MENOPOZ
Orta yaşlara merhaba diyen her kadının kapısını çalan menopoz, kelime anlamı olarak aylık adet kanamalarının doğal yolla bitmesi demektir. Bu süre içinde yumurtalıklar, iki kadınlık hormonu olan östrojen ve progesteron salınmasını yavaşlatır ve bir süre sonrada üretimini durdurur. Bir sene boyunca adet görülmemesi durumu menopoz olarak tanımlanmaktadır.
Östrojen düşüklüğünün en erken göstergeleri, düzensiz ve miktarı değişken adet kanamalarıdır. Menopoza girişi etkileyen en önemli faktörler kalıtım ve ırktır. Yedi Güneydoğu Asya ülkesinde gerçekleştirilen bir araştırma ile menopoz yaşı ortalama 51 olarak belirlenirken, Türkiye'de bu ortalama 47'ye kadar düşmektedir. Bununla beraber, 30'lu yaşların ortalarında "erken", 50'lili yaşların ortalarında ise "geç" olarak da görülebilir. Siyah ırk kadınları beyaz kadınlara göre iki yıl erken menopoza girmektedirler ve doğum sayısının fazla olması da menopoz ile tanışmayı geciktirmektedir.
Bazı kadınlar, aylık adet kanamalarının bitmesi dışında, menopozu herhangi bir bulgu olmadan geçirirler. Diğer bazı kadınlarda ise östrojen düşüklüğü, sıcak basmaları, terleme gibi fiziksel değişikliklere neden olur. Bu kısa dönemde ortaya çıkan değişiklikler orta derecede veya ciddi düzeyde olabilir ve bazen de uykusuzluk, anksiyete veya depresyona sebebiyet verebilir. Bu tarz hissedilen değişikliklere ek olarak, vücutta farkına varılamayan değişiklikler de oluşmaktadır ki bunlar, osteoporoz ve kalp hastalıkları gibi gelecekteki sağlık ve yaşam kalitesini etkileyecek, ciddi sağlık problemlerine yol açabilir.
MENOPOZ KONUSUNDA BİLİNMESİ GEREKENLER
Menopoz 43 ile 52 yaşlar arasında geçirilen kadınlar için kendine özgü bir dönemdir. Menopoz bir hastalık değildir. Menopoza giren kadında hormonsal bir dizi değişiklik olur. Bu dönemde kadın adetten kesilir. Bu kesilme kadında hormon değişimleriyle ilgilidir. Bu dönem korkulmaması gereken bir dönemdir. Hatta bu dönemde hem hamile kalma korkusu yaşamadan cinsel ilişki söz konusu olduğu için hem de artık kadın bu konuda tecrübeli olduğu için bu dönem kadınının rahat, mutlu, kendine güvenli, huzurlu geçireceği bir dönem olmalıdır. Menopoz dönemine giren kadınları ürküten konulardan bir tanesi üretkenliğini kaybetmiş olmaktır. Bu konu hem çocuğu olan hem de hiç çocuğu olmayan hanımları bir sıkıntı içine sokar. Özellikle hiç çocuk sahibi olmayan hanımlar bu dönemi daha sıkıntılı geçirirler. Bu çok normaldir. Bu dönemde hormon değişikliklerinden dolayı fizyolojik olaylar ortaya çıkar. Bu döneme has özellikler olarak terleme, yüzde kızarma, iç sıkıntısı, huzursuzluk, yorgunluk, uyku problemleri görülür. Bu dönemde bazı hanımlarda cinsel istekte artma, bazılarında ise azalma görülebilir. Bu dönemde psikolojik olarak bakıldığında eğer düzgün ve de düzenli bir yaşamı olan bir hanım bu dönemi çok zorlanmadan geçirir. Ama menopoz dönemine kadar çocuklar duymasın üzülmesin diye evlilik yaşamını iterek götürmüş olan bir hanım bu dönemde zorlanacaktır. Bu dönem de ergenlik dönemi gibi doğal ve gelip geçen bir dönemdir. Bazen 48 civarında menopoza girilebilir. Bazen de 50 civarında girilir. Tüm bu tarihlerde soyaçekim etkili olmaktadır. Bu dönemde kocalara pek çok görev düşmektedir. Özellikle koca hoşgörülü, anlayışlı olmalıdır. Ve de her iki eş de bu dönemin geçici bir dönem olduğunu bilmelidir.
MENOPOZ DÖNEMİNDE BESLENMENİN ÖNEMİ VE KEMİK SAĞLIĞI
Menopoz, kadınlarda doğurganlık yeteneğinin kaybolduğu 48-55 yaş arası dönemdir. Beslenme durumu, sosyo-ekonomik durum, aşırı alkol, sigara ve aşırı kahve alımı menopozu olumsuz yönde etkileyen faktörler arasındadır.
Menopozda, vücutta önemli değişiklikler oluşmaktadır. Bunların başında hormonal değişiklikler gelir. Kadın için önemli bir hormon olan östrojen seviyesi azalır, birtakım sağlık problemleri gözlenir. Bunlar baş ağrısı, sinirlilik, uyku bozuklukları, depresyon, aşırı terleme, halsizlik ve yorgunluktur. Deride gevşeme, incelme, damarların belirgin hale gelmesi, morluk ve yaraların geç iyileşmesi gibi problemler de bu duruma eklenir. Enerji harcaması azalır ve şişmanlık oluşmaya başlar. Kardiyovasküler hastalıkların gelişme riski artar. Menopoz döneminde kadının beslenme durumu (katı yağların, hazır gıdaların, kızartmaların yüksek oranda tüketilmesi vb.) şişmanlık, sigara kullanımı da menopoz sonrası kardiyovasküler hastalıkların gelişmesinde etkendir.
Kemik gelişimi bebeklik döneminden itibaren başlar, çocukluk ve ergenlik döneminde en yüksek hıza ulaşır. Kemik gelişiminde kemik yoğunluğu çok önemlidir. Kemik yoğunluğu kemik kalsiyum minerali miktarı ile ilişkilidir ve 25-30 yaşlarına kadar devam ederek maksimum düzeye ulaşır. Bu yaş döneminden sonra kemik yoğunluğunun devamını sağlayacak hususlara dikkat edilmez ise kemik kaybı hızı artar. Kemik kaybı hızı özellikle menopoz döneminde önemli ölçüde artar. Yüksek düzeyde kafein içeren besinler (kahve, meşrubat ve gazlı içecekler vs.), çok aşırı protein alımı, tuz tüketimi, idrarla kalsiyum atımını artırır. Sigara ve alkol alımı da kemiklerden kalsiyum kaybına neden olur. Tüm bunların sonucunda kemikler kolaylıkla kırılabilir. Buna kemik erimesi ( osteoporozis) denir.
Menopoz döneminde osteoporozisten korunmak için nasıl bir beslenme yöntemi uygulamalıyız?
- Her yaş döneminde yeterli kalsiyum tüketilmelidir. Kalsiyum için en iyi kaynaklar; süt ve süt ürünleri, yeşil yapraklı sebzeler, kurubaklagiller ve pekmezdir.
- Kemik yoğunluğu için D vitamini ihtiyacı karşılanmalıdır. Bunun için güneş ışınlarından uygun şekilde ve düzenli olarak yararlanılmalıdır. Kış aylarında öğle saatlerinde, yaz aylarında ise kuşluk ve ikindi saatlerinde güneşten yararlanılmalıdır.
- Protein içeren et ve et ürünlerinin aşırı tüketiminden kaçınılmalıdır. Fazla protein tüketimi idrarla kalsiyum atımını artırır, kemikler için olumsuz etki oluşturur.
- Yemeklere aşırı tuz eklenmemelidir. Aşırı tuz, içerdiği yüksek orandaki sodyumdan dolayı idrarla kalsiyum atımını artırır, yine kemikler için olumsuz etki oluşturur.
- Aşırı zayıflıktan kaçınılmalıdır. Çünkü menopozdan sonra, yağ dokusunda bulunan östrojenden de faydalanılır.
- Aşırı kafein tüketilmemeli, kafein içeren çay, kahve, kola vs. tüketimi sınırlanmalıdır.
- Menopozda kardiyovasküler hastalık riski arttığı için doymuş yağ içeren besinlerden (katı yağlar, hayvansal yağlar, fast-food besinler, kızartmalar vs.) mümkün olduğunca uzak durulmalıdır.
- Düzenli fiziksel aktivite gençlikte kemik kütlesini artırır, yaşlılıkta ise kemik kaybını önler. Bu yüzden haftada en az 2-3 kez 30 dakika yürüyüş yapılmalıdır.
- Sigara ve alkolden uzak durulmalıdır
Yorumlar