanı en etkin şekilde kullanmanıza yardımcı olacaktır. Uygun çalışma ortamının nasıl olması gerektiğini açıklamadan önce çalışma ortamıyla ilgili birtakım yanlış inançlardan söz etmek faydalı olacaktır:

  • Bağımsız bir çalışma odası gereksizdir. Bu durum aile bireylerinizden uzaklaşmanıza sebep olur; bu da sosyalleşmenizi engeller.
  • Ders çalışmak için oturma odası ideal bir ortamdır. Bu sayede ailenizi de çalıştığınıza inandırmış olursunuz.
  • Çalışmak için mutlaka masa gerekmez; ders çalışacaksam her yerde çalışabilirim. Zaten ders çalışırken beyin önemli; bedeni zorlamaya gerek yok
  • Ders çalışmaya otururken bütün malzemelerin yanında olması seni rahata alıştırır. Gerekli şeyleri tek tek bulup getirmen seni mücadeleci yapar
  • Ders çalışırken fonda bir müzik, karşında bir televizyonla bütün duyularını aktif hale getirmiş olursun, bu da çalışmalarını olumlu etkiler.

Bu yanlış inanç ve düşünceler içindeyseniz, başarılı olmanızı tamimiyle şansa bağlamışsınız demektir. Çalışma ortamının düzenlenmesi konusunda ufak tefek bireysel farklılıklar olsa da genel olarak uzmanlar uygun çalışma ortamının özelliklerin şu şekilde sıralamaktadırlar.

  • Evinizde bir çalışma odasının bulunması, buna imkan yoksa en sessiz odada bir çalışma köşenizin bulunması gerekir. Bu oda veya köşede bir çalışma masanız olmalı ve çalışma masanızda gereksiz şeyleri bulundurmamanız tavsiye edilir.
  • Çalışmalarınızı mutlaka çalışma masanızda yapın. Çalışma masanız pencereden uzakta olmalıdır ve üstünde 60x100 cm ebadında bir bölümün çalışma faaliyetleriniz için boş olmasına dikkat edin.
  • Çalışma masanızın etrafında dikkat dağıtıcı resim, poster, renkli ışık olmamalıdır.
  • Çalışma ortamının sessizliğine önem verilmelidir. Buna rağmen müzikli ders çalışacaksanız ensturmantal ve hafif parçaların seçilmesine dikkat edilmelidir.
  • Çalışma ortamı iyi havandırılmış, uygun oda sıcaklığında ve iyi aydınlatılmış olmalıdır. Havasız bir oda oksijen eksikliğinden baş ağrısına sebep olur.
  • Çalışmaya başlamadan önce ders materyallerinizi bir araya getirmeniz sizi çalışma etkinliği sırasında zaman harcamadan ve dikkatinizin dağılmasından alıkoyacaktır.
  • Ders çalışırken bir şeyler yiyip içmeyin. Yemek içmek gibi şeyleri kendinize bir ödül olarak ders çalışma aralarında verebilirsiniz.

 

3.ÇALIŞMA SÜRE VE ARALIKLARININ DÜZENLENMESİ

Öğrenciler için çalışmaların planlanması kadar çalışma süreleri de önemli bir sorun olmaktadır. “Çalışıyorum ama yapamıyorum” diyen öğrencilerin oranı hayli yüksektir. Buradaki sorun öğrencilerin çalışıp çalışmamalarında veya çalışma sürelerinde değildir. Etkili çalışmamalarında ve kendini vererek 1 saatte bitirecekleri işi zamanın yanlış kullanımı şeklinde 5-6 saatte bitirememeleridir. Sonuç olarak kişi çalıştığı halde yapamadığını düşünmesi kendisine olan güvenini ve saygısını kaybetmesine “Ben aptalım”, “Çalışsa da yapamıyorum” tarzı düşüncelere sebep olur.

Genel olarak bakıldığında 45-60 dakikalık kesintisiz bir çalışma süresinin uygun olduğu kabul edilmektedir. Bundan daha kısa veya uzun bir süre materyalinden zihinde kalmasını engeller. Çalışmalarınızda ara vermeniz daha zinde bir şekilde başlamanıza aracı olur. Uzun süreli çalışmalarda hatırlama eğrisi sürekli düşer. 10-15 dakikalık bir ara hatırlama eğrisini yükseltir. Önemli nokta dinlenme aralığında zihinsel faaliyetler yapılmamasıdır. Çünkü beyne giden bilgiler bu sürede gerekli yerlere yerleştirilecek ve önceki öğrenmelerle ilişkilendirilecektir. Bu anlamda araları fiziki aktiviteler, müzik dinleme, gevşeme egzersizleri veya kısa bir yürüyüşle değerlendirebilirsiniz.

 

  1. BELLEĞİ GÜÇLENDİRME

Bellek (hafıza) öğrenilmiş olanların beyinde saklandığı bölgedir. Öğrendiğimiz olan bilgiler ve kazanılan yaşantılar belleğimize kaydedilir. Duyu organları vasıtasıyla alınan uyaranlarla bellekteki bilgiler arasında ilişki kurulur ve çağrışım yoluyla bu bilgilerimiz zihnimizde canlanır. Bu olaya “anımsama” veya “hatırlama” denmektedir. Herhangi bir soruyla karşılaştığınızda yanıt bellek mekanizmaları tarafından aranır. Bulunamayan bilgi silinmiş veya karışmış olabilir. Böylelikle “unutma” gerçekleşmiş olur.

İyi hatırlamak için öncelikle unutmanın nedenlerini bilmekte yarar vardır.

  1. Bir olay ya da bilginin içine yeteri kadar girmemekten ötürü zayıf izlenim alınması (yetersiz öğrenme, eksik kayıt)
  2. Tekrarlanmadığı için izlenimin kaybolması (silinme)
  3. Izlenime başka izlenimlerin karışması (bozucu etki)
  4. Hatırlamaktan hoşlanmadığımız anıların bastırılması

Hatırlamanın gerçekleşmesi için yukarıda unutma için sıralananların tersinin yapılması gerekmektedir:

  1. Dikkati olay veya bilginin üzerine yoğun bir şekilde odaklaştırarak kuvvetli bir izlenim edinilmesi
  2. Düzenli tekrarlar yaparak bilgiyi pekiştirmek
  3. Başka izlenimlerin bilgiyi karıştırmasından kaçınmak
  4. Hoşunuza gitmeyen anının bastırılmasından kaçınmak

 

Hatırlamanın gerçekleşmesi büyük oranda tekrara bağlıdır. Çünkü, yeni öğrenilen bilginin dörtte üçü aynı gün içerisinde unutulmaktadır.                     

Unutkanlığın tek formülü olarak öğrenilen bilginin düzenli tekrarı gösterilmektedir. Buna rağmen çoğu öğrenci için tekrarlar zaman kaybıdır. Sadece bilginin öğrenilmesini yeterli görmektedirler bu öğrenciler. Oysa ki, tekrar zaman kaydı değil, aksine zamandan tasarruftur. Kısa aralıklarla yapacağınız tekrarlar bilginin uzun süreli belleğe atılmasını sağlayacak ve unutmadığınız bilgileri tekrar öğrenmek gibi sil baştan bir çabanın içine girmeyeceksiniz. Yapılacak tekrarların şekillerine değinmeden tekrar ve bilginin kalıcılığı konusundaki tablo incelenebilir. Bu tablodan anlaşılacağı üzere aralıklarla ve kısa süreli tekrarlar bilginin kalıcılığını arttırmaktadır.

 

GEÇEN ZAMAN

Yapılacak Tekrar Süresi

Bilginin Hafızada Kalma Süresi

1 Saatlik Çalışma Sonrası

10 Dakika

1 Gün

1 Günün Sonunda

5 Dakika

1 Hafta

1 Hafta Sonra

10 Dakika

1 Ay

1 Ay Sonra

5 Dakika

Uzun Süreli Bellek

 

Bir saatlik bir çalışmanızın ardından 10 dakikalık bir tekrarla (5 dakika sesli, 5 dakika sessiz),”Ben şimdi ne öğrendim?” sorusunu yanıtlayacaksınız. Bu tekrarı yapmazsanız ilk 20 dakikada öğrendiklerinizin % 50´sini unutma tehlikesiyle yüz yüze geleceksiniz.

Her günün sonunda o gün öğrendiklerinizi 5 dakikalık bir sürede tekrar etmelisiniz.”Ben bugün ne öğrendim?” sorusunu cevaplayacağınız bu tekrar, ilk tekrarı yapmış olmanız halinde unutma başlamadığı için kısa sürecektir. Günlük tekrar yapılmadığı taktirde öğrenilenlerin % 80´i unutulacaktır.

Haftalık ve aylık olarak yapılacak tekrarlar eksikleri belirlemenize, bu eksikleri gidermeye ve hatırlamayı sağlama gibi amaçlara yöneliktir. Bu sayede öğrendikleriniz uzun süreli belleğinize yerleşecek ve boşu kürek çekmiş olmayacaksınız. Haftalık ve aylık tekrarları ihmal etmeniz durumunda öğrendiğiniz bilgileri ya hatırlamayacak ya da karıştıracaksınız. Bu da sizi muhtemel bir umutsuzluğun içine itecektir. Kimi ders içeriklerinizin birbirinin üstüne öğrenildiği ve bağlantılı olduğu düşünüldüğünde düzenli tekrarların önemi artmaktadır.

BİLGİNİN HATIRLANMASINDA ÖNEMLİ İPUÇLARI

  • Her şeyi öğrenmek yerine yalnızca gerekli olanları öğrenin. Bunun için derslere düzenli devam etmek ve öğretmenin önemli gördüğü konular üzerinde fazlaca durmak iyi olacaktır.
  • Öğrenmede neyi öğreneceğinizi tam olarak belirleyin. Örneğin kendinize “Ben bu çalışmada neyi öğreniyorum/öğrendim?” sorusunu sık sık sorun.
  • Öğrenmeye karşı istekli olun. Gerekli motivasyonunuz olmadan öğrenme etkinliğinden gerekli verimi alamayacağınızı unutmayın. O an çalışmanız veya yapmanız gereken neyse kendinizi ona verin.
  • Öğrendiklerinizi biribiriyle ilişkilendirmeye çalışın. Çoğu ders içeriklerinin bağlantı halinde olduğunu unutmayın.
  • Sözcük, kural, tanım, formül ezberlerken kartların üzerine yazarak boş zamanlarınızda okuyun.
  • Konuları öğrenirken “Bütün-Parça-Bütün” sırasını takip edin. Önce konunun bütününü inceledikten sonra anlamlı parçalara bölerek bölüm bölüm çalışın. Son olarak da konuyu bir bütün olarak kavrayıp kavrayamadığınızı değerlendirin.
  • Bilgi eksikliğinizi tamamlamadan soru çözmemeye gayret edin. Bilgi eksikliğiz olmadığını düşünüyorsanız sık sık soru çözün.
  • Hiçbir ders ve konuyu gerekli tüm çabayı göstermeden yapamıyorum diyerek bir kenar itmeyin.

Hangi Durumlarda Kolay Unuturuz?

  • Bunalım
  • Aşağılık Duygusu
  • Gururun incinmesi
  • Gerilim
  • Güvensizlik
  • İsteksizlik
  • Korku
  • Sıkıntı

Çabuk Unuttuklarımız ve Kolay Hatırladıklarımız

ÇABUK UNUTULANLAR

KOLAY HATIRLANANLAR

Tam anlaşılamayan konular

Anlamlı ve anlaşılır gelen bilgiler

Rakamlar ve isimler

Bilinçli olarak belleğe kaydedilenler

Bilinçsizce, rastgele öğrenilenler

Çok tekrarlananlar

Hiç ara verilmeden öğrenilenler

Olumlu, çarpıcı, ilginç bilgiler

Mutsuzken öğrendiklerimiz

Uyumadan önce öğrenip sabah tekrarlananlar

Zorlamayla öğrendiklerimiz

İlgi alanımıza giren bilgiler

Düşünmeden ezberlenenler

Nerede, nasıl kullanılacağı bilinen bilgiler

Uykusuz, aç ve yorgunken öğrendiklerimiz

Önemli olduğu düşünülen bilgiler

İlgi alanımıza girmeyen bilgiler

Duygusal anılar, hoşlanılan duygular

İşe yarayacağına inanmadığımız bilgiler

Mutlu, neşeli iken öğrendiklerimiz

Pasif dinleyici olarak öğrenilenler

Aktif dinleyici iken öğrendiklerimiz.


 

  1. MOTİVASYON

“Çalışmam gerektiğini biliyorum ama çalışamıyorum”

“Kitabımı açıyorum ve kitaba bakarak öylesine oturuyorum”

“Gereksiz bir sürü iş yapıp dersin başına oturamıyorum”

 

Yukarıdaki cümleler ders çalışma konusunda motivasyon eksikliğine işaret eden cümlelerdir. Motivasyon (Güdülenme) çalışılacak konuya veya yapılacak etkinliğe ilişkin ilgi, istek duymak ve çaba harcamaya hazır olmak demektir. Motivasyon sorununun sebeplerinden birkaçı şunlardır:

  • Çalışmayı sevmemek
  • Dersi veya konuyu sevmemek, ilgisiz kalmak
  • Yapılması gereken iş yerine başka bir iş yapmayı istemek
  • Başarısız olmaktan korkmak
  • Amacı tam olarak belirlememmiş olmak

 

Çalışma eylemi birçokları için zor ve örseleyici bir süreçtir. Kişi çoğu zaman derse oturmak, çalışmayı sürdürmek ve gerekli olan yerde bitirmek konusunda kendisiyle sürekli mücadele halindedir. Bunlar arasında en zoru çalışmaya oturmaktır. “Başlamak bitirmenin yarısıdır” sözünü de göz önünde bulundurursak, işe başlamış olmanın önemi açıktır. Bu süreç bazıları için neden kolay olurken çoğumuz için zor olmaktadır. Bu çoğunlukla çalışma alışkanlığının kazanılmış olmasıyla ilgilidir. Çalışma alışkanlığını kazanmış olan birey için çalışmak yemek yemek ya da yolda yürümeye yakın bir doğallıkta ve zorlanmadan gerçekleşecektir. Çalışma becerisi her ne kadar küçük yaşta kazanılsa da hiçbir zaman geç kalmış sayılmazsızsınız. Bu tamamıyla sizin istek ve iradenize bağlıdır. Kendinize bu konuda disipline etmeyi başardığınızda, bu durum giderek alışkanlık halini alacak ve daha az zorlanacaksınız.

Yaşamın her alanı bir büyük yarış sahasının parçasıdır. Bu yarışın çeşitli bölümleri ver. Kimi ÖSS ve üniversite tercihini kullanırken kimi de çalışma yaşamına atılıp o alanda ter dökmek zorundadır. Bu her alandaki yarışın elbette kaybeden ve kazananları olacaktır. Kaybeden ve kazanan arasındaki farkı belirleyen de harcadıkları çaba ve emekleridir.

Genellikle okulda öğrenilenlerin pek işe yaramadıkları, hayatta karşılıklarının olmadığı düşünülür ve bu durum öğrenci motivasyonunu önemli ölçüde etkiler. Bu durum eğitim sistemindeki aksaklıkların  olduğu kadar bu konudaki yanlış inançların da sonucudur. Şöyle ki öğrenme ve öğretme  etkinlikleri öncesinde öğretici kendisine “Bu konuyu öğretirken amacım ne?”, “Hangi duygu, düşünce ve bilgiyi kazandırmak istiyorum?”, “Bunu öğrenmek öğrencilere ne kazındıracak?” sorularının tam karşılığını bulmalı ve bunları etkinlik öncesi öğrencilerine açıklamalıdır. Diğer yandan öğrenci de kendine şu soruları sormalıdır:

Yeni şeyler öğrenmek ve kendimi geliştirmek istiyor muyum?

Bilgisiz, cahil biri olmanın bana ne gibi zararları olur?

Yaşamdaki hedeflerim neler?

Öğrenmek bu hedeflerimin gerçekleşmesine yardımcı olacak mı?

Öğrendiklerim ihtiyaçlarımı (sosyal, psikolojik, ekonomik) ne şekilde karşılıyor?

Bu ve benzeri sorulara vereceğiniz yanıtlarla öğrenmenin gerekli olduğuna karar verdiğinizde öğrenmeyle ilgili duygularınız da değişecektir. Bundan sonra kendinize soracağınız sorular şunlar olmalıdır:

Çalışmayı nasıl zevkle hale getirebilirim?

Başarılı olduğumda elde edeceğim sonuçlar neler?

Başarılı olduğumda kendimi nasıl ödüllendirebilirim.

 

DAHA İYİ OLMAYA ÇALIŞMAYAN İYİ OLARAK KALAMAZ.

                                                                             Oliver CROMWELL

Çalışma davranışı konusunda birtakım bilgilere yukarıda değinildi. Birçoğumuz bunları zaman zaman veya kısmen gerçekleştirmeye çalıştık. Bu noktada fark denemeye devam etmektir. Çalışma becerisini kazanmak bisiklete binmeyi öğrenmek gibidir. Kimse ilk denemede bisiklete ustaca binmeyi başaramaz ama çeşitli denemeden sonra bu iş zevkli ve kolay bir hal almaktadır. Başlangıçta çalışma becerisini kazanmak da zor gelebilir ama vazgeçmediğiniz ve kararlılığınızı sürdürdüğünüz taktirde başarılı olmanız kaçınılmazdır.
            Çalışmaya başlamadan amacı oluşturmak çalışmanın kendisinden çok daha önemlidir. Herşeyden önce bu amaç anne-babanızın, amcanızın, öğretmen veya arkadaşlarınızın size kabullendirdiği bir amaç olmamalıdır. Eğer ÖSS´ye girip üniversite okuyacaksanız, bunun siz, kendiniz istemelisiniz. Bir amacınız ya da hedefiniz yoksa çalışmak için bir nedeniniz de yoktur. Amacınızı belirlerken gerçekçi olmalarına da dikkat etmeniz gerekmektedir. Yapabileceğinizden de fazlasını beklemek sizi başarısızlığa ve mutsuzluğa götürecektir. Diğer yandan kendinizi ve yapabileceklerinizi küçümsemeniz de en az abartmanız kadar zarar vericidir.

Öğrenme için üç temel gerçeğin farkına varmanız gerekmektedir:

  1. Öğrenmenin sihirli bir yöntemi yoktur. Öğrenme amaçlı, planlı ve yöntemli bir uğraştır.
  2. Öğrenme ezberlemeye değil kavramaya, çözümlemeye, önceki bilgilerle karşılaştırmaya ve bütünleştirmeye dayalıdır.
  3. Öğrenmede öğrencinin aktif olması gereklidir. Öğrenci çaba gösterecek, zaman verecek, kapasitesini kullanacak ve enerji harcayacaktır.

 

  1. NOT TUTMA

Genellikle bir konuyu, bir dersi ya da semineri dinlerken not tutmayız veya not tutma ihtiyacı hissetmeyiz. Oysa ki not tutmanın üç temel faydası vardır.

  1. Aktif Katılım
  2. Hatırlama
  3. Tekrar

Not tutarak dikkatinizin konudan uzaklaşması engellemiş olursunuz. Önemli noktaları kaçırma tehlikesi de not tutarak bertaraf edilmiş olur. Diğer yandan Not tutmak unutmanın düşmanı kabul edilmektedir. Öğrendiklerimizin % 70´ini ilk bir saat içinde unuttuğumuz düşünüldüğünde not tutarak bunun önüne geçmemizin mümkün olduğu görülecektir. Çünkü not tuttuğumuzda duyduklarımızı veya gördüklerimizi zihnimizde tekrarladıktan sonra yazıya geçirmiş oluruz.  Bu da hem bilgiyi kendimize mal etmemiz, hem de tekrarını yapmamız anlamını taşır. Diğer yandan not tutarak; herhangi bir tekrar durumunda kendi notlarımızdaki anahtar kelimeler bize bütünü hatırlatacağından kolaylık sağlayacaktır. Böylece sınav kaygımızın azalması da söz konusu olur.

Not tutma düşünüldüğü gibi dinleme faaliyetine mani olmaz aksine kolaylaştırıcı bir rolü vardır. Not tutmada en önemli nokta konuşmacının sözlerini birebir kaydetmemek, anlatılanın önemli kısımlarını, ana düşünceleri yazmaktır. Bunun yanında not tutarken size özel bir kısaltma sistemi geliştirmeniz faydanıza olacaktır. Yine de kullanacağınız kısaltmalar anlaşılır olmalı ve anımsamanıza yardımcı olacak nitelikte olmalıdır. Son olarak da aldığınız notlar dersin veya konunun örgütlenmesini yansıtmalıdır. Yani konunun veya dersin gedişatı ve anlatım sırasıyla paralellik göstermelidir.

Öğretmen veya konunun anlatıcısı not tutmanıza yardımcı olacak birtakım ipuçları verecektir:

  1. Sesin Değişmesi: Sesin tonundan vurgulandığını anlamak mümkündür.
  2. Konuşma Oranının Değişmesi: Öğretici konuyu yavaş anlatmaya başladıysa veya konuya fazlaca zaman ayırdıysa bu da size bir fikir vermelidir.
  3. Anahtar Sözcük ve Cümleler Kullanma
  4. Tahtaya Yazma
  5. Doğrudan önemli olduğunu bildirme
  6. Sözel olmayan ipuçları

SORUN

ÇÖZÜM

Zihnim dağılıyor ve sıkılıyorum

Ön sırada oturmak, konuyu önceden incelemek, dersle ilgili soru hazırlamak

Öğretmen çok hızlı konuşuyor

Kısaltma kullan  ve sonradan doldurmak için boşluk bırakmak

Herşey önemli görünüyor veya hiçbiri önemli görünmüyor

Konu hakkında bilgi sahibi olmadığınız veya anahtar kavramları belirleyemediğiniz anlamıtaşır. İlgili ders kitabından konuyu inceleyin

Teknik terimleri telaffuz edemiyorum.

Okunduğu gibi kaydet sonra doğrusunu yaz

Öğretmen doğrudan kitaptan okuyor

Kitaptan işaretleme yap, öğretmenin yorumlarını not al, notlarının yerini karıştırma

Öğretmen terimleri açıklamadan kullanıyor

Anladığın gibi kaydet, sonradan doğrusunu sözlükten öğrenip notundaki yere yaz.

  1. AKTİF DİNLEMEK

Okuldaki eğitim-öğretim faaliyetleri ve okul dışındaki çoğu faaliyetlerimiz dinlemeye dayalıdır. Günlük yaşamda da dinleme temel bir iletişim becerisi niteliğindedir. Bir yetişkinin ortalama olarak gününün % 31´ini dinleyerek geçirdiği düşünülmektedir ki bu oran hayli yüksektir. Bu gerçeklere rağmen çoğu dinleme faaliyeti pasif bir süreç olmakta ve dinleyicinin zihninde kalanlar çoğu kez yeterli olmamaktadır. Bir ders veya konferans sonrası zihninizde bir şey kalmadığını düşünmeniz sıklıkla yaşayabileceğiniz bir gerçektir. Yukarıda da değinildiği üzere eğitim faaliyetlerinin çoğu dinlemeye dayalı olduğundan pasif dinleme sürecini aktif hale getirmediğiniz sürece unutma tehlikesiyle her zaman yüz yüze kalacaksınız.

Dinleme becerinizi şu şekilde geliştirebilirsiniz;

  • Aktif dinlemenin öncelikli koşulu dinlemeye hazırlıklı olmaktır. Bunun için de konu hakkında ön bilgi niteliğinde bir hazırlık yapmalısınız. Bunun yanında fiziksel olarak da hazırlılıktan söz edilebilir(aç, yorgun olmamak, dikkat dağıtıcı nesne ve seslerin olmaması)
  • Dinleme etkinliği sırasında kişi sözcükleri tanımanın ötesine geçerek anlar, birleştirir ve değerlendirir. Dinleme karşılaştırma sürecidir, düşünceleri yakalama, önemini kavrama ve diğer düşüncelerle ilişkilendirme süreci.
  • Ortalama düşünme hızımız dakikada 500 kelimedir, buna rağmen konuşma hızı 125 kelime civarındadır. Bu demektir ki anlatılanı dinlerken düşüncelerimiz konuşmanın 4 katı hızdadır. Bu aradaki boşluğu kapatmak için konuşmacının/ öğretmenin bir sonraki söyleyeceğini tahmin etmeye çalışabilirsiniz.
  • Dikkatinizin dağılmasını engellemek için konunun ana ve yardımcı düşüncelerini bulmaya çalışmalısınız.
  • Zaman zaman zihninizde konunun kısa bir özetini yapabilirsiniz.

Etkin dinleme konusunda akrostişle İFİKAN olarak isimlendirilen etkili bin yöntem vardır.


İleriye bak

Fikirler

İşaretler

Katıl

Araştır

Not tut


İleriye Bak: Derste anlatılan konusunun bir sonraki bölümünü tahmin etmektir. Bunu yapabilmek için de kuşkusuz derse ön hazırlıkla(ön okuma) gitmenizde fayda vardır.

Fikirler: Konunun içindeki ana fikri ve alt fikirleri belirlemeye çalışın.

İşaretler: Ders içerisinde sözlü veya sözsüz olarak konunun önemli noktalarına işaret edilir. Bu işaretlerden bir kaçı şunlardır:

                  -Önemli nokta

                  -Başlıca mesele

                  -Can alıcı

                  -Şunun unutmayın ki

                  -Buradaki esas fikir/mesele

Katıl: Aktif dinleyici olmak zaman zaman sürecin içine girmeyi de gerekli kılar. Arada başınızı sallamanız, gülümsemeniz veya anlamadığınız , kafanızı karıştıran noktaları sormanız aktif katılımınızı sağlayacaktır.

Araştır: Öğretmeninize konuyla ilgili soru sorun, arkadaşlarınızla konuyu, önemli bulduğunuz noktaları paylaşın.

Not tut: Bu yöntemin son aşaması olan not tutmaya yukarıda değinilmişti.

 

  1. HIZLI VE ETKİLİ OKUMA

Hızlı ve etkili okuma konusundan önce okuma konusunda birtakım bilgile vermekte yarar vardır. Öncelikle ortalama bir okuyucunun dakikadaki okuma hızı 200-300 kelimedir. Yavaş okuyan birinin hızı ise 100-200 kelime arasındadır. Bunun yanında hızlı okuma ilkelerine göre okuyan biri dakikada 600-800 kelime arasında okuyabilir. Yapılan bir araştırmada Türkiye´de lise öğrencileri ortalama 135 kelime okurken, üniversite öğrencileri 146 kelime okumaktadırlar. Bu oran okuduğunu anlama olarak ifade edilirse lise öğrencilerinde 55´e, üniversite öğrencilerinde 91´e düşmektedir. Oysa ki hızlı okumada bir öğrencinin 400-500 kelime, normal okumada ise 200-250 kelime arası olması beklenmektedir.

İSOAT yöntemi


İzle

Sor

Oku

Anlat

Tekrarla


İzle: Okuyacağınız bölümde ne anlatılmak istendiğini anlamak için, konu ile ilgili genel fikir edinmek amacıyla, okuyacağınız bölümü 3-4 dakika göz atmaktır.

Sor: Bir bölümü ayrıntılı okumadan önce, o bölümü okumanızdaki amacınızın ne olduğunu kendinize sorun

Oku: Hazırladığınız sorulara yanıt olacak şekilde okumak, kağıda not almak, kitaba işaretlemeler yapmaktır.

Anlat: Yalnızca not aldığınız kağıda bakarak önemli noktaları ve anahtar kelimeleri kullanarak kendi kendinize anlatmaktır.

Tekrarla: Bu aşamada notlarınıza bakmadan belleğinizden 4-5 dakika süreyle yapacağınız tekrar aşamasıdır.

  1. BİLGİ KAYNAKLARINDAN YARARLANMA

Gelişen ve değişen dünyada bilgi ve bilginin yayılması konusunda da araçların çeşitlilik kazanması ve bilginin artık rahatlıkla bulunduğumuz eve, okula, ülkeye girmesi söz konusu. Uydudan yayın yapan televizyon kanalları, milyarlarca sayfalık bilgiyi depolayan internet siteleri ve bunların sonucunda basılı bilgi kaynaklarının(ansiklopedi, atlas, imla klavuzu vs) geliştirilmesi. Günümüzde insanoğlunun üstüne düşenin bilgiyi kendi zihninde depolamaktan öte; gerekli bilgileri kazanarak bilgi kaynakları yoluyla var olan bilgiyi geliştirmek olduğu tartışılmakta ve kabul edilmektedir. İnsan bilgiyi depolayan değil, bilgiyi işleyen konumundadır. İnternet kullanamayan, ansiklopedi veya imla klavuzunda kendi için gerekli bilgiye ulaşamayan, atlasta neyin ne anlama geldiğini bilmeyen öğrencinin başarılı olması mümkün görünmemektedir.

Başarılı olmak için aşağıdaki noktalara dikkat etmenizde önem vardır:

  • Vakit kaybetmeden bilgisayar ve internet dünyasına adım atın. Bunu arama motorlarını kullanmayı öğrenerek, elektronik posta (e-mail) kullanarak, ödevlerinizi bilgisayarla hazırlayıp diskete yükleyerek  ve mümkünse internet siteleri konusunda bilgi edinerek yapmaya çalışın.
  • Bilgisayar ve internet sadece oyun ve chat değildir. Elbette oyun oynamak isteyebilir veya chatleşebilirsiniz ama bilgisayarın temel fonksiyonlarını da gözden kaçırmamalısınız.
  • Kütüphanede bir konuyu veya kitabı aramak konusunda da bilgi sahibi olmalısınız. Şehrinizde varsa, kütüphaneyi ziyaret etmeniz ve oradaki kitapları taramanız faydanıza olacaktır.
  • Ansiklopedi, sözlük ve imla klavuzları alfabetik bir sırayla hazırlanırlar. Bunları sıklıkla kullanmanız hem işinizi kolaylaştıracak hem de kullanım konusunda gittikçe daha fazla ustalaşacaksınız.
  • Bilgiye ulaşma yolları konusunda sıkıntınız olabilir (bilgisayar, intenet bağlantısı, kütüphanenin olmaması) . Buna rağmen mazeret üretmeden elinizdeki tüm imkanları kullanmalısınız.

 

ÇALIŞMA FAALEYETİNİZİ ENGELLEYEBİLECEK UNSURLAR

1.Televizyon Bağımlılığı :

Bu bağımlılıktan kurtulmak için iradenizi zorlamalısınız. Televizyon seyretmeden duramıyorsanız günlük planınızı yapmadan önce televizyon programlarını gözden geçirin. Mutlaka izlemeniz gerekenler ( Çok önemli bir haber programı gibi) varsa onları tespit edin ve yalnızca o programı seyredip kalkın.

Program bitiminde sizi uyaracak bir yol bulun. ( Mesela : Televizyonun üstünde günlük programı asın, ailenizin sizi uyarmasını isteyin , çalar saati program bitimine ayarlayın vs) Eğer seyredeceğiniz çok kısa ise ayakta seyredip program bitince oradan uzaklaşın. Mutlaka izlemeniz gereken programları günlük planınızda öyle ayarlayın ki; Ders çalışmaktan yorulduğunuz, dinlenme ihtiyacı hissettiğiniz saatlere rastlasın. Böylece televizyon seyretmeyi çalışmanıza karşılık kendi kendinize verdiğinizi bir ücret haline getirin.

  1. Spor Bağımlılığı :

Spora merakınız olabilir. Ancak bu merak sizin programınızı aksatmamalıdır. Programınız aksıyor ise bu konuda aşağıdaki tedbirleri almalısınız. Eğer kendiniz spor yapıyorsanız spor yapma saatlerinizi yorulduğunuz vakitlere göre ayarlayınız. Ders çalışmadan yorulup ara verdiğinizde gevşemeyi sağlamak için sporu kendinize ödül olarak veriniz. Spor yaparken aşırı yorgunluk ders çalışmanızı engelleyeceği için aşırıya kaçmamalısınız. Spora ayırdığınız vakti planınızda mutlaka belirtiniz. Kendiniz yapmayıp seyirci olarak radyo ve TV’den izliyorsanız izleme saatlerinizin dinlenme saatlerinize rastlamasına özen gösteriniz.

3.Kıramadığınız Arkadaşlarınız :

Öğrencilerin planlarını en çok zorlayan konu kıramayacakları arkadaşların davetleridir. O arkadaşlarınıza karşı hayır diyemediklerinden yakınırlar. Bu problemi çözmek de yine öğrencinin elindedir. Eğer arkadaşlarını kaybetmek istemiyorsa onlarla beraber olacağı zamanı önceden belirleyip kendi onları davet etmelidir. Böylece hem onları memnun eder hem de planınızı bozmamış olur. Arkadaşlarınızla beraber olacak kadar planımda boşluk yok diyorsanız o zaman birkaç günlük boşlukları bir araya getirip belli bir güne yığarak arkadaşlarınıza randevu verebilirsiniz.

Ayrıca arkadaşlarınızın hepsine planlı hareket ettiğinizi kabul ettirmeli ve rast gele anlarda çağırmamalarını nazikçe sağlamalısınız. Ortak ders çalışacağınız bir arkadaş grubunuz olması en iyi durumdur. Onlarla beraber bir evde veya dersanede ders çalışma hem çalışma hem dinlenme adına iyi bir gelişmedir. Zaman zaman size ikram yapıyorum derken anneniz vaktinizi alıyor olabilir. Küçük kardeşiniz sizden kendisi ile ilgilenmenizi isteyebilir.

Bütün aile fertlerini planınızda ısrarlı olduğunuzu kırmadan inandırmalısınız. İlk günler siz yadırgayabilirler. İyi yapıyorum derken size zarar verdiklerinin farkında değillerdir. Ancak sizi yadırgayabilirler. İyi yapıyorum derken size zarar verdiklerinin farkında değillerdir. Ancak sizin sebat etmeniz halinde size alıştıklarını göreceksiniz.
Israrlarını sizin zararınıza olduğuna onları inandırmalısınız. Yine de onlarla yemekte dinlenme anında ilgilenmeyi oturup sohbet etmeyi ihmal etmemelisiniz.

4.Evinize Gelen Misafirler:

Eğer çok misafir gelen bir aile yapısına sahipseniz günlük planınız sık sık delinebilir. Bu durumda misafirlerle sizin olmamanız halinde aileniz ilgilenebiliyor ise odanızın kapısını kapalı tutup olmadığınız intibasını verebilirsiniz. Çalışmanız bitip de dinlenmeye başlayacağınızda yanlarına çıkarak onları memnun edebilirsiniz.

Bunu yapmanız evinizin durumu için mümkün değil ise, bu durumda çalışmalarınızı evde dğil de daha müsait yerlerde, dershanede, arkadaşlarınızın evinde yapabilirsiniz.

5.Ders Çalışmaya Başlayamamak:

Bazı öğrenciler plan yaparken ancak bu planı bir türlü uygulayamazlar. Bunun en büyük sebebi olarak ta ders çalışmaya bir türlü oturamadıklarını söylerler. Bu durumdakiler genellikle zamanında plan yapmadıkları için yapması gereken işleri yığılmış nereden başlayacaklarını bilemeyenlerdir. Ancak hiç çalışmamak hiç başlamamak işlerin daha da artmasına sebep olur. Bu sonucu düşünerek az da olsa planlı bir çalışmaya başlamak gerekir.

Bu kadarlık çalışma ile benim derslerim halledilemez demeyin. Her gün yapacağınız azar azar çalışmaların birikip önemli bir sonucu doğuracağını unutmayın. 

HANGİ DERSE NASIL ÇALIŞMALIYIZ?

Matematik Dersini Nasıl Çalışmalıyız?

Son sınıf düzeyinde iseniz okulda öğretmeninizin anlattığı konuları dinleyerek öğrenmede ele alınan hususlara dikkat ederek izlemeye çalışınız. Dershaneye devam ediyorsanız sınıfta öğretmenlerinizin anlattıklarına , çözdüğü örnek sorulara dikkat etmelisiniz. Matematikte anlatım azdır. 5-10 dakika içinde bir kural verilir ve o kuralla ilgili örnek sorular çözülür. Matematik dersi genellikle öğretmen desteğinin en çok gerekli olduğu derslerden biridir. Verilen kuralı kavramadan soruları çözmek pek mümkün değildir. Önce kural öğrenilmeli onunla ilgili örnek sorular çözülmeli kitaptan soru çözerek hazırlık yapılıyorsa çözümlü sorular incelenmelidir. Daha sonra bu konudan bol pratik yapılmalı veriler değiştirilerek çözülen örnek sayısı arttırılmalıdır. Sınıf hocanızın yaptığı konuyla ilgili testteki netler gözden geçirilmeli yapılmayan sorular üzerinde durulmalıdır.

Denemelerde o konularla ilgili değişik soru tipleri inceleyebilmek için derginizdeki ve değişik kitaplardaki soruları çözmelisiniz. Dergiden hazırlık yapanlar örnek çözümleri ve konuları inceledikten sonra soru çözümüne diğer kitapları kurcalamaya geçebilirler. Dershanede ve okulda yaptıkları çalışmalar dergi için ön hazırlık mahiyetini taşıyabilir. Matematik dersi bol pratik yapmayla halledilebilecek bir ders olduğundan her konu için yukarıda bahsedilen hazırlıklar yapılmalıdır. Test soruları çözülürken falan kolay , falanı bilmiyorum diye geçiştirilmemeli bütün soru tipleri incelenmelidir. Deneme sınavlarıyla sıkı sıkı durumunuzu gözden geçirmeli yetersiz olduğunuz konularda hazırlıklar tamamlanmalıdır. Öğrencilerin en çok zorlandıkları lise 3 konularından bol örnek çözülmelidir. Geometri dersi yorum ve bakış açısı gerektirdiğinden pratik arttıkça şekillerden hayal edebilmeniz kolaylaşacaktır. Bu ders devamlı tekrar gerektiren derstir. Konu biriktirmeden zamanında tekrar yapılmalıdır.

Türkçe Dersini Nasıl Çalışmalıyız ?

Türkçe dersi öğrenciler tarafından öğretmen desteğine az ihtiyaç duyulan bir ders olarak bilinir. Halbuki yorum gerektiren bir ders olmasından dolayı bakış açınızın yönlendirilmesinde öğretmen desteğine ihtiyaç vardır. Türkçe ; soru yapmanın kolay olduğu bir derstir. Ancak soru adedinin artmasına ile fazla soru yapanların yarıştıkları bir ders haline gelmiştir. Sorular gramer , edebiyat bilgilerini ölçmenin yanında daha çok kavrama gücü , ilişki kurma yeteneği gerektirdiğinden sadece bilgi yeterli değildir.

Yetenekli ve bilgi düzeyi yeterli olanların başarılı olma şansı fazladır. Yetenekler kalıtsaldır. Ancak çalışma ile bir yere kadar geliştirilebilir. Türkçe’den en faydalı çalışma bol kitap okuma olarak tavsiye edilebilir. Bu arada gramer bilgilerinin öğrenilmesi de ihmal edilmemelidir.

Kimya Dersine Nasıl Çalışmalıyız ?

Ders bir öğretmenden dinleniyorsa çok dikkatli dinlenmeli, önemli notlar not edilmeli, püf noktaları iyi tespit edilmelidir. Teorik bilgilerin yeterli olduğu anda bu bilgiler test çözerek pekiştirilmelidir. Kimya test soruları, genellikle yarın dakika ile bir buçuk dakika arasında çözülebilecek zorluktadır. Konu hakimiyeti, sezgi ve dikkat kimyada tama yakına başarı göstermenize yetecektir. Kimyada üniteler arasındaki bağlantılar açık ve net olarak görülebilir, şekildedir.

Derslerde bir sonraki konu önceki ünitelerin üzerine bina edilmektedir. Bu bakımdan kimya öğrenirken karışık bir sıra takip edilmemeli, özellikle ilk 4 ünite sıralı olarak ve iyi öğrenilmelidir. Bir oturuşta bıktıracak sayıda değil, 30 civarında test sorusu çözülmesi daha uygundur. 30 kimya sorusunu en çok 40-45 dakikada cevaplandırmalısınız. Her üniteden üç grup soru çözdükten sonra son 10 yılın o ünite ile ilgili ÖYS soruları incelenmelidir. Kimya sorularında normal sürede %65, sınırsız sürede ise %90 başarı göstermeniz yeterli kabul edilebilir. Yani müteakip üniteye geçebilirsiniz.

Lise 1 konuları kimyanın temelidir. ÖSS’nin tamamı ve ÖYS sorularının en az yarısı bu kısımdan çıkar. Anlaşılması kolay olmakla beraber, bol test çözmekle pekiştirilmesi gereken konulardır.
İlk üç ünitede öğrenilenler ünitelerle ilgili olarak öğrencinin şu konuda kendine güvenmesini sağlar. Problemde denklem hazır verilmişse, hele denkleştirilmiş olarak verilmişse zaten mesele yok ; ama bir denklemi teşkil eden maddelerin bir kaçı verilmiş ve denklemi tamamlayıp denkleştirme işi öğrenciye bırakılmış olabilir. Bu şüphesiz ki , ilk üç ünitenin iyi bilinmesine bağlıdır.

Lise 2 konularının ortak özelliği şudur. Hiçbir şekilde ezberlemeyi gerektiren bir kısım yoktur. Fakat önemli bazı püf noktaları vardır ki bunlar iyi öğrenilmezse öğrenci ezbere kaçabilir. Reaksiyon hızı ile reaksiyon ısısı üniteleri potansiyel enerji diyagramları bakımından birbirleriyle ilgilidir. Aynı şekilde çözünürlük dengesi ve pH konuları da denge ünitesinin uzantıları gibidir. Elektro kimya, aktifler, piller ve elektroliz bölümlerini içine alan önemli bir ünitedir.

Lise 3 konuları ise ezber gerektiren ve sık tekrar yapmanın gerekli olduğu konulardır. Yani organik kimya bir manada nankördür. ÖYS öncesi son bir iki hafta tekrar yapılmasında fayda vardır. Öğrenme zorluğu itibariyle organik kimya bütün %30 unu teşkil eder. Fakat ÖYS’de %15-20 civarında soru çıktığı için bu kısım hep sona bırakılır ve ihmal edilir.

Siz bu ihmali yapmayın. Bir de bakmışsınız ki organik kimyadan 3 yerine 6 soru çıkmış. Bu ihtimal hiçte imkansız değildir. Şunu unutmayınız ki Kimya çalışmanızın karşılığını kolaylıkla alabileceğiniz avantajlı bir derstir.

Fizik Dersine Nasıl Çalışmalıyız ?

Derse gelmeden önce, elinizdeki fizik kitabından o gün işlenecek konunun teorik kısmını ve birkaç tane de soru çözülüp gelinmesi derse giriş için önemlidir. Ders esnasında, dersten başka her şeyle alakalı kesip pür dikkat hoca dinlenmeli ve çok iyi not alınmalıdır. Anlaşılmayan yerler mutlaka sorulmalıdır. Daha sonra unutulan konuları öğrenmek için en iyi kaynak defter olacağından anlaşılacak şekilde not almak da önemlidir.

Dersten sonra, dersin olduğu günün akşamı konuyu mutlaka tekrar etmeli , ilk gün yapılmayan tekrar ilk gün yapılmayan tekrara nazaran verimini kaydeder. Derste sorulan soruların evde bir daha çözülmesi faydalıdır. Konu sırasına göre çözmek ve değişik kaynaklardan yararlanmakta önemlidir. Dershaneden verilen bütün dokümanlardaki soruları çözmelisiniz.

 

VERİMLİ ÇALIŞMA KONUSUNDA DİKKAT ETMENİZ GEREKEN DİĞER NOKTALAR

  1. İlk önce hoşlanmadığınız derse çalışın.
  2. Ders çalışma etkilikleriniz sırasında aralar verin, uzun süreli ders çalışmaktan kaçının (kesintisiz 3 saat gibi)
  3. Günün sizin için en verimli saatini belirleyin.
  4. Vakit kaybettiren bekleme zamanlarında aldığınız küçük notları tekrar edin.
  5. Belirli çalışma mekânınız dışında ders çalışmamaya özen gösterin.
  6. Oturduğunuz sandalyede çok gevşemeyin.
  7. Kütüphane, internet ve diğer bilgi kaynaklarını kullanmayı ihmal etmeyin.
  8. Dikkatinizin dağılıp dağılmadığını hemen fark etmeye çalışın. Dikkatiniz dağıldığında aklınıza gelen düşünceleri görmezden gelmeyin, kafanızdan atmaya çalışın.
  9. Birlikte yaşadığınız kişilerle çalışma zamanınız konusunda anlaşın.
  10. Gürültüden ve dikkat dağıtan şeylerden uzak durun.
  11. Başkalarının zamanınızı boş vere almamasına dikkat edin.
  12. Telefondan mümkün olduğunca uzak durun.
  13. “Hayır” demesini bilin
  14. Kapınıza “RAHATSIZ ETMEYİN” yazısı asın.
  15. Vaktinizi boşa geçirmenizi sebep olacak zaman tuzaklarına karşı uyanık olun. .

 

 

Yorumlar

Yorum Bırakın